Her şeyi hissetmek bi lanettir' derler, o halde yalnız hissetmek de bi hediye mi? 'Ortaya çık' derler, biz, bizim de ruhumuzu görebilen başka ruhlardan saklanmaya çalışırken... Acıdan bir şey çıkarmamızı söylerler, acımızı en derine gömmemizi isteyenler... 'Karma halleder' derler, biz bi örümceğin ağlarında saklanıp kalmışken... 'Zaman iyileştirir' derler, lan hadi artık, bu zamandan kastınız tüm hayatımız mı? 'Dünya katı ve adaletsiz' derler, kararlıyızdır biz, yani asla onun gibi olmayacağına yemin edenler... Ne derlerse desinler, bilinmez bi yolda yürürken bile ayak seslerimizi duymak hoşumuza gider.
Baktığımız her yerde görüp, aradığımız hiçbir yerde bulamadığımız olmadı mı? Kelime dağarcığımız genişledikçe 'S.ktir'i daha çok kullanmadık mı? Hayatın her zaman istediğimiz gibi gitmeyeceğini 'Büyümek' saymadık mı? Her sabah kalkıp işe gidenler arasında, biz sürekli 'Rüya gören uykusuzlar' olmadık mı? Tavana baktık, duvarlara baktık onlar bile bize 'Görüldü' atmadı mı? Hep sürdürmeye çalıştığımız şeyler, aslında 'Çoktan bitmiş şeyler' olmadı mı?
Önce bazı şeylerle karşılaşırsın... Yakınlaşırsın, seni mahvedebileceklerine bile ihtimal vermeden... Sonra anlarsın, mahvolacaksın... Bazen kaçmaya bazen 'nolacaksa olsun' demeye başlarsın. Bunların olağan şeyler olduğuna ikna etmeye çalışırsın kendini. Zamanla seni mahvedecek şeylere dönüşürsün. Onlardan kaçmışsındır, ama bu kaçış nasıl yine onlara doğru olmuştur? Ama er ya da geç ulaşırsın, seni mahvedecek şeylere artık kendin karar verebildiğin mertebeye.
Bazen bırakıyoruz gidiyor... Bazen de bırakıyoruz ama hâlâ sürükleniyoruz... O yüzden gitmesine izin vermeden, herhangi bir şeyin hayatımızdaki kuvvetini asla bilemeyiz...