Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bülent Arı

Bülent ArıAkdeniz'de İki Süper Gücün Hakimiyet Mücadelesi yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
9.5/10
2 Kişi
6
Okunma
0
Beğeni
478
Görüntülenme

En Eski Bülent Arı Gönderileri

En Eski Bülent Arı kitaplarını, en eski Bülent Arı sözleri ve alıntılarını, en eski Bülent Arı yazarlarını, en eski Bülent Arı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kanuni Sultan Süleyman ile V. Karl (Şarlken) arasında fiilen başlayan Osmanlı-İspanya arasındaki Akdeniz'de üstünlük mücadelesi yaklaşık 80 yıl sürdü. Bu sürenin sonunda her iki devlet de Akdeniz hakimiyetini elde edemedikten başka, birisi İngiltere'yi, diğeri de Avusturya'yı dize getirmek sevdasıyla büyük güç kaybetti.
XVII. yüzyıl başında da hem Akdeniz ikinci plana düştü hem de denizler hakimiyeti artık Kuzey ülkelerinin eline geçti. Bundan sonra, dünya hakimiyetini belirleyen asıl faktör, kara ordularından çok donanmaların gücüdür.
Reklam
1570 Kıbrıs Seferi Osmanlılara karşı Mukaddes İttifak'ın kurulmasını tetikledi. 1571'de İnebahtı'da (Lepanto) Mukaddes İttifak güçleri Osmanlı donanmasına karşı büyük bir zafer kazandılar. Bu mağlubiyet, 1538'deki Preveze muharebesinden beri süregelen deniz zaferleri serisinin sonu olmuştu.
1541'den sonra Fransızlarla yapılan deniz ittifakıyla İspanya Akdeniz'de uzun müddet kontrol altında tutuldu. 1560'da Cerbe Adasındaki zafer Türklerin Akdeniz'deki deniz hakimiyetini perçinledi.
1570'de Osmanlı Deniz ve kara ordularının ortak Kıbrıs harekatı, adanın Doğu Akdeniz'de stratejik bir yer olması bakımından gerçekten önemlidir. O yıl Kıbrıs, Osmanlı kuvvetleri tarafından alınmış, Magosa kalesi ise ertesi yıla kadar direnmişti. 9 Rebiülevvel 979'da (1 Ağustos 1571) Magosa'nın teslim olmasıyla adanın fethi tamamlanmıştır.
Kıbrıs'ın tamamının fethiyle Doğu Akdeniz'deki Osmanlı Deniz trafiği emniyete alınmış oluyordu. Fakat bu sefer Hristiyan dünyası kayıtsız kalmamış, mukaddes bir ittifak kurmaya muvaffak olmuşlardı.
Reklam
İnebahtı 32-33s.
Uluç Ali Paşa'ya göre İnebahtı Körfezinde Osmanlı Donanması emniyette idi. Çünkü Haçlı donanmasının Patras Körfezine gelmek için geçeceği Rion boğazı her iki taraftan iki kale ile korunuyordu. Haçlı Donanmasının Osmanlı Donanmasına saldırmak için boğazı zorlaması intihar demek olacağından körfezde kalmak daha emniyetli idi. Buna rağmen boğazdan çıkma kararı verilince Uluç Ali Paşa, adalar arasında ve karaya yakın yerde ceng olmayacağını söyleyerek hiç olmazsa açık denizde muharebe edilmesini teklif etti. Denizcilik hakkında fazla bilgisi olmayan ve donanmaya kumanda eden Müezzinzade Ali Paşa'nın korsanlıktan yetişme Uluç Ali Paşa'nın muharebe taktiğini dikkate almaması mağlubiyette büyük rol oynadı. Kaptan Paşa baştardasıyla ve üzerinde bulunan üç feneriyle saldırıya katılan Müezzinzade Ali Paşa'nın gemisi top ateşine tutulup kendisi de tüfenk kurşunuyla şehid olunca yenilgi kaçınılmaz hale geldi. Yanlış taktiklerle ve eksik sayıda askerle başlayan bu saldırı, Osmanlı donanması için tarihinin en büyük felaketlerinden birisiyle sonuçlanmış oldu.
7 Ekim günü, İnebahtı muharebesinin birinci yıl dönümünde, Don Juan seferin sona erdiğini ilan etti. Müttefik donanması son olarak Modon'a giderken 20 kadar Türk kadırgasının bir gemiyi takip ettiğini gördüler. Müttefik donanmasının hızla yaklaştığını fark eden Türk kadırgaları olunca hızlarıyla Modon'a dümen kırdılar. Uluç Ali paşa da kadırgalara yardım için müttefik donanmasını topa tutmak üzere 15 kadırga göndermişti. Bir sancak gemisi hariç bütün Osmanlı gemileri Modon Limanına sığınmayı başardılar. O da 50 Kadırganın kaptanı, Cezayir Beylerbeyi Hasan'ın oğlu ve Barbaros Hayreddin Paşa'nın torununun sancak gemisi idi.
49-50s.
1576'dan itibaren İran'daki taht mücadelesinden istifade etmek üzere Bab-ı Ali sefer hazırlıkları içindeydi. Akdeniz'deki sulh, yüzünü İran'a dönmek için elini rahatlatmıştı. Ancak hiç lüzumu yokken Koca Sinan Paşa, Ferhad Paşa ve Lala Mustafa Paşalar arasındaki şahsi hırslar yüzünden 1578'de açılan İran seferi, 1590'a kadar devam eden sonuçsuz seferler serisine dönmüştü. Bir bakıma Koca Sinan Paşa'nın inat ve ısrarıyla 1593'te açılan Avusturya seferleri de 13 sene sürecektir. Her iki cephedeki mücadeleler toplam 25 sene sürmüştür. Bu seferler Osmanlı hazinesini de tüketecektir. 1600'e gelindiğinde baş gösteren ve Kuyucu Murad Paşa'nın sert tedbiriyle önü alınabilen Celali isyanlarının müsebbibi, taşralarda devletin kontrolünü giderek kaybetmesidir. Bu iki savaş o kadar önemlidir ki, Osmanlı devletinin karakteristik yapısı büyük oranda bozulmuş, vergi toplama, askeri esaslar ve harp teknolojisinde eski devrin kanunları hilafına adımlar atmak mecburiyetinde kalmıştır. Bu duruma dikkat çeken devrin devlet erkanı ve bürokratlar, padişahlara raporlar hazırlamışlardır. Kitab-ı Müstetab ve Koçi Bey Risalesi devrin kargaşasına ışık tutan başlıca eserlerdir.
1571 İnebahtı deniz muharebesi Akdeniz tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır. Mağlubiyet Osmanlı ordusunun ve donanmasının sonunu getirmemiştir. Mamafih, bu muharebe şüphesiz önemli bir ikaz mahiyetindedir. Haçlı donanmasının 1572 seferinin başarısızlığı ve 1574'de Osmanlı ordusunun gelip eski günlerdeki azametiyle Tunus'u geri alması, Osmanlılar düşerken İspanya'nın yükselmediğinin dikkat çeken işaretleriydi. Mamafih İnebahtı muharebesi, Türklerin yenilmezliği efsanesinin sonu olmuştu.
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.