Oturma odasında bir kızak duruyor. Hediyeye deneme binişi. Kızağın üstünde oturanlar, kardeşler. Alacakaranlık çöküyor. Mumlar. Bir aradayız. "İşte hâlâ hayattayız / Ve içimiz içimize sığmıyor / Böyle bir zamana katlanabildiğimiz için."
Baba, asker, izinli geldi. Anne ona sadık kalmamıştı. Çocuklar bunu biliyor. Söyledikleri şarkı: "Ama iki kişi sevince / Birbirlerine sadık kalır!" Anne irkiliyor. Bir ima mıydı bu? Ama çocukların ifşa ettiği bir şey yok, sadece gerçeği söylediler.
Şimdi şarkıya herkes katılıyor. Savaşın son yıllarına eşlik etti bu şarkı. Bir askerden söz ediliyor: Silahlarını kuşanıp yaban ellere yürümüş, ama hasret onu yuvasına çekiyor. Böyle insanlar zafer kazanmak için yaratılmamıştır. Memleketteki kadınlar da aynı şarkıyı söylüyor: "Her şey geçer, her şey gider / Her aralıktan sonra gene bir mayıs gelir!" Şimdi, mayıstan sonra aralık gelmişti. Dışarısı karanlık.
AMA İKİ KİŞİ SEVİNCE / BİRBİRİNE SADIK KALIR.