Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ebu Muhammed Hamis es-Said

Ebu Muhammed Hamis es-SaidPeygamberimizin (s.a.v.) Mizah Anlayışı yazarı
Yazar
8.8/10
6 Kişi
20
Okunma
0
Beğeni
340
Görüntülenme

Ebu Muhammed Hamis es-Said Gönderileri

Ebu Muhammed Hamis es-Said kitaplarını, Ebu Muhammed Hamis es-Said sözleri ve alıntılarını, Ebu Muhammed Hamis es-Said yazarlarını, Ebu Muhammed Hamis es-Said yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
86 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Mizah edebtir:
Mizah , günümüzde bulunan alaycı aşağalyıcı ağzını yayan insanların yaptığı değildir. Güldürürken düşündürmesi gerek . Nasrettin Hoca bunun müthiş örneklerindendir. Peygamber efendimiz sav'de başına o kadar olay gelmesine rağmen gülümseyen biriydi. Otoriter olacak diye maço adamları anlamıyorum. Senin dininin insan olarak en büyük temsilcisi eşiyle koşu yarışı yapıp çocuklarla çocuk oluyordu. Şimdi bizim insanlara bakıyorum saçmalık. Çocuk ta bir insan onun gibi olun ona saygı gösterin. Büyüklerimize saygı küçüklerime sevgi saçma bir kavram ikisine de, ikisi beraber gösterilmeli. herkesin elini sıkarken çocuğun başını okşamayın onunda elini sıkın hal hatır sorun. Evinizde çocuk gibi ama bir problem çıkıncada Erkekliğin sonuna kadar sert olunması gerekir.
Peygamberimizin (s.a.v.) Mizah Anlayışı
Peygamberimizin (s.a.v.) Mizah AnlayışıEbu Muhammed Hamis es-Said · Polen Yayınları · 200717 okunma
Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zahir isminde badiye ehlinden (bedevilerden) bir adam vardı; çölden Resulullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) hediyeler getirir; Resulullahta (sallallahu aleyhi ve sellem) o cihada çıktığında onun teçhizatını yapardı Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) onu çok seviyordu, "Zahir, bizim çölümüz, biz
Reklam
Enes (radıyallahu anh) şöyle anlatır: Annem başına örttüğü örtüyü ikiye ayırıp benim için yarısını izar (pantolon), diğer yarısını da rida (gömlek) yapmıştı. Bu elbiselerimi bana giydirip beni Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) yanına götürdü. "Ey Allah'ın Resulü" dedi, "bu oğlum Enes'tir. Onu sana hizmet
Sahabebin tanık olduğu şu hususlarda onun mütevazi kişiliğini göstermektedir: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), eşeğe biner, terkisine başkasını bindirir, fakirleri ziyaret eder, miskinlerle oturup kalkar, kölenin davetine icabet eder, sahabilerin içinde onlardan biriymişçesine oturur, meclislerde nereyi boş bulsa oraya oturur ve kendisini davet edenin sofrasında sadece arpa ekmeği bulunsa bile davetine icabet ederdi. Bütün bu hasletler, her şeyden önce O'nun kemaline delalet eder. Ve elbette ki tevazusunun darbu mesel olmaya şayan olduğunu gösterir. Onun mükemmeliyeti emsalsizdi. Tevazusu nübuvvetinin delili, risaletinin mucizesi olacak denli yoğundu. Tabi ki bu durum, bizim onu örnek almamıza bir engel teşkil etmez. Zira tevazu, kesbedilen (sonradan kazanılan) bir ahlaktır. İnsan, niyetin deki dürüstlük, amellerindeki samimiyet ve sahicilik ölçüsünde Muhammedî tevazu'dan nasiplenebilir ve kemâlat merdivenlerini tırmanabilir.
Şa'bi; güvenilir (sika), hafız, büyük tabiin olan bu zat, mizah yapar ve mizahı severdi. Bir defasında kendisine "Ey Ebu Omer, sizde mi mizah yapıyorsunuz?" diye soruldu. O, "Bu da olmazsa, kederden ölürüz!" diye karşılık verdi. O'nun ince mizahlarından bazıları şunlardır: O eşiyle beraber otururken bir adam gelir ve "hanginiz Şa'bi?" diye sorar. O da karısını gösterip "Şa'bi bu" der. Bir adam ona "ihramda olan kişinin bedenini ovması caiz mi?" diye sordu. O da "evet caizdir" dedi. Adam "ne kadar ovmak caiz?" diye sorunca o "kemikleri görünene kadar ovabilir" diye cevap verdi. Ona bir adam geldi ve "şeytanın karısının ismi neydi?" diye sordu. O da "onların düğününe gitmedim" diye cevap verdi.18
Abdullah b. Mus'ab şöyle anlatmıştır: Mahreme b. Nevfele Zühri, yaşı yüz on beşi bulmuş, gözleri âmâ bir sahabi idi Bir gün yanlışlıkla mescitte bevledecekken oradakiler onu ikaz ettiler. Bunun üzerine Nuayman onun kolundan tutup uygun bir yere götürür gibi yaptı; onu mescidin başka bir tarafına götürdü ve ona "buraya oturup bevledebilirsin" dedi. O da oturup bevledince, orada bulunanlar ona bağınıp engellemeye çalıştılar ama nafile. Mahrame, durumun farkına varınca, "buraya beni kim getirdi?" diye sordu. "Nuayman b. Amr" dediklerinde "Allah onun cezasını versin! Burada huzurunuzda Allah'a söz veriyorum ki, onu yakalarsam şu asamla öylesine döveceğim ki, çektiğim bu acıyı oda çekecek" dedi. Aradan uzun bir müddet geçtikten sonra Mahreme bu olayı unuttu. Ve bir gün Hz. Osman (radıyallahu anh) mescitte namaz kılarken Nuayman ona geldi ve "Ey Mahreme! Nuayman'ı yakalamak ister misin?" diye sorunca o "evet, o nerede? Onu bana göster" dedi. Nuayman onu alıp Osman'ın (radıyallahu anh) tam yanına getirdi. Hz. Osman, namazda etrafına ve etrafındakilere lakayit kalır ve kendini bütünüyle namaza verirdi. Ve "hadi bakalım, işte o bu" dedi. Mahreme, bütün gücünü topladı ve asayı Osman'ın (radıyallahu anh) kafasına indirip kafasını yardı. Ona "ne yaptın sen? Müminlerin emiri Osman'a (radıyallhu anh) vurdun" deyince, o pişmanlıktan mecalsiz kalıp yerinde donakaldı. Benu Zühre, olayı duyunca toplanıp Nuayman's cezalandırmak istedi ama Osman (radıyallahu anh) "Nuayman'a karışmayın; muhakkak ki o, Bedir Savaşına katılmıştır" dedi.15
Reklam
Ebu Necih, babasından Hz. Ömer'in (radıyallahu anh) şöyle dediğini aktarmıştır: "Bir adamın ailesinin içinde çocuk gibi olması ve fakat kendisine bir görev düştüğü vakit tam bir erkek olarak hazır bulunması elbette ki benim çok hoşuma gidiyor."
Sayfa 27
Hz. Ali (radıyallahu anh) der ki: "Kalplerinizi dinlendirin; ince hikmetler devşirin onlar için; zira bedenler yorulduğu gibi, kalplerde yorulur. İnsanı somurtkanlıktan çıkaracak kadar mizah yapmakta bir beis yoktur."
Sayfa 27
2- Yapılan mizahın, yalan ve başkalarına iftira olmaması gerektiği gibi birilerini de zan altında bırakmaması gerekir. Nitekim Tirmizi, Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: İnsanları güldürmek için konuşup yalan söyleyenlere vey olsun, veyl olsun, veyl olsun!" Bu demek oluyor ki, Müslümana, doğruya yalan katıp sahici değil, sahte olan sözleri hangi maksatla olursa olsun sarfedip yayması haramdır. Malum olduğu üzere, hakla batılı birbirine karıştıran bu sapkın tutum, ferdi ve içtimai birçok açmaza sebebiyet verir. Aşırıya kaçmak suretiyle seviyesizleşen mizah hakkında Ömer b. Abdülaziz şöyle demiştir: "Mizahtan sakının; muhakkak ki o, geride kin bırakan bir ahmaklıktır. Aslında mizah, sövmektir; ama böyle olmasına rağmen mizah yapan pervasızca güler."
Bedruddin Ebu'l Berakat el-Ğizzi, "el-Mirah fi'l-Mizah" isimli eserinde şöyle der: "Kardeşler, dostlar ve yaren arasında mizah yapmak menduptur. Zira bu, kalbi neşelendirir ve dinen istenen "kaynaşma"yı sağlar. Tabi ki bu mizahlarda iftira, onur kırıcı sözler ve küfür bulunmamalıdır. Çünkü böyle olumsuz hususlar içeren mizah, sevgiye, kaynaşmaya, yakınlaşmaya değil; kine, zıtlaşmaya ve uzaklaşmaya sebep olur." Kitabın ileriki satırlarında da şöyle der: "Mizahın lüzumundan fazlası ve ısrarla atışmaya neden olanı zemmedilmiştir. Çünkü böylesi mizah muhatabın hakkına riayetsizliğine, araların açılmasına, ilişki ve iletişimlerde soğuk yellerin esmesine sebep olur." Bundan anlıyoruz ki haddini aşan, seviyesi düşük mizah, kişilik ve vakarı zedeler. Nitekim öncekiler, mizahla ilgili şu hikmetleri ifade etmişler: "Mizah, ateşin odunu yakıp kül edişi gibi saygınlığı bitirir." "Mizahı çok olanın saygınlığı yok olur."
Reklam
İslam, gerçekçi bir dindir; hayal ve sadece vehimden ibaret olan idealler alemine iltifat etmez.
86 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Rasûlullah'ın mizah anlayışını hadislerle anlatan ve o hadislerden ne gibi dersler çıkarmamız gerektiğini madde madde açıklaması benim daha iyi kavramama sebep oldu. Kesinlikle tavsiye ederim.
Peygamberimizin (s.a.v.) Mizah Anlayışı
Peygamberimizin (s.a.v.) Mizah AnlayışıEbu Muhammed Hamis es-Said · Polen Yayınları · 200717 okunma
(Hz. Ali) Şahsiyet nedir? (Oğlu Hz. Hasan) İnsanların kapısında yüz suyu dökmemek ve elde bulunan malla yetinmeyi bilmektir...
Ey Ademoğlu! Hangi zamandan umut bekliyorsun. Peş peşe geçen günlerden mi, yoksa gelip gelmeyeceği belli olmayan yarınlardan mı?
İlahi! Bütün günahlarımı hatırlıyorum; gözlerim sevinci unuttu.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.