Erdoğan Merçil

Büyük Selçuklu Devleti yazarı
Yazar
Derleyen
8.6/10
77 Kişi
340
Okunma
43
Beğeni
2.538
Görüntülenme

Erdoğan Merçil Sözleri ve Alıntıları

Erdoğan Merçil sözleri ve alıntılarını, Erdoğan Merçil kitap alıntılarını, Erdoğan Merçil en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonuç olarak; 1071 Ağustos'unda gerçekleşen Malazgirt Savaşı öncelikle Türk tarihinde yeni bir dönemin kapılarını ararken Bizans İmparatorluğu için 1453'e giden sürecin de başlangıcını temsil etmektedir. Ancak her şeye karşın ilk sonuçları itibarıyla Bizans adına çok da felaket ve korkutucu bir tablo içermemektedir. Zira Bizans tarihinin her döneminde olduğu gibi güttüğü denge politikası ve uyguladığı siyasi entrikalarla bazen de umulmadık anlarda gerçekleşen olaylar sayesinde varlığını Malazgirt sonrasında da uzun süre korumayı bilmiştir. Haçlı Seferleri bu umulmadık olaylar için verilebilecek en güzel örneklerden biridir. İlim dünyasındaki genel düşünce Malazgirt ve sonrasındaki gelişmelerin Haçlı Seferlerinin hazırlayıcısı ve savaş nedeni olduğu şeklindedir.
Sayfa 150 - İstanbul Büyükşehir Beldiyesi Kültür A.Ş Yayınları
Selçuklularda taştdar müessesesi
Ortaçağ Müslüman Türk devletlerinde varlığını gördüğümüz müesseselerden birisi de "taştdârlık"'tır. Ancak taştdârın yine bu dönemde varlığı görülen âbdâr ile aynı görevi yapıp yapmadığı konusu pek açık değildir.
Sayfa 207 - Bilge Kültür Sanat YayıneviKitabı okudu
Reklam
Oğuz İstilası ve Büyük Selçuklu imparatorluğunun Yıkılışı
Sencer, bir müddet sonra başkenti Merv'e gitti. Ancak kendisi artık yaşlanmış ve çektiklerinden dolayı ruhen çökmüştü. Askerleri dağılmış, üstelik hazinesi de boştu. Bu bakımdan Sultan Sencer esaretten kurtulduktan sonra devletini yeniden diriltmek hususunda bir şey yapamadı, 26 Nisan 1157 tarihinde 72 yaşındaydı.
Sayfa 125 - Bilge Kültür Sanat YayıneviKitabı okudu
24 Mayıs 1040'da Gazne ordusu Dandanakan Kalesi'ne doğru ilerlerken Selçuklu kuvvetleri hücuma geçti. Gazneli ordusu bu hücuma rağmen öğleye doğru Dandanakan Kalesi'ne ulaşabildi. Sultan Mes'ud kalenin yanında konaklama teklifini kabul etmeyerek ordusunun su sıkıntısını önlemek için beş fersah ilerdeki havuza gidilmesini
Sayfa 76 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Sultan Mahmûd Sünni mezhebe bağlı idi. Ayrıca o hadis bilir, huzûrunda Şâfif ve Hanefî hukukçuları arasında tertip ettirdiği münazaraları dikkatle dinler ve onlara sualler sorardı. Sultan Hindistan'daki putperestlere olduğu kadar İslâm ülkelerinde dini yönden kargaşalık çıkaran grublara karşı da mücadele etmiştir. Sultan Mahmûd Bâtıniliğe göz açtırmamasına rağmen, ülkesi içindeki Kerrâmîler'e gösterdiği yakınlık ile de dikkati çekmektedir. Kerrâmiye adını, kurucusu Ebû Abdullah Muhammed b. Kerrâm (ölümü 869)'dan alan bir mezhebdir. Bu mezheb bilhassa Horasan'da çok taraftar bulmuş, Sebüktegin tarafından da himaye görmüştür. Sultan Mahmûd da Kerrâmiler'e sempati duymaktaydı ve saltanatının ilk yıllarında öteki karışıklık çıkaran grublara karşı onları bir silah olarak kullanmaktaydı. Bu devirde Nigâbûr'daki Kerrâmiler'in sayısı yirmibin kadar gösterilmekte ve bunlar Horasan'da mühim bir kuvvet oluşturmaktaydılar. Karahanlılar 1006 tarihinde Nigâbûr'u işgal ettikleri zaman, Kerrâmîler'in şehirdeki kuvvetlerinden ve bir olay çıkarmalarından korktuklarından onların reisi Ebû Bekr Muhammed b. Ishak'ı gözaltına almışlardı. Fakat Ebû Bekr Mu- hammed Gazneli orduları yaklaşırken Karahanlılar'ın elinden kurtulmayı bilmiş ve bu sebebten Sultan Mahmûd tarafından daha çok himâye görmüştü
Sayfa 46 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Sultan Mahmûd devrinin önemli olaylarından birisi de 1011 yılında Horasan şehirlerinde ve özellikle Nişâbûr'da görülen kıtlıkdır. Görülmemiş derecede ağır geçen bir kış mevsiminden sonra mahsul elde edilememiş bu da kıtlığa sebep olmuştu. O devrin tarihçisi Utbi'nin rivayetine göre bu kıtlık sırasında sadece Nişâbûr'da yüzbin kişi ölmüştü. Halk tarlalardaki otları yemiş, yeni gömülmüş cesetler mezarlardan çıkarılmış ve insan eti açıkça sokaklarda satılmıştı. Kandırılarak uzak bölgelere çekilen insanlar öldürülmekte onların yağları dahi eritilmekte idi. Bu sebeble halk şehir merkezinden uzak yerlere ancak silahlı olarak veya grublar hâlinde gidebiliyordu. Köpekler ve kediler bütünüyle yok edilmişlerdi. Gazneli görevliler tarafından bu işte suçlu olanlar şiddetle cezalandırıldılar, fakat bu da bir sonuç vermemişti.Sultan Mahmûd bu günlerde şehirdeki görevlilere ve güvenilir kimselere anbardaki hububatın dağıtılması için emirler verdi. Nitekim anbarlardaki hububat fakirler ve ihtiyacı olanlara dağıtıldı. Ancak bu durum 1012 yılında mahsul alıncaya kadar sürmüştü.
Sayfa 41 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Geri111
116 öğeden 111 ile 116 arasındakiler gösteriliyor.