Ayın bir parçası
yokedilmiş ormanın üzerinde duruyor,
güneş epeydir yükseliyor.
Ruhlar boğulup büzülüyor.
Özlüyorum kutlamayı
Tanrı'nın uzak gelecekteki bir güne
başlattığı şeyi,
oysa tüfek menzili içinde
atışlar başlıyor tekrar.
Bir Ocak gününde
böyle bir lütuf!
Böyle bir Cennetten!
Sislerin arasından,
dumanların ve silah atışlarının arasından,
buzlanmanın arasından
parmakları metale yapıştıran,
güneş göründü,
muhteşem güneş
çıplak ormanın üzerinden.
Kendi nefretlerinin köleleri
ve ölümlerinin köleleri,
herşeyin insan yaşamından
daha uzun olduğu yerde,
bu kadar çok mezarla dolu
burada, Dünyada,
ne elde edebilirler ki?
Bir savaşçı ölür
ölmeye hazır birinin
ölmesi gerektiği gibi.
Çabucak ölür
zaferi düşünmeden.
Bir savaşçı ölür
Acı, elem
hatta umut bile
umrunda değil artık.
Ne üzüntü artar,
ne de boşluk,
bir kalbin yerine bir boşluk
bizim göğüslerimizde!
Bizim mutlu olduğumuz
zaman
alarak mutluluğumuzu,
gökyüzüne uçmuş gibi,
yolsuz mesafelerde o,
yeni bir ev arar.
Ne endişe,
ne de muhteşem boşluk,
zonklar bizim içimizde!