Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ali Rıza Özdemir

Ali Rıza ÖzdemirAleviliğin Yazılmayan Tarihi yazarı
Yazar
Editör
7.9/10
117 Kişi
402
Okunma
23
Beğeni
4.292
Görüntülenme

Ali Rıza Özdemir Gönderileri

Ali Rıza Özdemir kitaplarını, Ali Rıza Özdemir sözleri ve alıntılarını, Ali Rıza Özdemir yazarlarını, Ali Rıza Özdemir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gaye için herşey mübahtır.Zamanın acele etmesini bekleme.Sen zamanın ardından git.Sen bıkma, nasıl olsa onlar bıkar ve meydan sana kalır.
Sayfa 26 - Kripto basım yayımKitabı okudu
Reklam
Kürtlerle ilgili ilk kaynaklar, Arap-îslâm akmları sırasında Fars ve Arap müelliflerin yazmış olduğu eserlerdir
Türkler, Kürtler ve Araplar, güney-doğudan Anadolu’ya girdiklerinde bu topraklarda Süryaniler, Ermeniler, Rumlar ve kısmen de Yahudiler yaşıyordu
Öl ikrar verme,öl ikrarından dönme!
dergipark.org.tr/en/download/art... ALEVİ-BEKTAŞİ YOLUNDA İKRAR KAVRAMININ KURAMSAL ÇERÇEVESİ The Theoretical Framework of the Concept of Confession on the Alevi- Bektashi Path
Ali Rıza Özdemir
Ali Rıza Özdemir
“Alevi-Bektaşi yolunu hakkıyla anlamak için en azından bu yola ait temel kavramları Alevi-Bektaşi yolunun anlattığı gibi okumak gerekir. Aleviliğe ait kavramları, başka inanışlara göre kullanıp bunlar üzerinden Aleviliği okumak son derece yanlış sonuçlar doğurur. Esasen Alevilik hakkında insanların kafa karışıklığının bir sebebi de bu tutumdur. Bu çalışma da ikrar kavramını Alevi-Bektaşi ariflerinin izah ettiği şekilde açıklamayı amaçlamaktadır. Alevilikle ilgili bütün kavramların Aleviliğin yazılı kaynaklarına göre izah edilmesi Aleviliği doğru anlamak için bir zorunluluktur.” Burası sonuç metninden.. İkrar vermenin önemini bilen bir kızılbaş olarak bildiğim bazı terimlerin ve uygulamaların dayanaklarını okumak oldukça güzeldi. Çok anlaşılır zorlama olmadan yazılmış. Üstelik bizim Rahmetli Pirimizin dediği İslamın Özü kavramının da aslında boşuna olmadığını görmek şaşırtıcı bir deneyim oldu. İlgisi olanlar baksın isterim. Alıntıladığım yerler kendim için arkadaşlar uzun oldu direk makaleyi okumanız daha mantıklı olur.
Reklam
Şah Hatayi’nin (16. yüzyıl) verdiği ikrarda durmayan biri için yazdığı taşlama, Alevi-Bektaşi toplumunun bu gibi kişilere bakışını açıklaması bakımından son derece dikkat çekicidir. Buna göre ikrarında durmayan yalancıdır, erenlerin kılıcına gelir ve On İki İmam’dan yardım göremez (Ergun, 1961: 60-61). Hatayi (16. yüzyıl), “Hatâyî’m ikrardan dönen
Yunus Emre (13-14. yüzyıl), “Er elini aldun-ısa ere gönül virdün ise / İkrâr ile geldün ise pes ere inkâr gerekmez” (Yunus Emre, 1972: 83) dizeleriyle ikrarın karşısına inkârı koyar. Kaygusuz Abdal (14. yüzyıl), inkârı bırakarak kişinin ikrarını halis (saf) tutması gerektiğini ve bunun için İslam’ı anlamanın şart olduğunu söyler: “İnkârı ko hâlis
İkrar verip iman alan, sırlara kavuşan insan aşk ehlidir ve aşk şerbetinden kana kana içmiştir. Kaldı ki, tarikat kapısında ikrar verip bu yola girenlerin aslı ateştir. Bunlar ateş gibi gece gündüz yanar yakılırlar. Aşkın ateşiyle kendini bu dünyada yakan ahret ateşinden kurtulurlar. Çünkü Hacı Bektaş Veli’nin tabiriyle “bir kere yanan bir daha yanmaz” (Hacı Bektaş Veli, 2010: 493-495). Hatayi (16. yüzyıl), bir nefesinde ikrar verdiğini, aşkın şarabından kana kana içtiğini ve yana yana kül olduğunu söyler: “İkrar verildi bir cana / Aşkın şerbetinden kana / Men kül oldum yana yana / Mürvet hey erenler mürvet” (Ergun, 1961: 121).
Ali Rıza Özdemir
Ali Rıza Özdemir
Pir Sultan Abdal (16. yüzyıl), müminlerin kalbinde şek ve şüphe olmadığını gözlerde duman olmasına benzeterek, bunun ikrarla mümkün olacağını söyler: “Eğer ikrar ile yoldan gidersen / Müminin gözünde duman gerekmez / Hak için sil süpür gönlün evini / Yükün gevher eyle saman gerekmez”(Özmen, 1998b: 225).
Ali Rıza Özdemir
Ali Rıza Özdemir
Reklam
İkrarı olmayanın imanı da olmaz. Esasen Müslümanlıkla yani İslam olmakla müminlik yani iman sahibi olmak farklı kategorilerdir. Ayetlerden, Hz. Muhammed ve Ehlibeyt’ten ulaşan buyruklara göre İslam olmak dille ikrarı, mümin olmak gönülle ikrarı esas alır (Özdemir, 2021: 86-88). O nedenle ikrar veren ve ikrarının gereklerini yerine getiren kişi, Müslümanlıktan daha üst bir kategori olan müminlik mertebesine ulaşır. Yani ikrar veren, iman alır. Kul Himmet (16. yüzyıl), “Biz de beli dedik nice uluya / İman aldık ikrar verdik veliye / Necef deryasında İmam Ali’ye / Bu deryaya yüzler sürdün mü turnam” (Özmen, 1998b: 328) dizelerinde ikrar verenin iman aldığını söyler. Pinhan Abdal (? yüzyıl) da bir nefesinde “İkrar verip iman aldığım zaman / Kemend ile bağladığın beli bul” (Özmen, 1998e: 702) diyerek ikrar verenin iman aldığına vurgu yapar. Esasen Alevi ve Bektaşilerin kendilerini Müslümanlıktan daha çok müminlikle ifade etmesi, tarikat kapısında gönülden verilen ikrarla ilgilidir.
Ali Rıza Özdemir
Ali Rıza Özdemir
Kızılbaş-Alevi topluluklarının kolektif belleğini ifade eden metinlerden Buyruk-Menakıb-ı Evliya’da “Bir kişinin ikrarı saf ve itikadı dürüst olmasa, ol kişinin imanı dahi dürüst olmaz” (Yıldırım, 2020: 329) denilerek ikrarın saf olmasıyla iman ve itikadın dürüst olması arasında bağlantı kurulur. Kişi, hem kendisine hem de diğer yoldaşlarına karşı
Alevi-Bektaşi yolunda ikrar vermek, sadece söz vermekten ibaret değildir. Belli ritüellerle yerine getirilen bir töreni de kapsar. Babagan Bektaşiliğinde ayn’ül cem veya ikrar erkânı (Noyan, 2002), Bektaşi-Çelebilerle Kızılbaş-Alevilikte ise musahiplik cemi veya erkânı adı verilen bu tören, kişinin tarikat kapısından girişini ifade eder. Çelebi-Bektaşi topluluklarıyla Kızılbaş-Alevi topluluklarından bazılarında kişiler doğuştan itibaren yol içinde sayıldıklarından ayrıca bir ikrar erkânı kurulmaz. Sadece 10-12 yaşına gelen çocuklar aileleriyle birlikte bağlı oldukları ocağın dedesine giderek dua alırlar ve böylece yola girerler (Dedekargınoğlu, 2016: 94-95). Sonradan Alevi veya Bektaşi olanlar için ayrıca ikrar erkânı kurulur, Alevi anne-babadan gelenler ise musahiplik erkânında ikrar verir (Ulusoy, 1986: 261). Kızılbaş- Alevi topluluklarından bir kısmında evlenmeyen veya musahibi olmayan kişiler için ayrıca ikrar erkânı kurulur.
Ali Rıza Özdemir
Ali Rıza Özdemir
Malatyalı Sadık Baba, “Cahil ikrar verir ahdinde durmaz” (Özmen, 1998c: 407) diyerek cahil kişiden ikrar alınmayacağını çünkü cahil kişinin ikrarında durmayacağını söyler. Yani ikrar veren kişi, yaptığı işle, düştüğü yolla ilgili bilgiye sahip olmalıdır. Bu da ancak tahkiki imanla mümkün olabilir. İmanını araştırarak ve öğrenerek gönüllerine nakşedenler, tahkiki imana sahip kişilerdir (Özdemir, 2021: 10). Pir Sultan (16. yüzyıl), “Tahkik derviş ikrarından döner mi?” (Gölpınarlı ve Boratav, 2010: 105) diyerek tahkiki imana sahip olanların verdiği ikrardan dönmeyeceğini söyler. O nedenle ikrar verecek kişinin imanı tahkiki olmalıdır. Sadece bilmek yetmez, tarikat kapısına alınacak talip bir takım ahlaki özelliklerle de donanmış olmalıdır. Mürşidin ikrarda verdiği nasihatler, bu ahlaki özelliklerin bir kısmını ifade etmektedir: Yalan söyleme. Haram yeme. Gıybet etme, arkadan dedikodu yapma. Şehvetperest olma. Eline-diline-beline sahip ol. Kin ve kibir tutma. Kimseye haset etme. Garaz, buğuz, inat etme. Gördüğünü ört, görmediğini söyleme. Elinle koymadığını alma. Elinin ermediği yere el uzatma. Sözünün geçmediği yere söz söyleme. İbretle bak, hilm (yumuşaklık) ile söyle. Küçüğüne izzet, büyüğüne hürmet ve hizmet eyle. On İki İmam, On Dört Masum’u bir nur bil. Bunları hak olarak tanı. Her yerde ve kendi özünde Hakk’ı hazır bil. Erenlerin sırlarına eriş. Gerçek mürşit Muhammed Mustafa’yı, gerçek rehber Ali el-Murteza’yı bil. Özünü bu yolda böylece tut (Ya- man, 2001: 296)
Ali Rıza Özdemir
Ali Rıza Özdemir
1.163 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.