En Beğenilen Ateş İlyas Başsoy kitaplarını, en beğenilen Ateş İlyas Başsoy sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ateş İlyas Başsoy yazarlarını, en beğenilen Ateş İlyas Başsoy yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne kadar çalışırsan çalış, havalı olmazsan kaybedersin.
Yemekten sonra çay içme kıro derler, malt viskiye buz isteme alay ederler, işini yapmayı unut ama manikür yapmayı unutma; çünkü işaret ettiğin konuya değil, işaret parmağına bakarlar…
Ankara'nin merkezinde yani AKP'nin kazanamadığı ilçeler olan Çankaya ve Yenimahalle'de yükselen kuleler AKP elitinin servetine servet katarken, aynı AKP bu zenginlikten zerre fayda görmeyen yoksul ilçelerden gelen oylarla seçim kazanıyor. Cümleyi yazmak bile zor , durumu anlamdirmak için bir ömür düşünmek gerek belki.
Ama bu ilan çıkınca siyssi hayatı boyunca görmek istemediği bir durumla ilgili ilk kez bir yorum yaptı. Siyasi hayatının en talihsiz yorumlarından biriydi bu : " Çankaya, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli'deki seçmen profili Türkiye'nin kaymağını yiyen kesimden oluşuyor. "
Yaşamak için doğru söylemek zorunda bile kalsan 'doğruna sahip çık'. İçinde bir yerlerde hep koru onu. Bazen içini yaksa bile çekip atma. Yuhalansan, aşağılansan, yok sayılsan da sımsıkı sarıl ona.
Çünkü o doğru senin kalbinde durdukça, yalancıların hiçbirine rahat yok.
Bu kadar basit işte. Tıpkı bir çocuk masalındaki gibi... En son kişi de 'yalancı' olmadıkça hiçbir sahtekar huzur içinde uyuyamayacak. Hiçbiri yalanlarının içinde keyif çatamayacak. Hiçbiri.
En son kişi sensin. Başarının sırrı sensin. Kıymetini bil.
Kendini koru!"
Birileri kuru ağaçları keser ve yeni fidanlar dikerken , birinin de yüksek bir noktaya çıkıp ormana bakması gerekir. Seçim döneminde, özellikle son üç ayda telaşlı ve güvensiz insanların fevri tavırlarıyla bir hayli üzüldüm. Bazı kentlerde son haftaya sakladigimiz işler, seçimin ilk günlerinde sızdırıldı, yayınlandı; bazı kentlerde " Neden şunu yapmıyoruz, neden bunu yapmıyoruz" diye yakama yapisanlar oldu. Oysa her notanın bir zamanı vardı ve atacağımız her adım rakibin adımlarıyla ve ülkenin atmosferiyle uyumlu olmalıydı .
Yoksul, genç ve öfkeli insanların 'sistem' e ses çıkarmadan gece gündüz çalışması için ne yapmalısın?
Bir düşman yaratmalısın. Öyle bir düşman ki, sana yoksul bir berber olduğunu unuttursun. İkitelli'deki fabrikalara bak. O acınası şartlarda 500 lira maaşla çalışan çocukların yarısı Kürt, yarısı Türk. Sorsan hiçbiri işçiyim, yoksulum demez. Sen Kürt'ten nefret et, Kürt senden. Her ikiniz de yoksul kardeşler olmanıza rağmen, birbirinize düşman haline gelin. Bu kamplar icat edilmese, bu sömürü düzeni devam edebilir mi? 'Sistem' başka türlü işleyebilir mi?
Kampanyalardan bahsederken bir mecra olarak dijital medya konusuna değinmiştim. Içerik üretimi ve medya satin alma konusu dijital medya şirketlerinin çoğunda beraber yapılır. Üretilen içeriklerin yayılması da parayla olur. Dünyanın en yaratıcı işini yapsanız da arkasına para koymazsanız bundan kimsenin haberi olmaz; bazen en vasat işler bile biraz doğrudan reklam, biraz saksakci fenomen kiralama ve biraz da robot hesapla " milyonlar a" ulaşabilir. "Ulaşma " sözcüğü genellikle bulanık bırakılır. Twitter'da takip ettiğiniz kişilerin her paylaşımının size ulaştığı varsayılır oysa sistem binlerce insanın binlerce paylaşımından sadece dediklerini size gösterir, o da bakarsanız.