Hatıralar genellikle geçmiş olayların sınırlarını bulanıklaştıran, kusurlarını yumuşatan ve gerçekte olanları çarpan benliği güçlendirici önyargılar tarafından budanır ve şekillendirilir.
Zaman içinde, hafızamızın kendini yunan çarpıtmalarının sonuçları ortaya çıktıkça ve biz geçmişte olanları çarpıttıkça ya da unuttukça, yavaş yavaş kendi yalanlarımıza inanmaya başlarız
Biz insanların, bilgiyi mantıklı bir şekilde işlemden geçirdiğimiz yönünde kendimize Yontan yaklaşımımızı da boşa çıkarmıştır. Durum tam tersidir. Bilgi bizim inançlarımızla bağdaşıyorsa bu bilginin sağlam temellere dayalı ve yararlı olduğunu düşünürüz; işte, ben de her zaman bunu söyler dururum. Fakat yeni elde ettiğimiz bilgi bizim inançlarımızla çelişiyorsa; o zaman bu bilginin peşin hükümlere dayalı ve aptalca olduğunu düşünür; ne salakça bir yaklaşım.