Sıcak mı sıcak bir 17 Temmuz'da, güneşin göz açtırmadığı bir günde açmışım gözlerimi. Yazın dünyasının kaderinin değiştiği bir andı bu an. Ama benim kaderim zaten baştan çizilmişti.
Kitap sevdalısı bir adamın oğlu olarak kendimi kitaplarla dolu bir iş dünyasında bulmam gecikmedi. 2000 yılının ortalarında, daha 16 yaşındayken Bâb-ı Âli’de, ülkenin en büyük kitap dağıtım şirketlerinden birinde kitap taşıyarak çalışmaya başladım.
Bir süre sonra dağıtım alanında çalışıp Türkiye’nin altmış dokuz ilini gezerek sahada da tecrübe kazandım. Bu alanda dokuz yıllık bir çalışma sürecinin ardından kariyerime yayınevinde devam etme kararı aldım.
2009 yılından bu yana yayıncılık sektöründe yayın koordinatörlüğü ve yazar koçluğu yapmakta, üretimden dağıtıma sektörün her alanında aktif görev almaktayım. Şu ana kadar 100’ü geçkin yazarla çalıştım. Halihazırda pek çok yazar adayına da yazarlık süreçlerinde danışmanlık hizmeti vermekteyim. Bir kitabın yazım aşamasından, editoryal inceleme sürecinin gerçekleştirilmesine ve nihayetinde basıma hazır hale getirilmesine kadar her aşamada etkin rol oynuyorum. Çalıştığım yazarlarla ulaştığımız başarının temeli karşılıklı güven duygusunu sağlamak ve çok çalışmak.
Bugüne kadar Aret Vartanyan, Özcan Bostancı, Ahmet Sabancı gibi önemli yazarların çok satan kitaplarında yayın koordinatörü olarak imzam bulunmakta.
Yayın koordinatörlüğünü üstlendiğim iki eser senaryolaştırılarak sinema dünyasına kazandırıldı.
Sakın Geç Kalma Mualla’da Muhsin’in ağzından Muallaya olan aşkını, onun tarafından terk edilişini okuduğumuz kitabın devamı olan Kimsesiz İzler i Mualla nın anlatımıyla okuyoruz. Ama bu daha farklı bir konu. Sakın Geç Kalma Mualla da bir ayrılık,terk ediliş hikayesi varken Kimsesiz İzler de geride bıraktıklarının pişmanlığı hali hazırda yerini korusa da aslında daha çok o hikayelerine hiç de yabancı olmadığımız kendisine bir gelecek kurma savaşı veren genç kızların hikayesi var.
Önceki kitapta anlatılanların ardından, aslında var olan başka bir gerçekliğin olduğun farkına varıyoruz. Dostluklar,tedirginlikler, korkular,ideolojiler, özlem ve ayrılıklar. Hepsi sade ve akıcı bir anlatımla bir araya getirilmiş.
İlk kitaptaki gibi bu kitapta da benim o çok sevdiğim geçmişle şimdi arasında köprü görevi gören o nostalji havasından, plaklardan ve kitaplardan bahsedilmiş ki bölümlere ayrılmış kitabın her bölümün başında severek okuduğumuz yazarlara ait alıntılar var.
Umulmadık bir vakitte giden Mualla nın gidişinin asıl nedenini döneme bir yolculukla okuyoruz. Bazen izbe bir kafede çay içerken, bazen kadeh kaldırırken, bazen de üniversite önünde yapılan bir gösterinin kıyısındaki bekleyişle tanık oluyoruz hikayelerine.
Kitabın sonunda havada kalmışlığı sevmeyiz ya biraz burada da var ama yazar istemiş ki istediğiniz sonu siz kendiniz düşleyin.İster Mualla ile Muhsini bir araya getirin isterseniz de herkesi olduğu haliyle bırakın . Benim kendi sonum belli :) İlk kitapta Ah be Muhsin diye başladığınız bir geç kalmışlık hikayesinin ikinci kitapta bir direniş hikayesine evrilişini okuyarak Ah be Mualla diye sonlandırıyorsunuz.
Kimsesiz İzlerAtakan Kelleci · Librum Kitap Yayınları · 201929 okunma
"Muhsin aşkı biliyordu, Muhsin sadece Mualla'sını biliyordu."
Muhsin ve onun yirmi yıllık gitmeyen aşkına ortak oluyoruz. Bazen mektuplara bazen şiirlerle öyküsünü derinleştiren yazarımızı kalemini çok sevdim. Akıcı, bunaltmayan ve kurgusu oturmuş bir eser.
Eserin içeriğine çok girmeyeceğim. Okuduğunuz zaman iyi ki okumuşum dedirten bir eser olduğunu söylesem?
Muhsin'i bu kadar yaralayan, bu kadar yaşarken yaşatmayan birini sevmek.. Peki neden sonu böyle bitti? Açıkçası sonunu okuduğum zaman 'Ah be Muhsin' demekten kendimi alamadım. Ah be Muhsin..
Okurken duyguları bu kadar hissettiren kalemler çok nadir. Özellikle benim gibiler aşkı sadece kitaplarda inanan, seven birileri bu hikayeyi seveceğine eminim.
Çok uzatmadan yorumu burada bitiriyorum.
Size tavsiye siz de Mualla gibi siz de bu hikayeye geç kalmayın..
Sevgi ve kitapla kalın..
"İnsan başka hikâyeleri merak edince, öznelikten çıkınca, çatısı akınca, gençleşmiyor.
Daha fazla gülmüyor, yaşam güzelleşmiyor.
Merak ettiği o başka hikayede kalma telaşı kendi hikayesini öldürüyor.
İnsan hızla katilleşiyor."
Sakın Geç Kalma Mualla