Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Carlo Levi

Carlo Leviİsa Bu Köye Uğramadı yazarı
Yazar
7.8/10
50 Kişi
196
Okunma
15
Beğeni
1.965
Görüntülenme

En Eski Carlo Levi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Carlo Levi sözleri ve alıntılarını, en eski Carlo Levi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Biz Hristiyan değiliz, derdi köylülerim; İsa Apuleia'ya uğramadı. Hristiyan onların dilinde insan demektir. Onların ağzından sık sık duyduğum bu söz belki aşağılık duygusunun acı be­lirtisiydi sadece. Biz Hıristiyan değiliz, biz insan değiliz; in­san diye değil hayvan diye bakarlar, bize, birer yük hayvanı gi­bi. Hayvandan da aşağı sayılırız, ecinnilerden bile aşağı, çünkü onlar melekçe olsun şeytanca olsun kendi hayatlarını yaşarlar; bizse ufkumuzun ardındaki Hristiyan dünyasının baskısı, üs­tünlüğü altında ezilmişiz. Ama bütün sembolik deyimler gibi bu sözün de kelime kelime anlamı daha derine gider: İsa ger­çekten Eboli'ye uğramamıştır
Hapise giden adam bildiği oda­lara benzer bir odaya girmektense, romanlarda okuduğu gibi, bol demir parmaklıklı bir deliğe atılmayı tercih eder.
Reklam
Eline geçirebildiği köylülerden, eline geçiremediklerinin parasını alıyor. Hekimlik mesleği onun için derebeylik hakla­rına benzer bir haktır: köylü kısmının ölüm kalım işleri ona verilmiştir. Ama zavallı hastalar yan çiziyor anlaşılan bu kut­sal hakkına: o da küplere biniyor. Bir canavar hıncı var için­de zavallı köylü sürüsüne karşı. Bu hınçla öldürdüğü köylü­lerin az olması hiç de onun iyi niyetlerinden ötürü değildi; hepsini öldüremiyordu, çünkü bir insanı öldürmek için bile bi­raz olsun bilim gerekiyordu. Şu ilaç, bu ilaç umurunda değil­di. Hiçbirini bilmiyor, bilmek merakına da düşmüyordu. İlaç­lar, onun kendi haklarını korumak için kullandığı silahlardı. Bir savaş adamı, bir derebeyi kendini saydırmak için ok ve yay da kullanabilir, kılıç da, kama da, hançer de. tabanca da.
Köylüler hayvanlarıyla birlikte ağır ağır yokuşu çıkıyor, evlerine dağılıyorlardı. Karanlık, esrarlı, umutsuz dünyaları içinde her gün, her akşam hep aynı gidiş geliş; bir denizin sonsuz uzanış ve çekilişleri gibi. Öte­kilerin, ağaların gündelik hayatını da yeterince biliyordum artık: Bu hayat yapışkan, manasız bir örümcek ağı gibi tiksin­diriyordu beni. Üstümde hissetiğim bu ağ, çıkarların, aşağılık hırsların, sıkıntıların, aç gözlülüklerin, düşkünlüğün, tozlu, küflü ama esrarsız kör düğümüydü. Bugün de, yarın da, her zaman da köyün tek yolundan geçerken onları meydan yerin­de hep böyle göreceğim. Kinli, garezli dert yanmalarını dinle­yeceğim. Ne işim vardı burda benim?
Köylüler için Devlet Tanrıdan daha uzaklardadır, çünkü Devlet hiçbir zaman onlardan yana olmamıştır. Devletin po­litika yolu, kuruluşu, programı ne olursa olsun. Köylüler an­lamıyor bütün bunları; bir başka dil bu onlar için; anlamak is­temeleri için bir sebep lazım, o da yok. Devlete karşı, propagandaya karşı bir tek korunma çareleri var, o da sabretmek: tabiatın belaları karşısında nasıl cennet umudu olmadan boyun eğip sabrediyorlarsa öylesine sabretmek. İşte bunun için politika savaşlarından hiç bir şey anlamamalarına şaşmamak Iazım. Politika savaşı onlar için Romadakilerin birbirleriyle geçinememesinden doğar. Sürgünler ne düşünüyormuş, onları buraya ne diye yollamışlar, nelerine gerek onların? Ama yine de sürgünlere iyi gözle bakar, onları kardeş sayarlar, çünkü bir takım esrarlı sebepler onları da kendileri gibi mazlum du­rumuna sokmuştur.
Gerçekten becerikli bir adamdı: küçük ameliyatlarımda yardıma çağırıyordum onu, hastalara iğ­ne yapmaya da yolluyordum. İzinli değilmiş bunları yapmaya. Neye gerekti izin?Çok iyi başarıyordu bu işleri, ama ille de gizli yapacaktı; çünkü İtalya ünvanlar ve diplomalar memle­ketidir; çünkü kültür bir koltuğa yükselip onun haklarını öle­siye korumak için elde edilen bir şey olmakla kalır. İş diplo­malı bilime kalsaydı Gagliano'da bir çok köylüler ömürleri boyunca topal gezerlerdi. Ayaklarını borçlu oldukları adam bu kaçakcı Figaro'dur, bu sinsi, bu yarı büyücü, yarı hekim, hü­kümetle, jandarmalarla cenkleşen tez ayaklı, tez kafalı adam.
Reklam
Kuşkulu kuşkulu başlarını sallıyor, susuyor, sabrediyordu köylüler: Romadakilerin canı savaş istiyor. Ama kim savaşacak? Biz. Ya sabır!
Bir insanın resmi o insandan bir şeyi, bir görünüşü eksiltir. Ressam bununla bir üstünlük kazanır, resmini yaptığı insanı avucuna almış gibi olur. Birçoklarının fotoğraf çektirmekten kaçınmalarının bi­linçsiz sebebi budur.
Ama bu günahsız sevapsız karanlık dünyada kötülük bir ahlak olayı değil, bir gündelik derttir yalnız.
Sayfa 14 - Helikopter
Yıllar geçti, savaşla ve insanların tarih dedikleriyle yüklü yıllar.
Sayfa 13 - Helikopter
Reklam
Doktor gibi doktor
Bu hınçla öldürdüğü köylülerin az olması hiç de onun iyi niyetinden ötürü değildi; hepsini öldüremiyordu, çünkü bir insanı öldürmek için bile biraz olsun bilim gerekiyordu.
Sayfa 24 - undefined
Cinsel isteğin önünde duracak ahlak kuralı olamaz; ama gelenek de bu işi zorlaştırmak için elinden geleni yapar.
Bütün ağalar partiye yazılmıştı. Doktor Milillo gibi tek tük ayrı kafada olanlar bile. Neden dersiniz, parti demek hükümet demek, devlet demek, baştaki güç demekti; onlar da tabii kendilerini bu güçle birlik sayıyorlardı. Bunun tam tersi bir düşünceyle köylüler partiye yazılmış değillerdi, hangi parti olursa olsun yazılacakları da yoktu. Faşist değillerdi, liberal de olamazlardı, sosyalist de, daha bilmem ne de. Çünkü bütün bu işlerin onlarla ilişiği yoktu. Bir başka dünyanın işleriydi bunlar. Hiçbir anlamları yoktu onlar için. Hükümetle, gücü kuvveti olanlarla, devletle ne alışverişi olabilirdi onların? Devlet, ne türlü olursa olsun Roma'dakilerin devletiydi. (...) Dolu neyse, toprak kayması neyse, kuraklık, sıtma neyse devlet de öyle bir şeydi.
Sayfa 69 - Helikopter yayınları. Türkçesi: Sabahattin Eyüboğlu
Ama ne yazık ki bu da hayatın bize verdiği ve bizim tembellik, budalalık ya da ihmal yüzünden kaçırdığımız fırsatlardan biri oldu benim için.
Sayfa 142 - Helikopter yayınları. Türkçesi: Sabahattin Eyüboğlu
367 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.