Bilge Seyidoğlu Gönderileri
Bilge Seyidoğlu kitaplarını, Bilge Seyidoğlu sözleri ve alıntılarını, Bilge Seyidoğlu yazarlarını, Bilge Seyidoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu kader benim çok söylenen güzelliğimin bir sonucudur. Benim için ağlayın. Halkın ilahi bir şereflendirme olarak kabul ettiği şey benim mahvım ve ölümümdür.
Altayların Kaf Dağı Miti
Dünyanın etrafı çepeçevre El-bahr-il-muhit yahut okyanus denilen, gemilerin geçmediği tamamen veya kısmen zifiri karanlıklara gömülü ve kimsenin kıyısını görmediği müteaffın bir su tabakası ile kaplıdır. Bu su tabakasından sonra Kaf Dağı, her şeyi karayı ve denizi bir kuşak gibi çevreler.
Sayfa 47Kitabı okudu
Tanrı'dan kaçmaya başladı. Fakat nereye baksa tanrıyı yanında buldu.
Sayfa 40Kitabı okudu
... Her seferinde dünyayı yaratana şöyle yalvarılır:
"Tanrım bir kere daha gel ve dünyayı yeniden yarat."
Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Tenuhî'nin ön sözde yer alan dünya görüşü...
"Dünyadaki insanların hayır ve şer: yarar ve zarar arasında dönüp durduklarını, onların hiç rahat günlerinin olmadığını, şükürden ve övgüden daha yararlı, sıkıntılı günlerde de sabır ve duadan daha faydalı bir şey yapmadıklarını görünce, Allah'ın insanın ömrünü sıkıntısının
süresinden daha uzun kılıp o sıkıntıyı gücüyle ve şefkatiyle mutlaka giderdiğini insanda olan
sıkıntının da böylece yok olup gittiğini (anladım)."
Kral kâinatın yeni yılda yenilenerek tekrarlandığına inandığı için dünyanın yerine oturtulması merasimi de yeni yılda yapılır. Her yeni yılda yaratılış tekrarlanır. Bu arada yapılan merasimlerde kozmogonik ve menşe mitleri ile yaratılışın nasıl olduğu anlatılır.
İçinde yaşanılan dünya her tip kültürde, değişik şekilde yorumlanır. Kültürlere göre dünyalar vardır. Her kültürdeki ilkel toplumlar kendi sosyo-ekonomik yapılarına ve kültür düzeylerine göre dünyanın her sene yenilendiğine inanırlar. Bu yenilenme işi de bir modele göre olur. Menşe miti ve kozmogonik mite göre yenilenme merasimleri düzenlenir.
Şimdi ilkel insanın davranışlarına nelerin sebep olduğunu anlayabiliriz. Modern insan kendisini tarihin içinden gelmiş olarak, tarihî olayların oluşturduğu bir varlık olarak düşünür. İlkel toplumlarda insanlar kendilerinin mitik olaylar neticesinde meydana geldiklerini düşünürler ve kendilerine saygıları yoktur. Aynen bir alet gibi bir defaya mahsus olarak geldiklerini zannederler. Modern insan birtakım sebep ve sonuç münasebetleri kurar: "Ben bugün yaşıyorum, varım. Çünkü bugüne kadar birçok olaylar meydana geldi. Sekiz on bin yıl önce ziraat keşfedildi. Sonuçta doğuda bir medeniyet meydana geldi. Augustos, Roma İmparatorluğu'nu kurdu. Galileo ve Newton'un buluşları dünyada fikirlerin değişmesine sebep oldu. Böylece bilimsel buluşların yolu açıldı. Endüstri yolunda ilerlemeler kaydedildi. Fransız ihtilali ve Napolyon'un savaşlarından sonra batı dünyasında hürriyet, demokrasi ve sosyal adalet fikirleri yayıldı."
Bir ilkelin düşünüşü ise değişiktir: “Bugün ben varım çünkü benden önce birçok olay meydana geldi." der ve devam eder: "Olaylar mitik zamanlarda meydana gelmiştir ve bu olaylar kutsal bir hikâye doğurmuştur. Hikâyedeki kahramanlar olağanüstü varlıklardır."