Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dylan Evans

Dylan EvansEvrimsel Psikolojiye Giriş yazarı
Yazar
8.6/10
32 Kişi
147
Okunma
5
Beğeni
829
Görüntülenme

Öne Çıkan Dylan Evans Gönderileri

Öne Çıkan Dylan Evans kitaplarını, öne çıkan Dylan Evans sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Dylan Evans yazarlarını, öne çıkan Dylan Evans yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
eyleme dökme.
Geçmiş olaylar bastırılarak bellekten atıldıklarında, kendilerini eylemlerde açığa vurarak geri dönerler. Eğer özne geçmişi hatırlamıyorsa o zaman geçmişi eyleme dökerek tekrarlamaya mahkûm kalır. Buna karşılık psikanalitik tedavi tekrarlama döngüsünü hastanın hatırlamasına yardım ederek kırmayı hedefler.
Sayfa 105Kitabı okudu
Lacan'a göre analizan analist tarafından "analiz" edilmez; analizi yapan analizandır. Analistin görevi onun iyi analiz yapmasına yardımcı olmaktır.
Sayfa 33
Reklam
Bilim (science).
Psikanaliz bir bilim değildir. Bilimsel bir statüsü yoktur - olsa olsa bunu bekler, umut eder. Psikanaliz bir sanrıdır - ürün olarak bir bilim vermesi beklenen bir sanrı (...). Bilimsel bir sanrıdır, ama bu, analiz pratiğinin ileride bir bilim üreteceği anlamına gelmez. (Lacan, 1976-77: 11 Ocak 1977 semineri; Ornicar?, 14:4)
metafor (métaphore).
-AŞK. Aşk metafor gibi yapılanmıştır çünkü aşkta da yer değiştirme işlemi söz konusudur. "Aşkın anlamlandırılması eksiğin öznesi olan érastès'in, yani aşığın, érôménos'un, yani sevilen nesnenin işlevini üstlendiği, kendisini onun yerine koyduğu ölçüde üretilir" (S8, 53).
Sayfa 181Kitabı okudu
Tanrı fikri , İnsanın her şeye bir açıklama getirme arzusunu tatmin eder…
Sayfa 157Kitabı okudu
ölüm dürtüsü (pulsion de mort).
Lacan ile Freud'un ölüm dürtüsü kavramları arasındaki farklardan bir diğeri de 1964 yılında ifade edilir. Freud ölüm dürtüsünü cinsel dürtüyle karşılaştırıyordu, oysa Lacan bu dönemde ölüm dürtüsünün artık bağımsız bir DÜRTÜ olmadığını, aslında her dürtüye ait bir özellik olduğunu savunur. “Yaşam dürtüsü ile ölüm dürtüsü arasındaki ayrım ancak onların dürtünün iki yönünü temsil etmesi kaydıyla doğrudur” (S11, 257 [271]). Bu yüzden Lacan, “her dürtü aslında bir ölüm dürtüsüdür”, diye yazmıştir (Ec, 848), çünkü (i) her dürtü kendi yok oluşunun peşinden koşar, (ii) her dürtü özneyi tekrarlamaya zorlar ve (iii) her dürtü keyfin acı çekmek olarak yaşandığı aşırı JOUISSANCE alanına, haz ilkesinin ötesine geçme teşebbüsüdür.
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
diyalektik (dialectique).
Sokrates Platon'un diyaloglarında temsil edildiği kadarıyla öncelikli olarak muhatabını, allak bullak edip savunmasız bir hale getirmekle ilgileniyordu. Lacan bu durumu analistin analizanı hikayesindeki çelişkiler ve boşluklarla yüzleşmeye zorladığı psikanalitik tedavinin ilk evresine benzetir. Yalnız tıpkı Sokrates'in muhatabının karışık ifadelerinden hakikati çekip çıkarması gibi analist de burada kalmamalı ve analizanın serbest çağrışımlarından hakikati çekip çıkarmak üzere yoluna devam etmelidir(bkz. S8, 140).Bu nedenle Lacan, "psikanaliz diyalektik bir deneyimdir" der (Ec, 216), çünkü analist analizanı "diyalektik bir işleyiş" içerisine sokmalıdır (S1, 278). Ancak bu "sonu gelmez bir diyalektik süreç" sayesinde analist, Sokratik diyaloğa benzer bir biçimde egonun engelleyici süreklilik ve sabitlik yanılsamalarını ortadan kaldırabilir (Lacan, 1951b: 12).
arzu (désir).
... Kojève göre, "Doğal bir nesneye yöneltilen arzu aynı nesneye yöneltilen başka bir öznenin arzusu tarafından" 'dolayımlandığı' ölçüde insancadır: başkalarının arzu ettiği şeyi başkaları arzuladığı için arzulamak insancadır." Bu tespit insanın arzusunun tanınma arzusu olduğu tespitini temel alır. Başka bir öznenin arzuladığını arzulamakla ötekinin o nesneye sahip olma hakkımı tanımasını, dolayısıyla ötekinin onun üzerindeki hakimiyetimi tanımasını sağlayabilirim (Kojève, 1947:40).
aşk/sevgi (amour).
... Aşk yanıltıcıdır; "Aynada yansıyan bir serap olarak, aşk özünde yanıltıcıdır" (S11, 268 [282]). Yanıltıcıdır çünkü insanın sahip olmadığı bir şeyi (yani fallusu) vermesini içerir; sevmek "sahip olmadığın bir şeyi vermektir" (S8, 147). Aşk, aşk nesnesinin sahip olduğu şeye değil, onda eksik olana, onu aşan bir hiçliğe yöneltilir. Nesne bu eksiklik alanına girdiği müddetçe değerlidir (bkz., S4, 156'daki örtü şeması).
Özne (sujet)
... 1953 yılında Lacan gelecekteki çalışmalarında sabit kalacak temel bir ayrım yaparak özne ile EGO'yu birbirinden ayırır. EGO imgesel düzenin bir parçasıyken, özne simgesel düzene aittir. Dolayısıyla özne bilinçli bir faillik duygusuna değil bilinçdışına denk düşer, zira bu duygu egonun yarattığı bir yanılsamadan ibarettir. Lacan'ın "öznesi" bilinçdışının öznesidir.
Sayfa 205Kitabı okudu
191 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.