Kal diyorum
Kal ve kalın titreşimlerle yürüsün bana gelişin Bir iç denizi doldursun ayak seslerin
Kalmak kararsızlığın beklemesi gibi cepte Hep gidecekmiş de ertelemiş bir süre
Öyle kal, kalabildiğin kadar yol üzerinde
Rüzgâr tribünleri ve reaktörler arasında Ters orantılı bağımlılıklar bulmaya Hızla hazırlan en işgüzar
Enerji politikalarının lafazanlıklarına Kal diyorum,
Bak neler olacak daha
Göğsünü güneşe açan
Bir kaç yeşil kurbağa şarkısıyla
Fotosentez dansı arasında bir hayat kurmaya İnsan’lığı ifşaya kuşların kanat açıklığında Kal diyorum,
Göç yollarının karışık kavşağında
Bir ölümcül gece gelir
Yıkılır gökleri delen evler Toprağa ters düşen şeyler Gömülür dünyanın göbeğine Kal diyorum,
Bunu görmek değer bir ömre.
Bir his büyüyor büyük ve iri sözcüklerin arasında..
Yalnızlığına güveniyor,
Tek tabanca olmaya.
Bu nasıl bir yanılsama, yan basma dünyaya!
Beni elimden tut,
Parmak uçlarımızla dokunalım şaşkınlığımıza.
Kil yapışkanlığı, kum kaypaklığı yeryüzü dediğimiz;
Dilimizde dolaşan o büyük ağrı.