En Eski Bedrettin Şimşek kitaplarını, en eski Bedrettin Şimşek sözleri ve alıntılarını, en eski Bedrettin Şimşek yazarlarını, en eski Bedrettin Şimşek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tanrı'yı suçlarken bile varlığını kabul etmiş olmuyor musun? O halde Tanrı açısından sorun yok! Sonuçta o, en kötü günahkarı en iyi inkarcıya yeğler."
"Elbette var."
"Gördün mü?"
"Ama sadece hayallerimizin bir ürünü olarak. Düşlerimizde gördüğümüz neyse, Tanrı da odur Peder. İşte korkunç olan bu. İnsanın düşlerinde gördüğünün hayatına hakim olması. Uykudayken kendimizi bıraktığımız halin, uyanıkken de devam etmesi."
"Aptalları hor görme. İnsan aptal olabilir, yine Tanrı'nın gözünden düşmeyebilir. Hatta ahmaklar daha şanslıdır. Cennete en önde onlar girer ... Bir akıllıyı bir başka akıllı baştan çıkarabilir. Ama bir ahmağı dünyanın tüm akıllıları bir araya gelse yerinden kımıldatamaz. Bu yüzden aptallık, dinde meziyettir ve okumamız buyurulan kutsal kitapları aptallaşıncaya kadar okumak gerekir. Evliyalık derecesine ancak ahmaklık mertebesinden geçilerek gelinir. Yani dinde, Tanrı'dan başka bir şeyi düşünemeyecek kadar her şeye kayıtsız olmak. Günaha ahmakların gözüyle bakmak. Ama akıllı olan, günahtan ne kadar uzak da olsa, onu düşünmeden edemeyecektir. Günahı düşünmek, onu işlemeye başlamaktır..."
"O halde sus, konuşma. Neden onu yok etmek istiyorsun, zavallı insan? Neden insanlığı tek tesellisinden ayırmak istiyorsun? Kim bir uçuruma düşerken tutunduğu daldan vazgeçebilir? Kim benim yalnızlığımı paylaşacak kimse yok diyebilir? O el değmemiş kutsallık; insanın kendini emniyette hissettiği tek kucak. En acı düşkünlük bile onda umut havası estirebilir. Bunu sen de söyledin. Neden oraya zorbalıkla girmek istiyorsun. Neden o şefkatli ana kucağına gaddarca dalıyorsun? Tanrı'nın olmaması bir hayal kırıklığı; ama sanıyor musun, Tanrı olmasaydı dünyada daha az hayal kırıklığı olacaktı? O, insanın mükemmele duyduğu ihtiyaçtan doğar. Çünkü dünya asla mükemmel olmayacak. Ne kadar da mükemmel olsa yine öyle sayılmayacak. Mükemmel düşüncesinde bir son yok, sırf bu yüzden bile Tanrı baki kalacak."
Din Peder, dünyanın acılarından doğuyor; yaşayabilmek için o acıları gidermeye hiç yanaşmıyor. Çünkü ifadesini onlarda buluyor. Dahası, o acıları gidereceğine söz verirken insanlara yalan söylüyor.
"Aklım bana Tanrı'nın olmadığını söylüyor." "İşte bu yüzden, Tanrı'ya inanmak için akla ihtiyacımız yoktur ya. Çünkü akıl, sebep ortaya koyar; Tanrı'ya inanmanın ise hiçbir sebebi yoktur. Ona inanmak şarta bağlanamaz. Dahası aklın sınırları olduğu unutulmamalı. O halde Tanrı'nın sınırsız varlığı onunla nasıl kavranacak? Bunun da bir yolu var. Elbette şüphelerle. Aklın bilmediğimiz bir konuda düşünce yürütmesini şüphe sağlar. Hatta şüphe Tanrı'ya inanmak için iyi bir başlangıç olabilir. Çünkü o doğruluk engelini aşar; delil gerektirmez. Şüphe neden aramaz, onda mantığa yer yoktur. O halde sırf şüphe duyduğu için Tanrı'ya inananlar da olabilir. Aslında inançta şüphenin karakteri vardır. Öte yandan hiç şüphe duymayan inanmayabilir de."
"Demek akla yalan söylememizin mümkün olmadığı yerde şüphelerimize başvuruyoruz."
"Yine de yanılmış olabileceğini aklından çıkarma. Çünkü akıl yanılabilir."
"Eğer aklımız kendiliğinden yanılıyorsa, Tanrı'nın bunun için bizi suçlamaması gerekir. Düşünceler bağlantısızdır, rasgele savrulur. Onları düşünen bile onları zapt edemez."
"İşte Tanrı affederse, bu yüzden affedecektir seni."
"... Onu hissetmeyen, sevemez; Tanrı'yı sevmeyen onu kendine kanıtlayamaz. Onu sırf bu yüzden, anlamak değil duymak gerekir. Onu düşündüğümüzde akıl bizi çaresiz bırakır; onu düşünmek gücümüzü aşar. Çünkü Tanrı akla sığmaz. Onu ancak hislerimizle kavrayabiliriz ki, bunun ifadesi yoktur; bu yüzden Tanrı'yı aklıyla arayan onu reddetmek için bin bir sebep bulabilir."
"Bu yüzden değil mi Peder, inananlar sadece hisleriyle düşünüyor, akıllarına hiç başvurmuyorlar ve işte bu nedenle Tanrı'nın olmadığına asla ikna edilemiyorlar."