Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Candaş Tolga Işık

Candaş Tolga IşıkLiyakat yazarı
Yazar
7.4/10
77 Kişi
359
Okunma
23
Beğeni
3.079
Görüntülenme

Candaş Tolga Işık Sözleri ve Alıntıları

Candaş Tolga Işık sözleri ve alıntılarını, Candaş Tolga Işık kitap alıntılarını, Candaş Tolga Işık en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye'nin özeti.
Türkiye'de bir hastanede başhekim, dekan, klinik şefi ya da başka bir konum için sahip olmanız gereken liyakat değil, bir cemaate ya da tarikata mensubiyet.
Sayfa 102
Bir ülkede demokrasinin gücü, temelde muhalefetin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve ifade özgürlüğünün varlığıyla ölçülür. İfade özgürlüğü altında modern siyaset kuramının yasama, yürütme ve yargının hemen arkasından dördüncü kuvvet olarak tanımladığı ve olmazsa olmaz bir başka demokrasi ölçütü ise hiç şüphesiz ki "bağımsız-özgür medya" dır. Sadece Türkiye'de değil, bugün tüm dünyada medyanın bağımsızlığı-özgürlüğü özellikle otoriter iktidarların tehdidi altında. Bir kere şunu en baştan kabul etmek zorundayız: Medyanın bağımsız-özgür olmadığı bir ülkede gerçek bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Gazeteciliğin içini boşaltmak, aslında demokrasinin içini boşaltmaktır.
Sayfa 50
Reklam
Cahillik bir durum değil,bir tutumdur. Ben bilmiyorum,bilmek bilmek için bir şey yapmıyorum diyendir cahil. -Emrah Sefa Gürkan
Bugün başımıza gelen her türlü musibetin temelinde "eğitimsizlik" belası yatmaktadır.
Sayfa 33
Baktığını göremeyen bir insan,yaşadığı sorunun da adını koyamayacaktır.
İnsan hafızası, kalpte karşılığı olan izleri hatırlama eğilimindedir.
Reklam
KPSS çalışmak yerine Ak parti il başkanlıklarına gidin!
TÜBİTAK Müdür Yardımcılığı'na Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü'nün, Danıştay üyeliğine PTT Genel Müdürü ve Tenis Federasyonu Başkanı'nın, Sağlık Bakanı Yardımcılığı'na İnşaat Mühendisi ve AK Parti İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı'nın, İBB Şehir Tiyatrolar Genel Müdürlügü'ne güreş hakemi ve zabıta müdürünün, TRT 6'nın Haber Müdürlüğü'ne muhabere başçavuşunun, İBB Kültür Daire Başkanlığı'na Türkiye Wushu-Kungfu Federasyonu Asbaşkanı'nın, Tarih Kurumu'nun başına Ensar Vakfı Yönetim Kurulu üyesinin getirilmesi... Tarım Bakanlığı'nda genel müdürlük koltuğuna yine Tarım Bakanlığı tarafından "hileli gıda" dan 15 kez ceza yemiş bir ismin oturtulması, Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu'na İstanbul'da bir ilçe belediyesinde seçimi kaybedince "boşta kalmasın" diye sokakta yürürken futbol topu bulsa karakola bomba diye bırakacak bir abinin yerleştirilmesi...
Sayfa 64
Bilimin temeli şüpheciliktir. Tenkittir. Şüphe etmeyen, soru sormayan, eleştirmeyen bir bilim insanı olmaz,olamaz. Akademinin olmazsa olmazı, özgürlüktür. Doğru ya da yanlış tezler ileri sürebilme hürriyetidir. İfade özgürlüğünün, bağımsız karar alabilme gücünün olmadığı bir yerde bilim yapılamaz. Kendi rektörlerini bile seçmelerine izin vermediğimiz üniversitelerimizden kendi başlarına bilim yapmalarını bekliyoruz.
Sayfa 37
Birine "evlenin, çocuk yapın" demekten ya da bizdeki örneklerde olduğu gibi "üreme hedefi" koyarak "en az 3 çocuk yapın" gibi herkesin kendi özel hayatı ve tercihleriyle ilgili kararlara burnumu sokmaktan imtina ederim.
Sayfa 14
İnsan hafızası, kalpte karşılığı olan izleri hatırlama eğilimindedir. Bir toplumda değersizleşmenin en büyük belirtisi, o toplumu oluşturan bireylerin neyin değerli neyin değersiz olduğunu tayin edemeyecek hale gelişidir. Bugünün kullan-at şarkılarına dair, “Şahsiyet” dizisinde Agâh Bey'in söylediği cümleyi hatırlıyoruz: "Unutmak, insana verilmiş en büyük hediyedir."
Sayfa 73
Reklam
Bugünün medya düzeninde bir gazeteci için aranan özellik iyi haber yapması, gazetecilik reflekslerine sahip olması, mesleki açıdan kendini geliştiriyor olması gibi özellikler değildir. Ne midir? Kontrol edilebilir olması! Gerçek ya da değil, vicdanlı ya da vicdansız, mantıklı ya da mantıksız ayırım yapmaksızın isteneni yapması... Linçse linç, tetikçilikse tetikçilik... Hiçbir ahlaki kaygı taşımadan istenen istikamette konuşması, yazması...
Sayfa 48
Prof. Dr. Mansur Beyazyürek'le bir sohbetimizde "Türkiye'de sizce en yaygın psikiyatrik bozukluk hangisi?" diye sormuştum. İlk kez orada bu kadar somut cümlelerle Mansur Hoca'dan duymuştum bu tanımı, "Bireyin kendini gördüğü yer ile gerçekte bulunduğu yer arasında bir uçurum olması..." Şöyle anlatmıştı Prof. Beyazyürek, "Özellikle liyakat sahibi olmadan makam, mevki sahibi olan güruhta o kadar sık rastlanan bir patolojik hal ki bu... Kişi hak etmeden farklı faktörlerle bir makama getirildiğinde kendini gerçekten o makamın sahibi sanıyor, bir süre sonra madem burada oturabiliyorum her yerde otururuma kadar giden hastalıklı bir duygu durumu oluşuyor. Sonra bununla da kalmayıp etrafındakileri beğenmemeye, eleştirmeye başlıyor. Burada da ilk hedef kendisinde olmayan özelliklere sahip olanlar oluyor.Aslında orada şöyle bir refleks var; kişi kendisini sorgulatmamak için etrafını sorguluyor, aşağılıyor sürekli.
Sayfa 98
"İş ehline verilmezse kıyameti bekle." -Hz.Muhammed (SAV)
Haberleri futbol maçı seyreder gibi adeta bir taraftar edasıyla seyredenlere, gazeteciliğin gerçeği sadece gerçeği anlatmak olduğunu söylemenin karşılığı döneklik, omurgasızlık gibi hakaretlere maruz kalmak. Yandaş medyada çalışıp da "Yahu bu CHP'li belediye iyi çalışıyor" ya da muhalif bir kanalda çalışıp "Bu AK Partili hükümetin şu icraatı doğru" dediğinizde, karşınızda "helal olsun bak, doğruya doğru, eğriye eğri" diyen bir izleyici-okuyucu bulma ihtimaliniz oldukça düşük.
Sayfa 49
Nokta atışı.
Yazar Başar Başaran, 2002'de Birgün gazetesinde yayımlanan yazısında bu durumu şöyle ifade etmişti: “İnsanlar kavramlarını kaybettiklerinde artık onların yokluğunun acısını da duyamaz olurlar. Mevcut düzensizliği, olması gereken zannederek yaşamaya başlarlar. Bu yoksullaşmadır. Kant, “kavramsız algılar kördür' derken kavramları olmayan insanın bu durumunu anlatır. Baktığını göremeyen bir insan, yaşadığı sorunun da adını koyamayacaktır."
233 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.