Senin şu sevdiğin filozof kimdi? Soren, varoluşçuluğun babası… Ben kendimi yokoluşçuluğun anası gibi hissediyorum. Bazen varmışım gibi bile hissetmiyorum.
Deli miyiz? Ne saçmalıyoruz? Gidip yatalım, sabah ola hayrola. Annem o an orada olsa, derdi bak. “Gündüzün şerri gecenin hayrından evladır, gidin yatın çocuğum, sabah olsun hele bir.”
Sen koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı zafer kazanabileceğini mi sanıyorsun? Biz bitmeyiz çünkü biz koskoca Türkiye Cumhuriyeti'yiz. Siz çok küçüksünüz, bitersiniz. Bunu anlayacaksınız.
Çocukları yetişkinlerden ayıran en önemli özellik, gözünü seveyim işte, İnanmak... Çocukken inanırsınız, kim ne derse desin, mümkündür. Biri söz verirse, inanırsınız, bir şey söylerse, doğrudur. Vaat ediyorsa kandırmıyordur...
Bir gün aşkım, canım, kalk kalp. Ertesi gün, öyle unutulmaz, böyle unutulur nakaratlı şarkılada laf sokmalar. Pis seviyorlar be ablam. Göz hizaları nasıl yere yakınsa artık, hooop! Düşüveriyor.
Ölseydi keşke diyorum, bazen de kıyamıyorum. Ölmediğini, yaşadığını ve tekrar evlendiğini duyduğum gün, benim evimden bir ölü çıktı zaten. Hatta ne biri? İki! Ümidimi gömdüm ben o gün. Cenazesine de sabrımı gönderdim. O da zaten haklı olmanın yorgunluğuna dayanamayıp, aynı gün orada geberdi,