Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Elise Thiebaut

Elise ThiebautBu Benim Kanım yazarı
Yazar
8.6/10
36 Kişi
104
Okunma
1
Beğeni
1.079
Görüntülenme

En Eski Elise Thiebaut Sözleri ve Alıntıları

En Eski Elise Thiebaut sözleri ve alıntılarını, en eski Elise Thiebaut kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Doktorların atası Hipokrat, adet konusunda sahip olduğumuz hatalı bakış açısının ağır sorumluluğunu taşıyor. Hipokrat birçok kadının adet öncesindeki günlerde migren, kramp, ruh hali değişimi, kas ağrısı gibi dertlerden muzdarip olduğunu ve bu problemlerin adet olur olmaz kesildiğini gözlemlemiş. Bundan, kanamanın sağlıklı olabilmek için kaçınılmaz olduğu sonucunu çıkarmış. Çünkü kanama, organizmayı zehirleyen "kötü ruhların" vücuttan atılmasını sağlıyormuş. Hipokrat, ünlü yemininde* "Adet olamayan bir kadının yaşadığı burun kanaması sağlıklıdır" diye belirtiyor. Çünkü kadın bu şekilde kendisini zehirleyen "fazla" kanı tahliye etmiş oluyor.
Sayfa 45 - Ayrıntı Yayınları. Kadın Dizisi 1: Bu Benim Kanım × Adetin kısa hikayesi - Yaşayan kadınlar ve yaratan erkeklerden× *Hipokrat, Diseases of WomenKitabı okudu
Tarihöncesi dönemde yaşamasam da, ilerleyen yaşıma ve beslenmek için avlanmanın ne olduğunu bilmememe rağmen yine de mağarada yaşayan atalarımızın kaygılarından birinin yırtıcıların kan kokusuna doğru çekilmeleri olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu bakış açısıyla, tabunun kaynağının tehlike korkusu olduğunu savunan Reinach'ın hipotezi olabildiğince gerçekçidir. Kadınlar bu sebeple yırtıcılardan kaçmak ve kabileyi korumak için adetleri süresince kendilerini korunaklı bir bölgede soyutlama alışkanlığını geliştirmiş olabilirler. İngiliz antropolog Chris Knight gibi birçok antropolog, seçilen bu soyutlanmanın kadınları aynı zamanda bütün kültürlerde izleri görülen - özellikle yakın zamanda yapılan çalışmalara* göre erkekler tarafından değil kadınlar tarafından da yapılmış mağara resimlerinde- şamanik bir tinsellik geliştirmeye yönlendirmiş olabileceğini öne sürmüşlerdir.
Sayfa 55 - Ayrıntı Yayınları. Kadın Dizisi 1: Bu Benim Kanım ×Adetin kısa hikayesi - Yaşayan kadınlar ve yaratan erkeklerden × *Amerikalı antropolog Dean R. Snow'a göre, tarihöncesi mağaralardaki oyma ve resimleri çevreleyen el izlerinin %75'i kadınlara ait. VirginiKitabı okudu
Reklam
Antropolog Daniel de Coppet'ye göre 'tabu' kelimesi, ünlü denizci James Cook'un 1778'de Hawai adalarına yaptığı kısa gezi sırasında Polinezya dillerinden alınmıştır. Tabu iki ayrı kelimeden türetilmiştir: 'belirtmek/işaret etmek' anlamına gelen 'ta' ve yoğunluğu ifade eden 'pu'. Kelimenin anlamı böylelikle 'güçlü bir şekilde belirtilen' yani bir tehlikeyi işaret eden ve saygı veya sakınmaya mecbur eden belirgin, ayırt edici gösterge(ler) taşıyıcısıdır. Zıttı 'noa' ise sıradan, genel ve izin verileni ifade eder.
Sayfa 56 - Ayrıntı Yayınları. Kadın Dizisi 1:Bu Benim Kanım ×Adetin kısa hikayesi - Yaşayan kadınlar ve yaratan erkeklerden -Kitabı okudu
Sanatçı ve şair Rupi Kaur'un, Kiran Gandhi'nin performansından birkaç gün önce Instagram'da yayınladığı, eşofmanı ve çarşafının üzerinde kan lekesi olan sırtı dönük fotoğrafında kanıtladığı gibi, söz konusu adet kanaması olunca sessizlik hüküm sürmeye devam ediyor. "Görsel bilginin farklı mecralarda ele alınma biçimlerini incelemek" için gerçekleştirilen proje, Kaur'un Toronto Üniversitesi'ndeki derslerinin bir parçası. Bu fotoğraf Instagram tarafından adetlere karşı geldiği için birçok kez silinmiş. Rupi Kaur'un - kanın gerçek olmadığını özellikle belirten- kız kardeşi tarafından çekilen bu fotoğrafta aslında şaşırtıcı ya da cinsel içerikli hiçbir şey yoktu.
Sayfa 84 - Ayrıntı Yayınları. Kadın Dizisi 1:Bu Benim Kanım ×Adetin kısa hikayesi - Yaşayan kadınlar ve yaratan erkeklerden -Kitabı okudu
Kiran Gandhi 42,195 km koşmakla kalmadı, bu performansı adetinin ilk gününde ve 4 saat 49 dakikada tamamladı. Yalnızca adet görürken koşmakla kalmadı, tampon veya ped de kullanmamaya karar verdi... Kiran Gandhi, bu doğaçlama meydan okumayı, kadınların kurban haline geldiği damgalamayı ifşa etmek için gerçekleştirdi. ... Aynı yarışlar ilgili Vikipedi makalesi, yaşanan dikkat çekici olaylar arasında Paul Martelleti'nin o yıl Örümcek Adam kostümü giyerek maratonda dünya rekoru kırdığından, İngiliz Paula Radcliffe'in 'elit' kategorisinde son koşusunu yaptığından ve Formula 1 pilotu Jenson Button'ın çok daha iyi bir performans sergilediginden bahsediyor. Fakat Kiran Gandhi hakkında tek bir kelime söylenmiyor.
Sayfa 82 - Ayrıntı Yayınları. Kadın Dizisi 1:Bu Benim Kanım ×Adetin kısa hikayesi - Yaşayan kadınlar ve yaratan erkeklerden -Kitabı okudu
Yeni bir insana hayat vermemizi sağlayan doğal bir süreçten niçin bu kadar korkuyoruz? "Kaltak", "sürtük" ve "orospu" diye bağırmakta tereddüt etmezken "adet" derken neden fısıldıyoruz? Bu kelimelerin hangisi daha olumsuz? Vücudumuzun çalışma biçiminde bizi bu kadar utandıran nedir? Cinsel obje haline getirilmiş bedenler görmekten memnunuz fakat cinsellige dair egomuza hizmet etmeyen bir şeye bakmak bizi incitiyor. Vajinanın seksten başka bir şey için kullanıldığını vurgulamak, manikürlü kadın kimliğine duyduğumuz huzurlu anlayışımıza doğrudan bir saldırı gibi görünüyor?
Sayfa 85 - Ayrıntı Yayınları. Kadın Dizisi 1:Bu Benim Kanım ×Adetin kısa hikayesi - Yaşayan kadınlar ve yaratan erkeklerden -Kitabı okudu
Reklam
Amerikalı feminist Gloria Steinem'ın 1980’li yılların başında mizahla karışık yazdığı gibi, bunu kadınlar değil erkekler yaşasaydı; “âdet imrenilecek, gurur duyulan eril bir durum hâline gelirdi. Âdetlerinin uzunluğu ve akıntılarıyla gururlanırlardı. Erkek çocukları ilk âdetlerini, yiğitliğin uzun süredir beklenen bu simgesini, dini kutlamalar ve kesin surette eril törenlerle tarihe kaydederlerdi. Meclis, aybaşı ağrılarıyla savaşmak için Ulusal Dismenore [âdet sancısı] Enstitüsü kurardı ve devlet ücretsiz sağlıklı koruma ürünleri için kaynak sağlardı." Tek sorun âdet olanın erkekler değil kadınlar olması. Meselenin kalbi belki de bu talihsiz dağılımda. Antropolog Françoise Héritier, “kadın, kanın bedeninden dışarı aktığını görüp bazen istemeden ve de engelleyemeden hayat verirken (ve bazen de bunu yaparken ölürken)" erkek tarafından değer verilenin "özgür iradesiyle kanını akıtabilmek, hayatını tehlikeye atabilmek, başkalarının yaşamınason verebilmek" olduğunun altını çiziyor. Bununla birlikte bir kadını, kendi kanının aktığını görürken ve hayat verirken, özgür iradesiyle kan akıtmaktan, hayatını tehlikeye atmaktan, başkalarının yaşamına son vermekten biyolojik olarak hiçbir şey alıkoymuyor. Gerçekler, doğurganlığın simgesi olan âdeti lanete dönüştürecek derecede nasıl çarpıtılabildi?
21. yüzyılda yaşasak da, 1969 ve 1972 yılları arasında yedi kere Ay'a çıkmış olsak da ve bugün tüm ciddiyetimizle Mars'ta koloniler kurmayı planlasak da kadınların neden her ay âdet olduklarını kesin olarak hâlâ bilmiyoruz.
Homo sapiens ki soğuktan, açlıktan, hastalıktan ya da doğadaki tehlikelerden korunmak için binlerce yol bulmuştur. Bütün toprakları keşfetmiş, sömürgeleştirmiş, evrende seyahat etmeyi ve birbirini öldürmek için silahlar icat etmeyi öğrenmiştir. Buna rağmen adet konusunda hala mantıkdışı davranmaktadır.
Adet kanı tabu olduğu için kadınların, denize girmeleri, avlanmaları, seçmeleri veya seçilmeleri, topluluk önünde konuşmaları veya politik ya da dini sorumluluklar yüklenmeleri uzun süre yasaklandı. Yine adet kanı tabu olduğu için kadınlara bugün zehirli parfüm ve diyoksine bulanmış tampon ve pedler satılıyor.
Reklam
Yeni bir insana hayat vermemizi sağlayan doğal bir süreçten niçin bu kadar korkuyoruz? Tamponumuzu çantamızdan kazara çıkardığımzda onu tekrar içeri sokmak için neden böylesine acele ediyoruz? "Kaltak", "sürtük", "orospu" diye bağırmakta tereddüt etmezken adet derken neden fısıldıyoruz?
Tampon veya ped paketini hangi yöne çevirirseniz çevirin vajinanızın tam ortasına yerleştirmeye hazırlandığınız ürünün içeriğini asla bulamayacaksınız.
Sayfa 102Kitabı okudu
2015 tarihinde yapılan bir araştırmaya göre asitli içeceklerin tüketiminin, ilk adetin yaşanma tarihini düşürüp hemen sonrasında meme kanseri riskini %5 arttırarak kadınların sağlığını etkilediğini öğrendim
Sayfa 112Kitabı okudu
Kadının vücudunu yiyip bitiren şey, büyük ölçüde, kadın olmanın yarattığı bunalımdır. Simone de Beauvoir - İkinci Cins
Sayfa 159Kitabı okudu
Cinsel şiddet üzerine yürütülen çalışmalar, kurbanların otoimmün hastalıkları, kanseri, kalp ve damar hastalıklarını diğer kadınlardan çok daha fazla yaşadığını gösteriyor. Cinsel şiddetin sebep olduğu travmaların yalnızca psikolojik değil; bağışıklık sistemini uzun vadede etkileyebilecek fiziksel ve nöronal bir boyutu da olduğunun altını özellikle çiziyor.
Sayfa 181Kitabı okudu
227 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.