Öne Çıkan Ateş İlyas Başsoy kitaplarını, öne çıkan Ateş İlyas Başsoy sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Ateş İlyas Başsoy yazarlarını, öne çıkan Ateş İlyas Başsoy yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne kadar çalışırsan çalış, havalı olmazsan kaybedersin.
Yemekten sonra çay içme kıro derler, malt viskiye buz isteme alay ederler, işini yapmayı unut ama manikür yapmayı unutma; çünkü işaret ettiğin konuya değil, işaret parmağına bakarlar…
Yaşamak için doğru söylemek zorunda bile kalsan 'doğruna sahip çık'. İçinde bir yerlerde hep koru onu. Bazen içini yaksa bile çekip atma. Yuhalansan, aşağılansan, yok sayılsan da sımsıkı sarıl ona.
Çünkü o doğru senin kalbinde durdukça, yalancıların hiçbirine rahat yok.
Bu kadar basit işte. Tıpkı bir çocuk masalındaki gibi... En son kişi de 'yalancı' olmadıkça hiçbir sahtekar huzur içinde uyuyamayacak. Hiçbiri yalanlarının içinde keyif çatamayacak. Hiçbiri.
En son kişi sensin. Başarının sırrı sensin. Kıymetini bil.
Kendini koru!"
Yoksul, genç ve öfkeli insanların 'sistem' e ses çıkarmadan gece gündüz çalışması için ne yapmalısın?
Bir düşman yaratmalısın. Öyle bir düşman ki, sana yoksul bir berber olduğunu unuttursun. İkitelli'deki fabrikalara bak. O acınası şartlarda 500 lira maaşla çalışan çocukların yarısı Kürt, yarısı Türk. Sorsan hiçbiri işçiyim, yoksulum demez. Sen Kürt'ten nefret et, Kürt senden. Her ikiniz de yoksul kardeşler olmanıza rağmen, birbirinize düşman haline gelin. Bu kamplar icat edilmese, bu sömürü düzeni devam edebilir mi? 'Sistem' başka türlü işleyebilir mi?
Ankara'nin merkezinde yani AKP'nin kazanamadığı ilçeler olan Çankaya ve Yenimahalle'de yükselen kuleler AKP elitinin servetine servet katarken, aynı AKP bu zenginlikten zerre fayda görmeyen yoksul ilçelerden gelen oylarla seçim kazanıyor. Cümleyi yazmak bile zor , durumu anlamdirmak için bir ömür düşünmek gerek belki.
Ama bu ilan çıkınca siyssi hayatı boyunca görmek istemediği bir durumla ilgili ilk kez bir yorum yaptı. Siyasi hayatının en talihsiz yorumlarından biriydi bu : " Çankaya, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli'deki seçmen profili Türkiye'nin kaymağını yiyen kesimden oluşuyor. "
Ucuz kafiyeler pasajında az çorba, bir de küçük iskender söylüyorum, içim geçiyor, içimden neler geçiyor. Canım asansörden çıkarken en çok Sakallı Celal'e sıkılmakta. (virgülün anlam ve önemi) Yani esas ilginç olan Süpermen'in uçması değil de, (uçar uçar kardeşim, adam uzaylı) bir gözlük takınca kimseler tarafından tanınmaması değil mi? Anılar diyorum, bir şeyler... Belli ki çok yücelttiğim, Firuzağa Camii'ndeki musalla taşının önünde konuşan ihtiyarın sözleriyle “estetize" ettiğim şeyler. Bunlar toplanıyor “ben” oluyor. Benler toplanıyor biz oluyor. Beni çıkar, siz oluyor. Çarparsan söz oluyor, bölersen göz oluyor. Ve tüm bunlar vallahi tam olarak böyle oluyor, anlamadıysan rewind'a bas, dur, şimdi play'a bas. Nasıl, haksız mıyım?"
Birileri kuru ağaçları keser ve yeni fidanlar dikerken , birinin de yüksek bir noktaya çıkıp ormana bakması gerekir. Seçim döneminde, özellikle son üç ayda telaşlı ve güvensiz insanların fevri tavırlarıyla bir hayli üzüldüm. Bazı kentlerde son haftaya sakladigimiz işler, seçimin ilk günlerinde sızdırıldı, yayınlandı; bazı kentlerde " Neden şunu yapmıyoruz, neden bunu yapmıyoruz" diye yakama yapisanlar oldu. Oysa her notanın bir zamanı vardı ve atacağımız her adım rakibin adımlarıyla ve ülkenin atmosferiyle uyumlu olmalıydı .