Barbara J. King kitaplarını, Barbara J. King sözleri ve alıntılarını, Barbara J. King yazarlarını, Barbara J. King yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanlara özel olarak yüklediğimiz duyguların ve hislerin aslında sadece insanlara özel olmadığını, hayvanların da (tam olarak tanımlanamasa da) benzer duygulara sahip olabileceğini gösteren güzel bir kitap. Özellikle yas konusunu ele alan kitapta hayvanların dost olarak tanımladığı en yakın olduklarını kaybetmeleri sonucu gösterdiği reaksiyonlar veya daha insancıl tabiriyle duygularını yansıtma biçimleri farklı hayvan türleri özelinde inceleniyor.
Hayvanları seven ve onların dünyasına merakı olan herkesin okuyup faydalanabileceği bir kitap. Çeviri ve dil çok güzel, sade, anlaşılır.
Farklı türde hayvanların (kedi, keçi, fil, balina vb.) yakınlarının ölümü üzerine davranışlarında görülen tuhaf değişimlerden yola çıkılarak yazılan kitap size hayvanların bu şekilde yas tuttuğunu söylemiyor. Tutuyor olabileceklerini söylüyor siz neye inanmak isterseniz serbestsiniz diyor.
Dikkatimi çeken bir konu yas davranışı gösteren hayvanların (yemek yememe, çok uyuma, hırçınlaşma, hastalanma vb.) yanlarına başka bir hayvan geldiğinde zamanla iyileşmesiydi. Birini kaybettiklerinde hayattan geri çekiliyorlar ama onları kabuğundan çıkaracak başka bir hayvanla karşılaştıklarında tekrar yaşama dair umutlanıp devam ediyorlar. Muazzam bir olay.
İlginç bir şekilde, aslında yasla birlikte yazılan anı kitapları, insanı tüketen bir yastan kaçma ihtiyacı ile birlikte ortaya çıkıyor. İnsan zihni bunaltıcı duygusal deneyimlere, kendini en karanlık köşelerde sürgüne göndermeyi reddederek ayak uydurabilir.
Yunusların kökü elbette duygu dünyasında olan geniş davranış repertuarı; beni yunusların arasında paylaşılan bir yas duygusunun söz konusu olabileceğini düşünmenin hayli akla yatkın olduğu görüşüne yöneltiyor
Kargagiller, gizem ve çelişkinin kuşlarıdır. Bir yanda alavere dalavereyi, kandırmayı, ölümü ve laneti sembolize ederler. Ama aynı zamanda yaratıcılık, iyileştirme, kehanet ve ölümün dönüştürücü gücünü temsil ederler.
Ancak sayıları gittikçe artan kanıtlar gösteriyor ki, tek eşlilik, bizim türümüz için asla doğal bir durum olmamıştır. Erkek ve dişinin birbirine bağlanmasının ilişkinin merkezinde olduğu öekirdek ailelerin evrim sürecimizin bir parçası olduğuna dair bir kanıt yoktur ve hatta bu, modern toplumlarda bile azınlıkta bir durumdur.
Fillerin hayatlarını kaybetmiş akrabalarının kemiklerini aynı yerde birlikte yaşadığı fillerin kemiklerinden ayırabildiklerini ve akrabalarının kemiklerini farklı davrandıklarını ben de gözlemledim.
Birleşik Arap Emirlikleri sınırları içindeki bir çölde geniş bir alana yayılmış ve devasa boyutları nedeniyle kısmen havadan görüntülenerek üzerinde çalışılmış antik kalıntılar bundan 7 milyon yıl önce farklı yaş ve boyutlarda en az 13 filin birlikte yürüdüklerini gösteriyordu.