Aleatha Romig, Indiana’lı bir New York Times ve USA Today Çoksatanlar yazarıdır.
Mishawaka’da yetişmiş, Indiana Üniversite’sinden mezun olmuştur ve şimdilerde Indianaplis’in güneyinde yaşamaktadır. Lise aşkıyla yirmi sekiz yıllık mutlu bir evliliği olan yazar, üç çocuk annesidir ve günlerini yazarak geçirmektedir.
Bir insanın başına ne gelirse meraktan gelir diye boşuna dememişler. Kitabın başında yazar uyarı yapmış, kitap +18 denilmiş, konusunu az buçuk duymuşsun, ee derdin ne senin be Deniz! Rahat duramadım, sırf sonu bomba diye okudum kitabı ama resmen korku filmi gibiydi. Gerim gerim gerildim okurken :(
Okurken bir karakterden bu kadar nefret ettiğim
Orijinal adı ‘Truth’ olan serinin 2. kitabı, nedense Türkçeye çevrildiğinde iki kitaba bölünerek basılmış. Ben de o yüzden iki ayrı kitapmış gibi ayrı yorum yazma gereği duydum. Maalesef serinin devamında çıkan 3 kitap yayınevi tarafından basılmamış. Ben seriye devam etmeyi ve bekleyen arkadaşlarımı sonu konusunda aydınlatmayı düşünüyorum.
Tony’den nefret ede ede, Claire’in salaklığına kıza kıza okuduğumuz bir kitap daha bitti! İlk kitabı okumayanlar için spoiler olacağından çok bahsetmeyeceğim. Claire’in kendini Tony’den kurtarma ve ondan intikam alma çabalarını okuduk bu kitapta çoğunlukla. Bir de geçmişe dönüp Tony’nin büyükbabası ve bakıcı Marie arasındakileri okuduk. Kitabın bir gizemi de Sophia Burke ve eşinin kim oldukları ve neden önemli oldukları! Henüz çözülmese de kitabın devamında çözülecek diye umuyorum.
Seriye 3 sene önce yaptığım yorumda Tony ve Claire’in birleşmesini istiyorum demişim ve hala kendime şaşırıyorum. Sanırım 3. kitapta büyük bir gelişme var ki bu nefret, claire’e olduğu gibi, sevgiye dönebilmiş Kaldığım yerden devam ediyorum, sevgiyle kalın
O son... muazzamdı!
Zaten olayların akışından dolayı değil, sırf sonunu (yazarın nereye varacağını) merak ettiğimden başından kalkamadan tek günde bitirmiştim.
Kitabın Türkçe çeviri adını sevmedim. Kitabın konusuna uymuyor ve içeriğini farklı düşünmenize sebep oluyor. Mesela ben; günümüzün klişeleşmeye başlayan, klişeleştikçe tiksinçleşen cinsel içerikli kitaplarından biri olduğunu sanarak kitaba yüz çevirmiştim.
Oysa yazar sahneleri detaylıca yazmamış bile, sadece olduğundan bahsetmiş. Hatta kitabın başında olay örgüsünden dolayı bir iki sahne olsa bu kitaba fazlalık kalmazdı.
Demek istediğim bu saf kızın, zengin erkekle yalnızca seks anlaşması yapıp sonrada aşık olduğu bir hikaye değil. Kızımız sarhoş kafa boş peçete imzalayıp ardından Anthony'nin eline düşüyor. Tecavüze uğruyor, şiddete en ağır şekilde maruz kalıyor, hapis hayatı yaşıyor vs. vs. seçimler yapıyor ve sonuçlarına katlanıyor.
Anthony bana "Kız gerçekten stokholm sendromuna yakalanmış olsun. Lütfen, lütfen, lütfen..." dedirten, uzun zamandır okuduğum en psikopat karakterdi.
Yaş farkını sevmedim. Hayır, daha doğrusu yaşlarını sevmedim.
Güzel bir giriş kitabıydı, ikinci kitabın daha dolu dolu olacağını umarak hemen okumak istiyorum!