Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ebül-Münteha Manisavi

Ebül-Münteha ManisaviEl-Fıkhu’l Ekber yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
19
Okunma
0
Beğeni
171
Görüntülenme

Ebül-Münteha Manisavi Gönderileri

Ebül-Münteha Manisavi kitaplarını, Ebül-Münteha Manisavi sözleri ve alıntılarını, Ebül-Münteha Manisavi yazarlarını, Ebül-Münteha Manisavi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
{ويراه المؤمنون وهم في الجنة بأعين رؤوسهم} حال من فاعل "يرى"، أى حال كونهم في الجنة. قال رسول الله -صلى الله تعالى عليه وسلم-: "إذا دخل أهل الجنة الجنة يقول الله -تعالى-: أتريدون شيئا أزيد لكم؟ يقولون: ألم تبيض وجوهنا؟ ألم تدخلنا الجنة، وتنجنا من النار؟ وقال -عليه السلام-: فيكشف الحجاب فما أعطوا شيئا أحب إليهم من النظر إلى ربهم. * " ثم تلا -عليه السلام-: "للذين أحسنوا الحسنى وزيادة(سورة يونس، ٢٦/١٠).
*مسلم، صحيح مسلم، رقم:١٨١، س.١٨٢ والترمذي، سنن، أبواب الصلاة، رقم:٣١٠٥، ج. ٥، س. ٢٨٦ وغيرهما عن صهيب رضي الله عنه.Kitabı okudu
Onun bunun değil, Allah'ın
"...Ancak heva ve nefisleri sebebiyle kabul edilmesi gereken bazı şeyleri kabule yanaşmadıklarından maalesef din dairesinden çıkmaktadırlar. Günümüzde bu türden olan şeylerden belki de en yaygını şeriatın inkarıdır. Şeriat, Allah Teâlâ'nın hükümleridir. Naslar şeriatı oluşturan asılları beyan etmektedir. Alimler bu asırlardan yola çıkarak birçok hükümleri tespit ederler..."
Reklam
Efendimiz (sav):
"Sen, Allah Teala'nın sevmediği birinin masiyet halindeyken ihtiyacını giderdiğini görürsen bil ki bu Allah Teala tarafından bir istidraçtır."
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 28/457Kitabı okudu
Ömer b. el-Hattab el-Fâruk
İbn Abbas (Radiyallahu anhümâ)dan rivayet etmiştir: Bir münafıkla bir Yahudi anlaşmazlığa düşerler. Yahudi, münafığa Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gitmeyi teklif etti. Münafık da yahudiye Ka' b Bin el-Eşref'e gitmeyi teklif etti. Daha sonra hakemlik yapması için Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gittiler ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yahudiyi haklı gördü. Münafık bu hükme razı olmadı ve şöyle dedi: - "Ömer' i hakem yapalım." Akabinde yahudi, Hazreti Ömer'e şöyle dedi: - "Peygamber Efendimiz lehime hükmetti Fakat bu razı olmadı ve sana gelmemizi istedi." Bunun üzerine Ömer (Radiyallahu anh) münafığa şöyle dedi: - "Böyle mi oldu?" Münafık: - "Evet!" deyince Ömer (Radiyallahu anh): - "Burada bekleyin, yanınıza geleceğim." İçeri girdi, kılıcını aldı, dışarı çıkıp münafığın boynunu vurup onu öldürdü ve şöyle dedi: -"Allah ve Resulü'nün hükmüne razı olmayana ben böyle hükmederim." Cebrail (Aleyhisselam): " Ömer, hakla bâtılın arasına ayırdı. Böylece Fârûk, diye isimlendirildi."
İnsanın İstemesi ve Allah'ın Tevfiki
"Kafir olan; kendi ihtiyari fiili ve Hakkı inkâr edip reddetmesi ve de Allah Teâlâ'nın yardımının kesilmesi ile küfre düşer... İman eden; kendi ihtiyari fiili ve dil ile ikrarı, kalp ile tasdiki ve Allah Teâlâ'nın tevfîki ve de yardımıyla iman etmiştir. Tevfik:kulun iradesi ve Allah Teala'nın kaza ve kaderini bir araya gelmesi ve birleşmesidir."
Kader, kesb ve fiilin yaratılması...
"Ancak onun(Levh-i Mahfuz'daki) yazışı, hüküm olarak değil, vasıf itibariyledir." Yani olacakların hâlini beyân etti, yoksa şöyle şöyle olsun, diye hükmetmedi. Zirâ bu durumda kullardan sâdır olan fiillerde cebr meydana gelirdi. ...Kulun fiili, yaratılması bakımından Allah Teâlâ' dan, kesb edilmesi bakımından kuldandır... Fiili işleme azmi kula aittir. Yâni kul, fiili işleyecek son kastı oluşturmadıkça Allah Teâlâ, kulda o fiili yaratmıyor...Kulun sorumluluğu, fiilin kastını gerçekleştirmesindendir. Buna göre; "Sevap veya ceza, kulun âhirette karşılaşacağı her neyse o, fiil anındaki kastından dolayıdır." dense yanlış olmaz.
Reklam
Allah'ın iradesi (hayrı ve şerri dilemesi)
"İlim ve irade sıfatlarının ezelde taalluk etmeleri âsi kişinin isyanından dolayı sorumlu tutulmayacağı anlamına gelmez. Zirâ Allah Teâlâ'nın âsinin isyanını irade etmesi ve yaratması, yani o isyanı belli bir zamana ve mekâna ait kılması, o isyana râzı olduğundan değil, ezelde kulun kendi iradesiyle o isyanı yapacağını bilmesinden ve o ilme muvafık olarak yine ezelde o kul için o isyanı irade etmesinden dolayıdır... İrade sıfatının taallukları, ilim sıfatına muvafık olur."
Kader ve kazâ nedir?
"Kader: Allah Teâlâ'nın iradesininin, eşyayı, Allah Teâlâ' nın ilminde geçtiği şekliyle olacağı vakte tahsis etmesidir. Buna göre her bir şeyin tüm özelliklerinin belli bir zamana ve sebebe bağlanması kaderdir. Var olacak tüm mümkünlerin ilimde geçtiği gibi yokluktan varlığa çıkması kazâdır... Kader, Allah Teâlâ' nın ilmidir. Allah Teâlâ, ilmiyle her şeyi daha olmadan ezelde bilmiştir. Kazâ ve kaderin kişiden iradeyi kaldırmadığının en önemli delili Allah Teâlâ' nın ilim sıfatında tesir özelliğinin olmamasıdır. Zirâ ilmin özelliği keşif, yani olacakları ihatadır. Bir şeyin olacağını bilmek onun olmasına tesir etmek değildir. Bu da kuldan iradenin kalkmadığını, dolayısıyla da fiillerinde mecbur olmadığını gösterir... Zirâ kişinin fiili kaderde geçtiği için olmadı, olacağı için kaderde geçti. Bu yüzden şöyle denilmiştir: İlim, mâluma tâbidir."