Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enbiya Yıldırım

Enbiya YıldırımKur’an Bize Yeter Söylemi yazarı
Yazar
Çevirmen
9.0/10
108 Kişi
619
Okunma
91
Beğeni
4.702
Görüntülenme

Enbiya Yıldırım Gönderileri

Enbiya Yıldırım kitaplarını, Enbiya Yıldırım sözleri ve alıntılarını, Enbiya Yıldırım yazarlarını, Enbiya Yıldırım yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kur'an'ı hepimizden çok daha iyi anlamış olan Hz. Peygamber'in söyleyip yaptıkları bizim için öncelikli olmalıdır.
Kuran bana yeter diyen kişilerin gerek konuşmalarında ve gerekse kitaplarında yazdıklarına bakıldığın da, eleştirdikleri zevatın hadis/tefsir/fıkıh/tarih/lügat... kitaplarından ihtiyaç duydukları anda yararlandıklarını ve kötüledikleri kitapları başvuru kaynağı yaptıklarını görürüz.
Reklam
Hz. Peygamber de gençleri sever Gençlerin sevgisi elbette karşılıksız bir sevgi değildir. Allah Rasûlü de gençleri çok sever, onlara değer verirdi. Camiye devam etmeleri için çabalardı. Onlarla şakalaşır, toplum içinde düşüncelerini ifa- de etmeleri için söz verir, yetenekli olanları müfrezelerin ve birlik- lerin başına komutan atardı. Toplumu bilgilendirmek ve İslam'ın öğretilerini insanlara öğretmek için yardımlarını alırdı. Öyle ki, Ashâb-ı Suffa olarak adlandırılan ve bizzat Hz. Peygamber'in eği- timinden geçerek İslamı anlatmak üzere çeşitli bölgelere dağılan fedakâr zevatın büyük çoğunluğu gençlerden oluşmaktaydı. Onların İslam'ı insanlığa ulaştırmak için gösterdikleri çabalar sırasında başlarına bir şey gelmesi Allah Rasülünü çok üzerdi. Nitekim yetmiş kişilik genç bir eğitim kadrosunu İslâm'ı anlatmak amacıyla görevlendirmiş ancak bu güzel insanlar Biri Mâûne denilen yerde tuzağa düşürülerek şehit edilmişlerdi. Bu durum Allah Rasûlünün o kadar ağırına gitmişti ki, o kadar yü reğini sızlatmıştı ki, bir süre sabah namazında bu işi yapanlara kunut okuyarak beddua etmişti
Sayfa 159Kitabı okudu
Gençler de Allah Rasûlünü çok sever Delikanlılar ve genç kızlar Allah'ın Elçisini çok severler. Nitekim Mekkede İslam'ı insanlara anlatmaya başladığında etrafında ke- netlenen, ona sahip çıkan, maruz kaldığı eziyetlere karşı göğüsle- rini siper edenlerin çoğu gençlerdi. Hz. Ali 10, Abdullah bin Ömer ile Ubeyde bin el-Cerrah 13; Ukbe bin Amir 14; Cabir bin Abdul- lah ile Zeyd bin Hârise 15; Abdullah bin Mesud, Habbab bin Eret ile Zubeyr bin Avvâm 16; Talha bin Ubeydullah, Abdurrahman bin Avf, Erkam bin Ebi'l-Erkam, Sad bin Ebi Vakkâs ile Esma binti Ebi Bekr 17; Muaz bin Cebel ile Mus'ab bin Umeyr 18; Ebu Musa el-Eş'ari 19; Cafer bin Ebi Talib 22; Osman bin Huveyris, Osman bin Affan, Ebu Ubeyde ile Hz. Ömer 25-31 yaşlarında idiler
Sayfa 159Kitabı okudu
Rasülüllah’a minnet
Biz onu gerçekten severiz, çünkü Kur'an'ı okuyorsak, alnımızı secdeye götürüyorsak, ramazanda orucumuzu tutuyorsak, haccımızı ve umremizi yapıyorsak, ahlâkımızı güzel tutarak iyi bir mümin olmaya çabalıyorsak, tüm bunları kuşatan imanımızla ahiretimizi kurtarmaya gayret ediyorsak, bunlar hep onun vesilesiyledir. Rabbimiz onu bizlere rehber kılmıştır. Bizler, onun önderliğinde bunları öğrendik. Hepsinin elbette bir karşılığı olacaktır. İşte gönlümüzün derinliklerinden kopup gelen sevgimizin nedeni budur. "Yâ Rasûlallah" dediğimizde gözlerimizin dolması bundandır. Bu sevinçle, "Bizlere Son Elçisi'ne ümmet olmayı nasip eden Rabbimize hamdolsun." dememizin gerekçesi budur
Sayfa 158Kitabı okudu
Rasülüllah’ın Helal haram kılma yetkisi
Şimdi şu ayetleri okuyalım: "Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları 0 Elçi'ye, o ümmi Peygambere uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara İyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Hz peygamebrin haram koyma yetkisi
Pek çok insan haram ve helale dair hükümlerin sadece Kur'anda olduğundan bahisle Hz. Peygamber'in böyle bir yetkisi olmadığını iddia etmektedir. Buna göre haramlar ve helaller Kur'an'da belirlenmiştir; Rasûlullah zamanında var olan ve kitapta geçmeyen bir şey kesinlikle haram değildir. Çünkü haram olacak olsaydı her şeyi teferruatına varıncaya kadar açıklayan Kur'an bunları da açıklardı. Nitekim bu bağlamda, "Hz. Peygamber zamanında vahyin inişi devam ediyordu, dolayısıyla her bir haramla ilgili ayet inmesi gerekirdi. Çünkü bazen o kadar teferruat bilgisi veriliyor ki, bunlara bakarak, bir şey haram idiyse onunla ilgili olarak da ayet inmesi gerekirdi." denmektedir Buna şu cevabı vermek mümkündür: Bir önceki konuda değindiğimiz üzere, Allah'ın her bir meseleyle ilgili olarak ayet indirmesini beklemek Kur'an'ın hacmini ciltler dolusu bir noktaya taşırdı. Ayrıca Hz. Muhammed'in hareket alanını, yetki ve konumunu bütünüyle sınırlandırırdı. Çünkü her meselede vahiy gelecek olsaydı, Hz. Peygamber sorular karşısında vahiy gelmeden ağzını bile açamazdı
Sayfa 136Kitabı okudu
"Yapılması gereken geleneği ihmal etmeden geleceği inşa etmektir."
Sayfa 156Kitabı okudu
"Edep ve bilim sınırları içinde olduktan sonra eleştirilerde bir sakınca yoktur. Ancak ithamlar Müslümamların değerlerine hakaret şeklinde gerçekleşirse buna tahammül edilmesi mümkün değildir."
Hayattayken yaşayan Kur'an olan ve bu mirasını bizlere bırakan Hz. Peygamber'in durumunu özetlemeye Muhammed Gazâlî'nin (ö.1996) şu harika tespiti yetmektedir: "Hz.Muhammed'in hayatı, Kur'an'ın emir ve yönlendirmelerini bizzat tatbik etmekten ibaretti. İbadet, ahlâk, cihad ve muâmelat hususunda o yeryüzünü değiştirip yepyeni bir medeniyet tesis eden canlı bir Kur'an'dı. Eğer bu amelî ve kavlî sünnet olmamış olsaydı, Kur'an hayal âleminde sabit nazarî felsefelere benzerdi. Hiç kuşkusuz, Hz. Muhammed'in sosyal, sivil ve askeri sahalarda, bütün bunlardan önce itikadi ve ibadet esaslarını uygulamadaki sünneti, ebedi risâletin ayrılmayan parçasıdır. Çünkü su, nasıl bilinen iki elementten meydana geliyorsa, İslâm da aynı onun gibi Kitap ve sünnetten oluşmaktadır.
Reklam
"Her kim dualarının kabulünü, gam ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse sıkıntıda bulunanların imdadına yetişsin."
Sayfa 169
"Kim, üzüntülerde ve güçlüklerde duasının kabul olunmasını isterse, bolluk ve mutluluk anlarında çok, çok dua etsin." (Müstedrek, 1997)
Sayfa 167
İmam Gazali: " Ölümü hatırlamanın en tesirli yolu, senden önce göçen akranlarını, emsallerini çokça anman, onların ölümlerini, yıkılıp toprak altına girdiklerini düşünmen, makam ve mevkilerindeki güzel görünümlerini gözünün önüne getirmendir. Sonra toprağın onların güzel suretlerini nasıl çürüttüğünü tefekkür etmen; kabirlerde azalarının nasıl birbirinden ayrıldığını hayale getirmen; kadınlarını nasıl dul, çocuklarını nasıl yetim bıraktıklarını, mallarını nasıl terk ettiklerini görmen; meclislerde boş kalan yerlerine ibretle bakmandır.
Sayfa 136
"size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı, düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek' amelin ne olduğunu haber vereyim mi? Allahu Teala'yı zikretmek. (Tirmizi, 3377; İbn Mâce, 3790)
Sayfa 131
"Batı ve Doğu arasında sıkışıp kalmış ülkemizde sanki illâ da bir tarafa yaslanmak gerekiyormuş gibi ya gelenek düşmanlığı yapmakta ya da tam tersi olarak gelenek bütün kusurlarıyla kutsanmaktadır. Oysa bizim ihtiyacımız restorasyondur, güncellemedir, tecdittir."
819 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.