Sonra öyle durdum biraz. Bir süre Afrika kıtası yokmuş gibi davrandım.Tekerlek icat edilmemiş, ıspanak sebze değilmiş gibi...Yok sayınca yok oluyor çok şey,her şey değil.
"Bir vadeden sonra aileyle yaşamak, dünyanın en anlayışlı insanları olsalar bile kötü geliyor. Tuhaf bir başarısızlık hissi. Yerimi bulamadım, kendi ayaklarımın üstünde duramadım demek gibi."
"Bir kere çıktığınız eve geri döndüğünüzde artık orası sizin eviniz olmuyor. Size ait eşyalar, size ait hatıralarla dolu olsa da benim evim diyemiyorsunuz."
"Yerleşirken kimsenin yardımını kabul etmedim. Böyle şeyleri yalnız yapmak daha iyidir. Ev kurmak sadece koltuğu, dolabı, beyaz eşyaları bir yerlere sığıştırmak değil nihayetinde. Hatıralarınıza da yer bulmanız gerekir."
Pan diye bir tanrı vardı, bilir misiniz? İnanılmamaktan öldü o. kendisine son inanan kişi de yeryüzünü terk edince mecburiyetten öldü. çünkü inanılmamanın öldürücü bir etkisi var.
Sonra durdum öyle biraz. Kırmızı koltuk eskiyene kadar oturdum. Ademoğlu ahir ömründe en çok oturuyor galiba. İnsanların hafızamdaki fotoğrafları genelde otururken çekilmiş. "Oturmaya da kalsaydı," dediklerim de var "Keşke biraz daha öyle otursaydı," dediklerim de... En çok da bunlar oturmuş içime. Oturmak da ne acayip kelime...
"Yeteri kadar fokuslanırsanız istediğiniz her şey olur," diyenlere aldırmayın siz. Biteviye çabalamanız gerekir. Çoğu zaman çabalasanız da olmaz gerçi ama şimdilik bunu görmezden gelelim. Dayanabilmek için birtakım şeyleri görmezden gelmek zorundayız. Fokuslanmakmış. Laflara bak.