Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Demirtaş Ceyhun

Demirtaş CeyhunAsılacak Adam Aziz Nesin yazarı
Yazar
8.1/10
112 Kişi
473
Okunma
30
Beğeni
5,6bin
Görüntülenme

En Eski Demirtaş Ceyhun Gönderileri

En Eski Demirtaş Ceyhun kitaplarını, en eski Demirtaş Ceyhun sözleri ve alıntılarını, en eski Demirtaş Ceyhun yazarlarını, en eski Demirtaş Ceyhun yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aziz Nesin
"DP iktidara gelince ilk iş olarak, hacıların yirmi dört saatte pasaport alabilmeleri için pasaport kanununu değiştirmişti. Benim nüfus kağıdında adım "Mehmet Nusret" olduğu için, hacı adayları arasında bana da yirmi dört saat içinde pasaport verdiler. Mehmet Nusret'in, Aziz Nesin olduğunu o zaman polis dahi bilmiyordu."
Sayfa 16 - Milliyet Yayınları
Aziz Nesin
"Altı ay kaçak olarak yaşamıştım İstanbul'da. Bir evin alt katında kiracıydım. Üst kattaki ev sahibi kim olduğumu bilmiyordu. Ali Karcı, haftada bir gün bana para ve yiyecek getirirdi. İki hafta gelmedi, görünmedi. Üç gün o evde aç kaldım. Dördüncü gün, üst kattakilerin çöp tenekesine attığı pırasa kabuklarını yedim. Ve o günlerde dostum olması gerekenler, hatta arkadaşım görünenler benim polis, ajan, hain olduğumu söylüyor ve yayıyorlardı. Açlıktan çöp tenekesindeki pırasa kabuklarını yemek zorunda kalmış bir insan, elbet kazandığının değerini bilir ve ziyan olmasını istemez. Şükrediyorum, iyi ki o günleri yaşadım. İnsan olmak kolay değil, hele bu toplumda namuslu kalabilmek..."
Sayfa 16 - Milliyet Yayınları
Reklam
Aziz Nesin
"İnsanlarda iki şeyden nefret ederim, biri cimrilik, biri acımasızlık."
Sayfa 18 - Milliyet Yayınları
"Yıllar önceydi. Vedat Dalokay Ankara Belediye Başkanı'yken, alanlara, parklara değerli yazarlarımızın, düşünürlerimizin büstlerini dikmeyi düşünüyordu. Aziz Nesin'in de büstünü dikmesini önerdim. Öylesine içtenlikli ve doğal bir tepki gösterdi ki... "Ama o yaşıyor?" dedi. Onca uğraşmama karşın Vedat Dalokay'ı bile böyle bir işe yüreklendiremedim. Çünkü toplumumuzun geleneğinde yoktu, değerlerine yaşarken sahip çıkmak."
Sayfa 24 - Milliyet Yayınları
Aziz Nesin
"Kendisine sürekli yakınlık, dostluk gösterdiğim halde, hiçbir zaman bir dost olmadı benimle. Tabii ben de sevmedim onu."
Sayfa 48 - Milliyet Yayınları (Aziz Nesin'in Orhan Kemal hakkındaki düşünceleri)
Aziz Nesin, Sen Nesin?
Bu tekerlemenin moda olduğu günlerdeydi. Can Yücel, bir gün Aziz Nesin'in ardından böyle bağrılmasına sinirlendiğini görünce: "Allah aşkına niçin sinirleniyorsun Aziz?" dedi. "Çocuklar kötü bir şey söylemiyorlar ki... Seni kutsuyorlar aslında. Biliyorsun, İngilizcede, Fransızcada "Saint" aziz demektir, evliya demektir. "Sen" diye okunur. Yani "Aziz Nesin, Sen nesin?" diye bağırmıyorlar, Azizliğini vurguluyorlar. "Aziz Nesin!... Saint Nesin!..." diye bağırıyorlar. Yani Fransızca bağırıyorlar. "Aziz Nesin!... Evliya Nesin!..." diye bağırıyorlar."
Sayfa 53 - Milliyet Yayınları
Reklam
Aziz Nesin
"Benim aşırı tutumluluğumun ana kaynağı, emeğe olan saygımdır. Emeğe saygı duyulmadan, emekçi sınıfından yana olmak olanaksızdır. Ben herhangi bir şeyde, o şeyi üreten insanların emeğini ( yani harcadıkları zamanı, yani o insanların yaşamını) görürüm. Örneğin çocuğumuz, pilavını yedikten sonra tabağında beş pirinç tanesi bıraksa ve günde düşünelim böyle birkaç yüz çocuk aynı şeyi yaparsa ne olur? Burda ziyan olan pirinç taneleri değildir. O pirinç tanelerinin, ekiminden, hasadından, ayıklanmasından, taşınmasından, taa pişirilip soframıza getirilene dek kaç insanın emeğinin geçtiğini düşünelim. O emek, o insanların yaşamıdır. Ve o pirinçleri atmak, emeğe, emekçiye ve insan yaşamına ve dolayısıyla insanın kendisine saygısızlığı demektir. Bilmem, anlatabildim mi? Bu yüzden, tek yüzü yazılmış kağıtları atmam, arka yüzlerine de yazarım. İki yüzü yazılmış kağıtları da, hem kendim kağıt peçete olarak kullanırım, hem de vakıftakilere kullandırırım. Daha sonra bunlar ocakta yanar. Özellikle Türkiye'de ve benzeri ülkelerde, tüketim toplumlarına uyarak ürün ziyanlığı, salt ekonomik değil, aynı zamanda ahlaksal bir sorundur. Atmaya, ziyan etmeye, savurganlığa hakkımız yok bizim."
Sayfa 11 - Milliyet Yayınları
Fakir'in Kuyruğu
Fakir Baykurt Ankara'da, Evrensel Kitabevi'nde kitaplarını imzalıyormuş. Köy Enstitülü bir öğretmen arkadaşı gazete de bu haberi duyunca, aman demiş. Fakir'e ben de kitap imzalatayım. Böylece Fakir'i de görmüş olacak. Koşmuş gelmiş. Ankara'yı bilenler anımsayacaklardır. Evrensel Kitabevi'nin hemen yanında da Et Balık Kurumu'nun bir mağazası vardır. İşte o öğretmen, koşmuş gelmiş, bir de bakmış ki, uzun bir kuyruk dükkanın önünde. Kuyruğun en arkasındaki adamın kulağının dibine sokulmuş. "Arkadaş", demiş, "Fakir'in kuyruğu mu?" Adam şöyle bir bakmış öğretmenin gözlerine bilgiç bilgiç. Başını sallamış. "Fakir'in kuyruğu ya..." demiş. Kuyruğa girmiş öğretmen, elinde Fakir'in kitapları. Kuyruk da oldukça ağır ilerliyor. Saatlerce beklemiş. Yavaş yavaş ilerleyip de sırası gelince, bir de ne görsün. Fakir Baykurt'un kuyruğu diye girdiği kuyruk Et Balık Kurumu'nun mağazasının önündeki et kuyruğu. Bozulmuş. Homurdanaraktan kuyruktan çıkmış, kitabevine gelmiş. Kitabevindeyse in cin top oynuyor. Fakir, kitabevinin sahipleri ve birkaç kişiyle oturmuş sohbet etmekte...
Sayfa 172 - Milliyet Yayınları
Yusuf Ziya Ortaç
Yusuf Ziya Ortaç, "Bizim Yokuş" adlı kitabında Aziz Nesin'in çalışkanlığını anlatırken; "Bir yaz günü evlerine uğradım. Kısa gömlek, kısa şort giymiş, kitaplara, gazetelere gömülmüş çalışıyordu. Tanrı korusun sağlam yapılıdır Aziz. Öyle cam açılınca aksırmak, kapı aralanınca öksürmek gibi nazlılıkları yoktur. Başladı mı çalışmaya, haftada bir kurulan saatlere benzer, durmak bilmez!" diyor.
Sayfa 117 - Milliyet Yayınları
Sevgi
"Bilesin... Yeryüzünde gerçek olan tek şey sevgidir. Mülkün de temeli sevgi... Adaletin de temeli sevgi... Gücün de temeli sevgi..."
Sayfa 5 - Yazko - 1982Kitabı okudu
Reklam
Zaman denilen şey ya sirkeleştirir, çekilmez kılar adamı ya da şaraplaştırır, dostlara, yoldaşlara boğar.
Sayfa 30 - Yazko - 1982Kitabı okudu
629 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.