Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alison Wolf

Alison WolfÇağdaş Sosyoloji Kuramları yazarı
Yazar
9.6/10
5 Kişi
48
Okunma
3
Beğeni
1.006
Görüntülenme

Alison Wolf Gönderileri

Alison Wolf kitaplarını, Alison Wolf sözleri ve alıntılarını, Alison Wolf yazarlarını, Alison Wolf yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Görmüş olduğumuz gibi işlevselcilik, toplumları ve toplumsal kurumları bir arada işleyerek denge yaratan, birbirlerine dayanan kısımlardan oluşan sistemler olarak kabul eder. Çatışmanın mevcut olduğunu reddetmemektedirler: ancak toplumun bunu denetleme yollarını geliştirdiğine ve kendilerinin bunları araştırdıklarına inanmaktadırlar. Çatışma kuramcılarının toplumu kavrayışları ise bundan farklıdır. İşlevselcilerin toplumda karşılıklı bağımlılık ve birlik gördükleri yerde bunlar, toplulukların güç elde etmek için birbirleri ile mücadele ettikleri ve çatışmanın denetim altına alınmasını bir topluluğun geçici bir süre için rakiplerini bastırdığı bir arena görürler.
Ancak Merton, örnek çerçevesi ile, işlevselci kuramın bazı başlıca yönlerine açıklık getirmektedir. Bunların en önemlileri, bozuk işlevi (dysfunction) vurgulaması, görünen (manifest) ve saklı (latent) işlevler arasında ayırım yapması, işlevsel seçenekler görüşü ve işlevlerin hangi mekanizmalar yolu ile gerçekleştirildiğinin ortaya çıkarılması veya anlaşılmasının önemi üzerinde durmasıdır. Görünür işlevler, insanların gözlemledikleri ya da bekledikleri sonuç)ardır: gizli işlevler ise ne anlaşılmış olan, ne de beklenilen sonuçlardır. Parsons, toplumsal davranışın görünen işlevlerine ağırlık verme eğilimindedir; Merton, eşyanın gizli işlevleri ve bunların ortaya çıkarılması ile toplumun işlevselci çözümlemesinin daha iyi anlaşılabilir olacağı üzerinde durmuştur.
Reklam
Parsons, bütün eylem sistemlerinin dört büyük sorunla karşılaştığına (veya dört büyük "ihtiyaç"ı bulunduğuna) işaret etmektedir; bunlar uyum, amaca ulaşma, bütünleşme ve örüntünün muhafazası ya da sonradan ifade ettiği gibi gizli kalıbı/örüntüyü koruma-gerilim yönetimidir. Dört sistem gereksinimi ile ilgili olarak, akılda tutulması
Parsonscı kuram tartışmasının çekirdeğinde sistem kavramı vardır. Toplumların nasıl yapılandığını ve uyumlu bir halde bulunduğunu açıklayan genel eylem kuramı, dört sistem içermektedir: Kültürel sistem, toplumsal sistem, kişilik sistemi ve bir sistem olarak davranışsal organizma. Parsons'ın şemasındaki ikinci düzey ve üzerinde en çok durduğu alan toplumsal sistemdir. Burada temel birim rol etkileşimi (role interaction) 'dir. Parsons bu konuya bütün bir kitap ayırmıştır ve orada toplumsal sistemi şöyle tanımlamıştır: Bir toplumsal sistem, en azından fiziksel ya da çevresel özelliği olan bir durum içinde birbirleri ile etkileşen belli sayıda münferit aktörlerden oluşur; bu aktörler 'en yüksek derecede tatmin olma eğilimi ile güdülenmiş olup, kültürel olarak yapılanmış olan ve paylaşılan simgeler sistemi tarafından tanımlanmış esaslara göre, içinde bulundukları durumla ve birbirleri ile etkileşirler. Parsons'ın toplumsal sistem tanımına göre, çoğunluk (plurality), iki veya daha fazla sayıda olabilir; aktörler halk (people) ya da birliktelikler (collectivities) olabilir. Parsons'a göre, kişilik sisteminin temel birimi yapıp eden birey, insandır. O, bu düzeyde, yukarıdaki toplumsal sistem tanımında ağırlık verdiği "tatmin olma güdüsü" gibi bireysel gereksinmeler, güdüler ve tavır alışlar üzerinde odaklanır. İleride göreceğimiz gibi, "tatmin olma güdüsü", insanların "kendi çıkarları"na göre veya "kazancı arttırma" amacı ile hareket ettiklerini savunan, hem çatışma kuramı hem de alışveriş kuramı için geçerli ortak bir kabuldür.
Durkheim'ın en meşhur kavramı kuralsızlık (anomie), onun İntihar araştırmasının merkezini oluşturur. Fansızca' dan çevirisi ile anomie kural ya da normların olmadığı bir durum; kuralsızlık, normsuzluk demektir. Besnard bir anomie durumunu, "özelliği, belirsiz amaçlar ve sınırsız beklentiler olan, mümkün olanın giderek hızla genişlemekte olduğu sınırları ile karşılaşmaktan ileri gelen zihinsel karrışıklık veya baş dönmesi" olarak tanımlar. Durkheim iki kuralsızlık tipi anlatır: İş krizi ya da boşanma sonucu ani değişiklik neticesinde ortaya çıkan keskin (acute) anomie; ve modern sanayi toplumunun özelliği olan sürekli bir değişim durumu, süregelen (chronic) anomie. Durkheim, süregelen kuralsızlık üzerinde odaklanmıştır; çünkü, kendi ülkesi ile diğer sanayileşmiş ülkelerde neler olup bittiği ile ilgilenmekte idi. Durkheim intihar karşısında taraf sız bir tutum almamıştır; onu toplumsal bir sorun olarak görmüş, sanayileşmiş ülkelerde gittikçe artmakta olan intihar olayları onu endişelendirmiştir. Bunlara tekabül eden intihar türleri özgecilik (çok fazla bütünleşme), bencillik (çok az bütünleşme), kadercilik (çok fazla kural ve denetim) ve kuralsızlık (çok az kural ve denetim)tir.
Bu bakış açısına çok zaman "yapısal işlevselcilik" adının verilmesine sebep, bir toplumsal sistemin ayakta kalabilmesi için, karşılanması gereken işlevsel zorunluluklar veya "gereksinmeler" (needs) ile, bu gereksinmeleri karşılama durumunda olan yapılar üzerinde odaklanmış olmasıdır. Bu görüşe göre, toplumsal sistemler,
Reklam
Örneğin Talcott Parsons'ın çalışmaları toplumu bir sistem olarak yeniden tanımlar ve yeni sınıflandırmalar yapar; ancak, toplumu oluşturan parçaların nasıl gelişmiş olduğunu açıklamaz; buna karşılık işlevselci kuramın diğer kısımları daha etraflı açıklamalar sağlar. Parsons'ın eylem kuramı, tek bir kişi veya bir topluluk olabilen bir rol oyuncusu ya da "aktör" (actor - eyleyen, yapıp eden) ile başlar. Parsons'ın sistemine göre, münferit aktörlerin toplumsallaşmış olduklarını ve böylece toplumsal beklentilere cevap verecek şekilde güdülenmiş olduklarını kabul edecek olursak, aktörlerin kalıp değişkenler bakımından uygun tercihleri yapacaklarını bekleyebilir; değerler ve beklentilerle ilgili bilgilere dayalı olarak nasıl davranacaklarını önceden bilebiliriz.
Tümdengelimli (ya da tabii-bilim) yaklaşımında bir araştırma problemini açıklayıcı önermeler ile başlanır ve mantıksal muhakeme yolu ile bunun deneysel (empirical) sonuçlarına varılır. Bu yaklaşımda kuram kurmanın yolu, temel kavramların, varsayımları formüle etmede kullanılmadan önce açıklanmasını gerektirir. Örneğin, Durkheim'ın temel kavramları (bencillik, özgecilik, kuralsızlık ve kadercilik) intihar oranları ile ilgili çözümlemesinde anahtar bağımsız değişkenler olarak kullanılmıştır. İşlevselcilik, çatışma kuramı (Frankfurt okulu istisnası ile) ve akılsal seçim kuramı esas olarak tümdengelimlidir. Bunlar, önceki ve daha genel önermelerden mantık yolu ile kanıtlar (arguments) ve varsayımlar (hypotheses) çıkarırlar. Örneğin, işlevselci Robert Merton aykırılığın (sapma-deviance) değerler ile fırsatlar arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığını ileri sürer.
İşlevselcilik, az çok açık olarak, insanların güdülerinin ve davranışlarının, esas itibarıyla, içselleştirdikleri toplumsal değerlerin bir işlevi olduğunu kabul eder. Başka bir deyişle, insanların temel amaçları onların belirli bir toplum içerisine doğmuş olmalarıyla oluşur: bağımsız olarak var olmazlar.
Simgesel etkileşimciler ile fenomenologlar bireyi etkin (active) ve yaratıcı (creative) olarak ele alan görüşün, davranışı önceden bilmeyi ve bilimsel sosyoloji yasalarını geliştirmeyi imkansız kıldığına inanırlar. Böylece simgesel etkileşimciler davranışta sık sık tekrar eden önemli hususların varoluşunu inkar etmemekle birlikte, bir etkileşim sırasında insanların anlamı yorumlamasında yaratıcı yaklaşımlarına ağırlık verirler. Onlar, öğrenilmiş tavır alışları ve anlamları içeren "ben" (me) ile, yenilikçi ve önceden kestirilemeyen (unpredictable) "ben" (1) arasında ayrım yaparlar.
66 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.