Tüfek omuza deme komutanım, komik oluyorsun
Omuzum olsa başka şeyler yüklerdim üstüne
Bir palyaçonun burnunu örneğin
Dövüşçü horozların kopan tüylerini
Kullanılmış bir mendili koyardım
Sonra sıyırırdım kendimi yeryüzünden
Yok, yeryüzünü sıyırırdım kendimden.
kırmızı bir rujla altını çizmişsin bir dizenin, düş işte.
kırmızı bir rujun varmış gibiydi zaten
dudakların
bu dizeyi ancak bir kadın yazdırabilir insana
diyen sesin hâlâ kulaklarımda
hatırlar mısın seni görmüştüm düşümde.
bir kır kahvesinde oturuyordun sarı tüyler vardı bacaklarında.
göğüslerin çıplaktı, garson mağrur bir söğüt dalı gibi uzanmıştı yanına.
elinde pembe kapaklı bir kitap vardı.
seni okuyorum, demiştin.
nasıl bir kitaptı, ne zaman yazmıştım, bilmiyorum.
pembe kapaklı bir kitaptı yalnızca
46.sayfayı açtın.
daha dünmüş gibi hatırlıyorum
daha ölmemişsin gibi, sımsıcakmış gibi
avuçlarının içi, annem annem üstümdeki
hırkayı daha örmemiş gibi hatırlıyorum
46.sayfayı açtın.