Modern Batı Tıbbının simge olarak kullandığı Asklepion’un asasındaki yılanlar ne anlama geliyor? Modern Firavunlara hizmet eden zamane sihirbazların ellerindeki değnekler ve bunların dönüştüğü yılanlar bu simgenin bir simülasyonu mu? Beyaz önlük, kararmış tıbbiye zihniyetini kamufle etmek için mi beyaz? Tıp ilmi bu devirde olduğu kadar karanlık güçlerin oyuncağı olmuş muydu mazisinde?
Tıbbın ifsadı; kökünden bozulmuş bir ağacın dalındaki çürümeydi aslında. Yaprakları çürümüş, canlılığını yitirdiği için arsız parazitlere ev sahibi olmuş bu ağacın dalındaki problemler, kökünden bağımsız düşünülemezdi. Yetiştiği topraktaki problemler, dibine konulan zehirli gübreler, beslendiği kirli sular, enerjisini aldığı güneş dışındaki sahte ışıklar anlaşılmadan; problemlere net teşhis koymak mümkün değildi. Bu daldaki çürümeyi daha iyi anlayabilmek için, ağacın kökünü, gövdesini, bu dal üzerindeki yapraklarını ve ağacın can damarlarına köklerini uzatmış ökse otlarını perspektifimize aldık.
Bu kitapta, çürümenin sadece fotoğraflarını çekmekle kalmadık. Vakıayı teşhis etmek için çekilen bu fotoğrafların “neden”lerini ve “nasıl”larını da sorguladık.
Kadınlar kapitalist dev güçlerin oyunlarına farkında olmadan çoğu zaman geliyor, feminizm adı altında kitleler hâlinde benliklerinden sıyrılma yarışına katılıyorlar.
Mahrem bölgelerin muayenesi ve tedavisi için acil durumlar haricinde ya da ufak bir uğraşla hemcins doktorun bulunabilmesi imkânı varken "tıpta ayıp olmaz" ilkesi gereği her türlü genişliği insanlar kendilerine caiz kıldı.
Düşünsenize, her türlü kanseri yapan, onun dışında birçok hastalığa sebep olan sigara illeti, en çok da kendilerini şifaya nispet eden doktorların ağzında.
"Sistemin içindeyiz. Onlar izin verdiği kadar tepki gösterebiliriz. Onlar bacak bacak üstüne atarak bebek öldürürler ama bize sadece ışık açıp kapatmaya, sokakta bağırmaya izin verirler. Böylece biriken vicdanî gazımızı almak için emniyet sibobu görevini görür mitingler. İşte bunun adına Demokrasi diyorlar. Onlar bebekleri parçalarlar, biz başımızı eğmezsek "terörist" oluruz. Üç beş markayı boykot edince Yahudinin ekonomik sistemini çökerteceğini sananlar, size şunu hatırlatayım, Yahudinin en etkili ve en büyük markası Demokrasi'dir. Coca Cola'yı boykot edene kadar üzerimize kafes gibi örülen sistemi boykot etmeyi ne zaman akledeceğiz? Sistemi sorgulamadan, prangalarımızı çözmeden bırakın Filistin'e fayda dokundurmayı, sıra bize gelene kadar beklemek zorunda kalacağız. Sonra başkaları da bizim için sadece 'demokratik' tepkilerini gösterebilecekler."
"İsrail devletini kınayarak elinize bir şey geçmez. Asıl kınamanız gereken ümmet, Gazze ve İslam gibi kavramları ağızlarına dolayarak üzerinize saltanat kuran ve iş başa düştüğünde Küresel sisteme tam itaat sözlerinden dolayı kılını kıpırdatamayan iktidar sahipleridir. İsrail görevini yapıyor ama karşısına en azından zulmü engellemek adına onlarca "İslam" duygu sömürüsü ile saltanat süren hiçbir ülke lideri sorumluluk almıyor. Seçenler de seçilenler de o kan revan içindeki yavruların vebalini ödeyemeyecekler. Bırakın siyonistleri kınamayı... Kendinizi kınayın."
Öncelikle belirtmek isterim ki kitabı okurken yoğun bir duygu karmaşası yaşadım. Bazı yerlerde kitabı kapatıp düşündüm budamı oldu bunudamı yapmışlar... Bazı satırlarda üzüldüm. Kitabın aidin Salihin öğrencisinin seminerine ve özel eğitim kursu aldığım döneme tevafuk etmesi ise tesirini artırdı. Otizm vakaları görmek sebebini bilmek bunları
Bekir Hoca’dan Allah razı olsun, samimi müslümanlığı ve mevzu bahis edilen konularda elini taşın altına koyduğu için. Her şeyin Müslümanca yorumu gereklidir. Burdan yol alarak yaptığımız işleri teraziye koymak, doğrusunu-yanlışını göstermek ve bunu yaparken kökleri sağlam bir meselenin zemininde yapmak gerekir. Bunun ne kadar zor olduğunu bildiğim
Kitap yazarını sosyal medya üzerinden takip edenlerdenim, bir kişiyi sosyal medyada takip etmiş ve her yazısını beğenmiş olsanız bile içinizde ‘acaba’lar’ dolaşır (bende diğer yazarlara karşı böyledir) lakin bu kitabı hiç düşünmeden sanki belirli bir stok varmış ve son kitabı benim almam gerekiyormuşcasına heyecanla aldım ve iyiki almışım diyorum.
Kitabın 14.sayfasında geçen: “Kitap boyunca okuduklarınız canınızı sıkacak. Yiyecek yemek, içecek su, soluyacak havanın kalmadığını düşünüp içiniz daralacak. Ama unutmayalım ki yeryüzünün ve gökyüzünün sahibi olan Allah (azze ve Celle)’den habersiz bir yaprak bile kıpırdamaz…” cümlesi zannımca tüm kitabı özetlercesine..
Kitap o kadar beyne işler nitelikte ki,istemsiz bir şekilde yediklerinize, içtiklerinize dikkat ederken buluyorsunuz kendinizi :) Ben bu sayede şekeri dahi bıraktım, biiznillah.
Kitap, merakına kapıldığınız ve uyanır uyanmaz okumak için koştuğunuz bir roman misali…
Fikrimce; aydınlatıcı, sürükleyici ve gizemler ile dolu..
Kesinlikle tavsiye ediyorum(!) Kitabın muhakkak taşlayanları olacaktır zira meyve veren ağaç taşlanır :)
Hem şu da unutulmamlıdır ki; “Kur-an’ı Kerim dışındaki tüm kitaplarda eksikler ve hatalar muhakkak vardır. “
Tıbbın İfsadıDr. Bekir Tok · Fıtri Kitap · 2022115 okunma