Bu mutsuzluktan kendini kurtarmasi ve Doyuma, yani varlığının gerçekleştirilmiş tamligina ( doluluğuna) ulaşması için Insanin, önce, ötedunya fikrini bir yana birakmasi gereklidir. Insan, hakiki ve benzersiz gerçekliğinin bu dünyada ve bu dünya icin özgürce gerçekleştirdiği eylemi olduğunu kabullenmelidir; doğduğu, yaşadığı ve öldüğü ve yetkinligini elde edebileceği Dünyadaki etkin varoluşunun dışında bir hiç olduğunu kavramalıdır. Ve insan, bunu kavramistir sonunda. Ve bunu kavrayarak da, mutsuz Bilinçte doruğuna ulaşan Kendininbilicinin Insani olmaktan çıkıp, Hegel'e göre, "dini olmayan" Akıl ( Vernunft) Insanı haline gelmistir.
Hıristiyanlığın enstrümanlarını kullanan tanrıtanımaz bir antrpolog, ölümle beraber insanın tarihini yazan ve onu betimleyen bir bilge... Kojeve'nin Hegel'i böyle biri. Kojeve'ye göre Hegel'in temel teması ölüm, daha doğrusu insanın ölümle bile isteye karşıya gelebilme yeteneği. Ölüm ve ona yönelebilme tarihi tarihi yapan temel etken. Hegel'in felsefesinin temelde antrpoloji olduğunu, diyalektiği yöntem olarak kullanmaktan ziyade, onu önceleyen felsefenin diyalektik olduğunu ve insanı özgürlüğe götürecek şeyin ölüm bilinci olduğunu öne sürmesiyle -benim açımdan- ezber bozucu bir kitap oldu.
Anlaşılması en zor filozoflardan biri olan hatta ilk sıradaki kişisi olan Hegel'in düşüncelerine dayanan derslerin kitap hali. Hegel Tarihi ve mutlak aklı diyalektik düşünüşle merkezine alan filozoftur. Şöyle diyebiliriz, Hegelin Geitzi, Nietzsche'nin güç istencine, onun güç istencide Heidegger'in daseinine dönüyor. Felsefe üzerine ancak lisans ve lisanüstü eğitim alanları okuması gereken bir eser.