Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

David Hotham

David HothamTürkler yazarı
Yazar
7.5/10
4 Kişi
22
Okunma
1
Beğeni
843
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Yazar

Okurlar

1 okur beğendi.
22 okur okudu.
2 okur okuyor.
19 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kemalistler için Anıtkabir, bir çeşit Mekke'dir: Laikliğin Mekkesi. . . Bu dev arenada düzenlenen törene kim katılırsa katılsın, ister istemez etkilenir. Benim hatırladığım en olağanüstü tören, 1960 askerî devriminden birkaç gün sonra, kalabalık bir subay topluluğunun Anıtkabir'i ziyaretidir. Bu, sıradan bir törenden çok, daha ötede anlam taşıyan bir gösteriydi. İhtilâlin lideri ge­neral Gürsel'in o gün onur defterine yazdiğı, "Ulu Ata, bizi onayla ve izinden yürümemize müsaade et" sözleri, âdeta bir dua tonu ve anlamı taşıyordu. Bu kelimeler, Türklerle, toprak olmuş Atatürk arasındaki ilişkinin bir çeşit ifadesiydi. Bütün ulusların büyük adamları vardır: Fakat ben mo­ dern Türkiye'deki Atatürk sevgisinin bir eşi daha olduğunu sanmıyorum. O, "ebedî şeftir. Türkiye'de ondan söz edilir­ ken, büyük harf (O) ile belirtilir. Atatürk, âdeta tanrılaştırılmıştır. Türk çocukları onun için canlarını vermeye hazır in­sanlar olarak yetiştirilir. Ölüm yıldönümünde, son soluğunu verdiği saat olan dokuzu beş geçe, bütün ülkede iki dakika sü­reyle bütün hareket durur ve saygı duruşu yapılır. Gazeteler siyah yas başlıklarıyla çıkar. Büyük adamın hayatının bütün yönlerini yansıtan yığınla yazı yayımlanır. Bunların çoğu, âdeta Tanrı'yı öven yazılar gibi okunur.
"Bütün sorun, kalabalık olan Anadolu halkının Türkleri içerip, arasında eritmesi gerekirken, sayıca az Türklerin, yerli halka damgasını basacak derecede güçlü çıkmalarıdır."
Reklam
Gezdiğim ülkeler içinde, eğitim görmüş sınıfların kendi öz küylülerinin "cehalet" ve "geriliği"nden söz edenler ara­sında, başta Türkler gelir. Türk aydınları, köylerinde, karaya vurmuş balık gibidir. Âdeta yabancı bir ülkeye gittiklerini sanırlar. Köylüleri de birer yabancı olarak görürler.
1970lerde yazılmış satırlar. Hala da büyük bir kısım çevrilmedi
Batılılaşma yolunda gerçekleştirilen en önemli devrim­lerden biri de, 1928'de yapılan harf devrimidir. Böylece Türkler, Avrupa ile aynı alfabeyi kullanmaya başlamışlardır. Bu devrim, eski Osmanlı edebiyatının büyük bir bölümünü yeni yazıya çevirmeyi gerektirmiştir. Aslında bu, iki iş sayı­lır; çünkü, yalnız yazı biçimini değil, eski Osmanlı dilini de Türkçeye çevirmek zorunlu duruma gelmiştir. Osmanlı ede­biyatı yavaş yavaş yeni harflere ve yeni dile çevrilmektedir; fakat, bu hiç de kolay bir iş değlidir. Bugün yaşı 40'tan küçük Türklerin kendi klasik edebiyatlarının yüzde 90'ıyle hiç bir ilişkileri olmamıştır.
:D
Türkiye'de yabancı muhabir olarak bulunduğum sırada, bir Türk gazetecinin de yardımlarından yararlanıyordum. Bu, normal bir şeydi. Kendi gazetesinde çalışan Türk muha­bir, başka türlü, atlayacağım haberleri bana bildiriyordu. Sü­rekli bir işti bu ve bazen de çok çalışmayı gerektiriyordu. Benimle bu biçimde işbirliği yapan Türk gazetecileri
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok