Ebu’l Hasan Nedvi Gönderileri
Ebu’l Hasan Nedvi kitaplarını, Ebu’l Hasan Nedvi sözleri ve alıntılarını, Ebu’l Hasan Nedvi yazarlarını, Ebu’l Hasan Nedvi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Maddi başarı İslamda makbul ve muteberdir. Fakat hiç bir zaman gaye değildir. İslâma göre çalışmalarımızın gayesi, hem şahsi, hem de içtimai vaziyetimizi düzeltmektir. Eğer bu prensip muhafaza edilirse, insanın ahlaki meziyeti de bu düstura uygun olarak gelişmeye müsaittir. Çünkü İslâm insanı, büyük küçük yaptığı bütün işlerinde, ahlâki mes'uliyet şuuruna iletmek ister.
Sayfa 219
İslâm, "Benim memleketim yalnız bu dünyadır" diyen materyalizmi reddettiği gibi, dünya hayatını küçümseyen hristiyanlığın "Bu âlem benim memleketim değildir" görüşünü de şiddetle reddeder. İslâm orta yolu takip eder. İslamın yolu bunların ortasından geçer. İslâm bizi şöyle dua etmeye çağırıyor:
-Rabbimiz! Bize dünyada iyiliği, âhirette de iyiliği ver!...
Sayfa 185
Attı onu denize eli bağlı olarak,
Ve seslendi hemen ardından
Aman ha! Islanmayasın.
Sayfa 350
Kulağı olan işitsin.
Sayfa 322
Tarih, istendiği zaman, kendisi için istikametin belirlenmesi ve doğru yolun seçilmesi halinde tekerrür etmeye müsaittir.
Sayfa 72Kitabı okudu
Hayat gemisi insanların ahlâkının bozulmasından ve amellerinin kötülüğünden dolayı battığı zaman, içindeki beşeriyete ait her şeyle, medeniyet eserleriyle, düşünce mahsulleriyle, ilmi ve felsefi ürünleriyle, edebiyat ve şiire ait parlak örnekleriyle birlikte batar. Bu gemi hiçbir zaman edebiyattaki duraklama, okul ve üniversitelerin azlığı, yüksek tahsilin olmayışı, malın azlığı veya hayat seviyesinin düşüklüğü gibi sebeplerle batmamıştır. Hayat gemisi, insan kendisine intiharı hazırladığı için batar. Çünkü o ailesinin, çoluk-çocuğunun, mal ve mülkünün de içinde bulunduğu binayı yıkan bir manivela haline gelmiştir. Tarih açıkça gösteriyor ki, insan düşüncesi çoğu zaman binayı yapmak veya tamir etmek yerine, kendini (ölüme götüren) helak olmaya sevkeden sinir buhranlarına yakalanmıştır.
Sayfa 427Kitabı okudu
"Eğer fâtih ve muzaffer bir hükümdar isen, Hz. Peygamber'in Bedir'de, Huneyn ve Mekke'de düşmana galib geldiği günlere bakarak hayatından ibret al. Eğer mağlub olmuşsan -Allah mağlubiyet göstermesin- Uhud harbinde Resulullah'in şehid ve ağır yaralı ashabı arasındaki halini düşün. Öğretmen isen onun mescidin sofasında öğrencilerine öğretmenlik yaptığı zamanı göz önünde bulundur. Öğrenciysen onun Cebrail'in huzurunda diz çöküp hidayet istediği zamanı tasavvur et. Eğer nasihat eden bir vaiz, emin bir mürşid isen Mescid-i Nebevi'de bir ağaç üzerinde vaaz eden Resulullah'a kulak ver. Eğer hiçbir yardımcın olmadığı halde hakkı ayakta tutmak ve iyiliği haykırmak istiyorsan Mekke'deki zayıf haline ve kendine yardım edip destekleyecek kimsenin bulunmamasına rağmen, Hz. Peygamber'in hakka davete devam ettiği ve hakkı açıkça ilân ettiği zamanı hatırla. Eğer düşmanını mağlub eder, azametini kırar ve onu kahr u perişan edersen ve böylece hak senin sayende ortaya çıkar da batıl yok olup giderse, işlerin istikrar kazanırsa Resulullah'ın Mekke'ye girdiği ve fethettiği günü hatırla.
...
"Onun hayatı bütün insanlık için hayatın her safhasında örnek olmalıdır. Onun hayatı aydınlanmak isteyenler için bir nur, hidayete ermek isteyenler için bir kandil, onun öğretileri doğru yolu bulmak isteyen herkes için bir rehberdi."
Sayfa 416Kitabı okudu
Filistin ve dolayısıyla Beytü'l Makdis davasının dinimizle doğrudan bağlantısı vardır.
Filistin meselesi, bölgesel bir mesele değildir. Bu mesele bütün İslam ümmetinin ortak meselesidir.
Doğuştan edebî zevkten mahrum olan bir adam, güzel şarkıları ve dokunaklı beyitleri işittiği zaman nasıl ki onları sanattan uzak, normal sesler olarak değerlendirirse, aynı şekilde dinî histen nasibi olmayanlara da Peygamberlerin daveti, vaizlerin hutbeleri, âlimlerin hikmetli sözleri ve semâvî kitapların getirdiği eşsiz esaslar zerre kadar tesir etmez. En büyük hatiplerin hitabeleri ve ihlâslı kişilerin iyi niyetleri bu yolda heder olur gider. Ve bütün bunlar, vadideki çığlıktan ve üfle- nen külden öteye geçemez.
