Isparta Şarkikaraağaç Yeniköy'de 1949'da doğdu. 7 yaşlarında iken aynı ilçenin Çeltek Köyü'ne yerleştiler. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü'nü tamamlamadan eğitimine ara verdi. 1961'den itibaren çeşitli yerel ve günlük gazete ile dergilerde yazmaya başladı. 1988'de Şairler Yazarlar ve Sanatsevenler Derneği (YAZ-SAN DER)'in 18 kurucu üyesi arasında yer aldı. 1994'te KTV isimli (Kanal A) TV'yi Sincan'da hayata geçirdi ve 3.5 yıl Genel Yayın Yönetmenliği ve ortaklığını yürüttü. Sondakika ve Hedef Ankara gazeteleriyle Kızılalma ve sabır Dergisi'ni sahibi olarak yayın hayatına kazandırdı. 2005'te Kanal 6'da Buram Buram Türkiye Proğram Müdürü ve sunucusu olarak 30 belgesele imza attı.
Konty ve Gimsa'da şiir edebiyat proğramlarına misafir oldu du ve yıllarca çeşitli Başkent Şiir Günleri'ne katıldı.
Şeker Öğrenci Yurdu ile Sincan 1. Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü'nde İdare amirliği görevlerinde bulundu. Yalçın Beyaz döneminde Etimesgut Belediyesi'nde Basın Danışmanlığı yaptı ve ilçenin ilk tarih kitabını hazırlayanlardan oldu. Sincan, Etimesgut ve Yenikent'in içinde yer aldıkları uzun soluklu bir tarihi çalışmasını tamamladı ve Genel Yayın Yönetmenliği'ni yüruttüğü Yeni Güç Gazetesi'nde dizi yazı hâlinde yayınlattı. İki Yürek ve Niyet Faslında Taşların Beyinleri isimli iki şiir kitabı bulunuyor.
Almanca biliyor. Evli ve 3 çocuk sahibi
Muhsin Yazıcıoğlu 'nun aziz hatırasına
Dua olsun; yer al Cennet-i Şol'da Bir ŞEHİD gözüyle bak,
FURKAN ol da Milyonlarla yürüdüğün Hakyolda
Yine bir yokuşun vardı Muhsin Bey!
Seni bu yokuşlar sardı Muhsin Bey!
Deveden kervansaray filden köprü olsaydı İnsan denen merteğe ustalık mı kalırdı Sağdan bir nefes gelip içimize dolsaydı
Lime lime göğsümde hastalık mı kalırdı
Hasta ol da gör dostum dostların çoğu sahte Birinde Batı sahte birinde Doğu sahte
Keşmir, Somali, Mora ardından Çeçenistan Kimi sefiller yurdu, kimi zail Kabristan Mü'min'ler suskun hani, dilsiz Şeytan'dı susan?
Belki onlar, yakının diğer ölecekleri
Bu bananecilikten açtı kan çiçekleri
Bekir Yalçınkaya
Tek kelimeyle beğendim, gerçekten beklediğimin çok ama çok üstünde bir şiir kitabı olduğunu söyleyebilirim. İçindeki dini olsun, siyasi olsun veya tarihî şiirler olsun hepsi birbirinden güzeldi, bu dizeleri okumak cidden bana keyif verdi... Bazı kişisel şiirler konuları bilmediğimden içerisine giremesem de onların içindeki dizeler de genel olarak güzellerdi.
Şair; mefkuresini gönül imbiğinden süzerek bercesteler halinde hitabı başaran insandır. Şair; gönül yangınlarını şiire dökerken evsafına uygun ve benlikten sıyrılarak bizliğe geçişe başlayan gönül insanı olabildiği ölçüde şiirlerinde neşv-ü nevâ bulur.
Şiirlerinin evsafını bilen biri olarak Bekir Yalçınkaya'nın mefkuresinin idrakinde, davasının mihenk taşlarından birisi olmaya namzet oluşunu takdir ile karşılıyorum.
Şair, şüphesiz ki aynı zamanda bulunduğu zamanın söz ile fotoğrafını çekerek tarihe bir vesika gibi arzedebilendir.