Görünen o ki kendimizi en iyi şekilde, bizi seven, gerçekten kim olduğumuzu görmeye ve bizi açmaya istekli, kalbimizin arzusunu hissetmeye ve dinlemeye hevesli birinin kalbi aracılığıyla tanıyabiliyoruz.
Bağımsızlık ve tatmin için sürdürdüğümüz bu anlamsız arayışı kavradığımızda; gerçek doğamızda rahatlayabilir, yaşadığımız anın açık, sevgi dolu ve sınırsız canlılığını tadabiliriz.Yakın İlişki öğretisinde, kadınla erkeğin arasındaki dans hiç durmaksızın devam ederken; kalbimiz huzuru kendi bütünlüğünde bulur.
Artık mutlu, özgür ve sevgi dolu hissetmediğimizde,arayışa geçeriz. Aradığımız şey daha fazla güç, yaratıcılık, para veya daha iyi bir cinsellik olabilir. Ve her ne olursa olsun gerçek benliğimizin farkındalığından bir sapmadır.
Enerjinizin bir kısmını ayırıp onu
doğrudan, sevgiye adamayı öğrenmelisiniz. Bir sevgiliye, terapiste ya da kendi yaratıcılığınıza değil, kalbinizin derinliklerinde yatan sevginin gücüne teslim olmalısınız.
Eril cinsel öze sahipsen, ancak kalbinin en derin amacını keşfettiğinde ve hayat amacını ve ilişkilerini en derinindeki bütünlüğünle hizaladığın zaman özgür hissedeceksin. Zamanla gidilecek bir yer olmadığını, sadece açılmanın gerçek olduğunu fark edeceksin.
Dişil bir öze sahipsen de ancak bedenini sevgiyi almak ve vermek için açtığında ve kalbinin savunmasız ışıltısını sunduğunda gerçek aşkın mümkün olduğunu hissedebileceksin. Aşkın gücü yaşamının içerisinde bir çiçek gibi açıldığında, derin özlemin de her şeyde hayat bulan aşkın kendisi kadar derin biçimde açılacaktır.
Bir kadın
bir erkekte aşkın, doğruluğun, Tanrı'nın gerçekliği kadar harika şeyleri arar. Bunların dışında iletişim, ailesine ve arkadaşlarına düşkünlük gibi konulara yoğunlaşan bir erkek kadını baştan çıkartmayacaktır.
*Özgüvenli kadın nasıldır?
Dik yürür ve gülümsemeyi sever.
Yavaş hareket eder sakindir.
Bakışları etkileyicidir,göz teması kurar.
Konuşkan ve girişkendir ancak dinlemeyi bilir.
Değişime açıktır,farklı şeyler denemeyi sever.
Kendini her haliyle sever ve bunu belli eder.
Kimsenin ilgisine ve sevgisine muhtaç davranmaz.
Bağımlı değildir,”hayır”demesini bilir.
Kalbinin derinindeki aşk, muhtemelen hayal kırıklıkları ve acılardan oluşan katmanların altında gömülmüş durumda. Bu katmanlar, kalbinin apaçık özlemi etrafında nasıl oldu da katılaştı?