Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Aynı alanda akademik eğitimine devam etmektedir. Öyküleri Dergâh, Post Öykü, Türk Dili, Bûtimar gibi çeşitli dergilerde yayımlandı.
Bu dünyanın sonu geldi. Biz yenisini göremeyeceğiz. İnsan giderken yalnız kendi tohumunu götürecek. Köpeğin, incirin ve ateşin tohumu burada kalacak. Sonraki yaşam, burada...
Dergah Yayınlarının kitapları arasında dolaşırken karşıma çıktı bu kitap. Kim bu Emine Altınkaynak diye sorarken kendi kendime kitabı almış bulundum.
Okuduğuma pişman olmadığım kitaplardan bir tanesi oldu. (Bu konu hakkında yakın zamanda okuduğum bir kitabı paylaştığımda detaylandırarak destekleyeceğim.)
Okuduğum bölümle ilgili olsa gerek, öyle bir hikaye var ki bir kaç paragrafta tebessümüm yerini kahkahaya bıraktı.
Çayın ve kahvenin yanında uzunca serildiğinizde keyifle okuyacağınız birbirinden güzel hikayelerle birlikte yeni bir yazarın kalemini tanımak isteyenler için öneri listemizin ilk kitabı olacak.
Ayrıca yazarımız bu kitabı okurken arkadan çalması geren fon müziğini bizim için seçmiş.
Saatler mi Durmuş Yoksa Zaman mı
Söz: Tunç Kemal
Müzik: Ömür Gençel
Seslendiren: Ayşe Tunalı
Hikayelerden altını çizdiğim bir kaç alıntıyla usulca uzaklaşıyorum...
Bir anlık bakış kaç yıl katabilirdi ömrüne ya da kaç yıl eksiltebilirdi ömründen insanın? <Adı Neymiş?>
Bizde çağın modasıdır alan dışı uzmanlık. Herkes uzmandır bizde bilmediği hususlarda. <Sol Yanım>
Bilirsiniz, çoğumuz vicdanımızın yarısını, diğer yarısının var olduğuna başkalarını inandırmak için taşırız. <Yeryüzü Oyunu>
Unutmadan yazar bu hikayelerinde bolca soru soruyor. Hazırlıklı gelin benden söylemesi...
Yazar: Emine Altınkaynak
Yayınevi: Dergah Yayınları
Sayfa Sayısı: 127
İçerisinde 14 tane hikayesi bulunan yazarımızın ilk kitabı.
Ben kitabı çok beğendim. Yazarın yazım şekli de hoşuma gitti. Altını çizdiğim çok fazla yer var. Hatta direkt işaretlediğim hikayeler var.
Emine Altınkaynak'tan kesinlikle bir kitap daha okumak isterim. Yolu açık olsun!
Alıntılar
"Kalu beladan kalma gönülle ahir zamanın aklına meydan okunmaz."
"Saçılmış bir nar gibi vakit..."
"Dağların arasında yaşayabilmenin birinci kuralı oysa varlığını yolunun, bağırmaya tabi olduğunu bilmektir. Tam da bu yüzden burada insanların çoğu; eli, ayağı, başı olan birer bağırtıdır."
"Veda anındaki bakışları her zaman kırgın..."
"İki cihana karşılıklı bağlansa da bin atlı, iki yarımın bir araya gelme ihtimali bir daha olmayacaktı."
"Bazı izlerin zehrini atmaya yetmiyordu bir insan ömrü. Bu yüzden hafıza da miras kalıyordu."
Anadolu hikayelerini modern bir anlatım ile sunuyor yazar. toplumun ruhunu ve psikolojisini yansıtması açısından okunası. özellikle de kitabın adına yaraşır bir anlatımı var; her hikayede tutunacak bir dal ya da tırmanacak bir duvar bulamayan bir sarmaşık gibi ne yapacağını bilemeyen, çaresiz karakterler ve bu karakterlerin iç çekişmeleri ile karşılaşıyoruz. bu anlamda hikayeler sağlam psikolojik zemine oturtulmuş. hikayedeki olaylar size göre bambaşka olsa da kendinizi bulduğunuz noktalar his olarak karşınıza çıkacak. ilk hikaye ise keyifli ve mizah dolu yapısı ile diğerlerinden ayrılıyor, incelemeyi yaparken onu farklı bir köşeye koymuş olalım. bu arada yazar adeta bir yönetmen gibi öyle betimlemeler sunuyor ki kendi filminizi çekiyorsunuz okurken.