Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ergün Arıkdal

Ergün ArıkdalYaşamın Amacı Kendini Bilmek yazarı
Yazar
Çevirmen
9.1/10
41 Kişi
174
Okunma
70
Beğeni
8,8bin
Görüntülenme

Ergün Arıkdal Sözleri ve Alıntıları

Ergün Arıkdal sözleri ve alıntılarını, Ergün Arıkdal kitap alıntılarını, Ergün Arıkdal en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evet, fizik dünyadaki ailemizin yanında ruhsal dünyada da bir ailemiz vardır. Ruhumuz kendi mekanında, ruhsal dünyada bulunduğu için, onun da bağlantı kurduğu, tekamül ortamı bakımından kendisiyle beraber bulunmaktan haz duyduğu ve sürekli bir şekilde yardımlaşma içerisinde bulunduğu başka ruhsal varlıklar da vardır. Ruhsal ailemiz, fizik ailemiz gibi değildir. Birbirlerinden doğmaları, birbirlerine ait birtakım organik yapı malzemeleri taşımaları gibi birşey söz konusu değildir. Ruhsal aile, hizmet ve vazife bakımından aynı hedefleri seçen, aynı hedefe doğru koşan varlıklar demektir. Hedef birliği olan varlıklar bir ruhsal aile oluştururlar.
Varlığımızı holistik bir biçimde yani bir beden olarak, zihin ve psişe olarak bir bütün halinde yüksek ve üstün bir seviyede, pozitif bir alanda tutabiliyor muyuz? O pozitif alanda faaliyette bulunabiliyor muyuz? Kendi varlığımızın bütün yeteneklerini pozitif yeteneklerini, olumlu yeteneklerini hayrı, iyiliği, Yüce iyiliği, rahmeti, şefkati, fedakarlığı yaratmakta kullanabiliyor muyuz? İnsanlar için ne verebiliyoruz? Hiçbir şey düşünmeden hangi şeye katkıda bulunuyoruz? Hangi olumlu akımın, hangi yararlı akımın bir unsuru olabiliyoruz? Pozitif enerji böyle yaratılır. Pozitif düşünce bir sevgi akışıdır. Sevgi akışı, kuru kuruya bir yere akamaz, sevginin akacağı parkuru, kanalı yaratmak gerekir...
Reklam
Artık köklü bir değişime gerek vardır. Bu radikal değişikliğe tüm dünya insanlığının ihtiyacı olduğu açıkca bellidir.insanlar elbetteki vicdanlarına karşı, inanca karşı, şuura karşı, ruhun gelişmesine karşı yapılan zulümden dolayı kendiliklerinden ayağa kalkacaklardır. Ama bu, silahsız, topsuz, tüfeksiz, kansız ve nefretsiz bir harekettir; hiçbir menfaatin beklenmediği bir ayağa kalkıştır. Zaten esas olan da, zihni ve ruhu diri tutmaktan ibarettir. Zihnini ve ruhunu diri tutan bir insan vicdan sahibi bir insandır.
Duygusal fırtınalar (aşktan kin ve öfkeye, inanç katilliğine kadar) karşısındaki esnekliklerimiz, uyum sağlama çabamız -sabırlılık talimleri- tekâmülümüz için çok önemlidir. Her duygusallık sökülüp atılması gereken bir kabuktur. Kabuğun altındaki yapıya, daha güçlü ışığın ulaşmasını sağlamak, bilgiye kavuşmaktır. Kabuklarımız -mantal, inançsal ve maddesel- her yeni bilginin etki alanına şuurlu ve vicdanlı olarak uyum sağlamamıza engel olur; esnekliğimizi azaltır. Bir kamış gibi esneyerek gelen rüzgâra (etkiye) uyum sağlamak, kırılıp kenara atılmamak iyi bir örnek düşüncedir.
Sayfa 188 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Hayatı yaşamak bir heves, bir özenti değildir. Yaşamak önemli ve ciddi bir eylemdir. Onunla birlikte tekâmül edebilmek için, onun yararlarını tanıyıp anlamak gerektir. Hayatın kanunları ve ahlâkı vardır. Bunları anlayabilmek, hayatı kuranları anlamaya bağlıdır. Zaman ve mekânın İlâhî Kudret vasıtasıyla var olduğunun şuuruna varmakla hayatın simyasına kavuşulur ki, bu da gerçek "yok olmazlık" demektir. Bizler şuursuzluğumuz sebebiyledir ki fanî yaratıklarız. Geçicilik, zaman ve mekân içindeki bir durumu değil, tamamıyla şuursal bir durumu ifade eder. Ölümsüzlük de buna benzer.
Sayfa 61 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Ruhçuluk insandaki şuursal boyutu genişletip artırmakla yükümlüdür. Şuursal düzeylerin kapasitelerini yükseltip "kendini bilen" insanların sayısını çoğaltmak onun görevidir. Ruhçuluk insanın insana, insanın kendine ve insanın evrene yakınlaşmasını sağlayan bilgi yoludur, geniş bir caddedir. Caddenin sonunda elde edilecekler, caddenin başında anlaşılır; felsefe değildir, fizik de değildir. İnsanı tümüyle ele alıp, gerçek amacını ona öğreten ve bütün yolları bir üst boyutta birleştirerek "uyanmış insanı" hazırlayan geniş bir yoldur. Bu yolda seyretmek, yürümek, çaba ve fedakârlık ister. Nefsin ihtiyaçlarını bilerek, isteyerek, anlayarak terki gerektirir. Ardından bilgisi gelir.
Sayfa 60 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Asıl ortaklık budur. Kendi tekâmülleriyle alâkalı hedeflerin birbirine yakınlığı, ortak alanları meydana getirir. Yoksa 'Efendim huyumuzu, birbirimizi seviyoruz. İkimiz de zeytinyağlı dolmayı, sinemaya gitmeyi severiz. Ben de maviyi seviyorum, o da mavinin tonlarını seviyor. Falan müzikten hoşlanıyoruz. Akşamları ikimiz de birer kadeh içtik mi hoşumuza gider. Ben falan türlü resmi severim, o da benim gibi o resim türünden hoşlanıyor. Aynı müziği dinliyoruz.' ifadeleri, insanları asıl birleştiren şeyler değildir. Asıl birleştirme meselesi hedefteki birliktir."
Sayfa 114 - Enstitü Yayınları
Yaşamak baştan aşağı -bilerek bilmeyerek- vazifeleri yerine getirmekten ibarettir. Her şeyde olduğu gibi, farkında olmak, uyanık ve dikkatli olmak, olayların ardındaki manayı yakalamak, her zaman ve her an kendimizi unutarak, aşarak vicdanımızın en geniş ve yoğun şekilde katıldığı bir istekle Kainatın ahengi ve düzeni için eylemde, işlemde bulunmak gibi varlıksal bir zorunluluğu idrak etmeliyiz.
Dünyamızda bir takım tatsızlıklar, manevi ve maddi sıkıntılar meydana geliyorsa, insanlar birbirlerine karşı gayet gaddarca, haince, insani olmayan davranışlar içerisinde bulunuyorlarsa, bunların sebepleri sadece o insanlar değildir; hepimiziz. Çünkü hepimizin yüreğinden, dimağından yayılan negatif enerjiler; astral planda çeşitli seviyelerde tezahür etmekteler. Adeta bir tabaka halinde cisimleşmişlerdir ve onların baskısı bizim üzerimizde pozitif değil negatif şekilde tezahür etmektedir. Kısacası bütün sıkıntılarımızın büyük bir kısmının sebebi yine bizleriz. İşte bu nedenle insanlar muhakkak birbirlerini sevmeli yani pozitif enerji dolaşımını artırmalıdır. Birbirlerimize karşı olan düşüncelerimizde pozitif enerjinin dolaşımını artırdığımızda negatife karşı büyük bir kalkan meydana getiririz. İşte bu yüzden insanların birbirini sevmesi, sayması hoş görmesi lazımdır..
Başkalarını kendisi gibi sevmek; başkası tarafından kendisine yapılması arzu edilmeyeni başkasına asla yapmamak, ifadelerinde yatan ilke VARLIKSAL EŞİTLİK ilkesidir. Tanrı karşısında bütün varlıklar eşittir. İşte bu BİLGİ bütün dinlerin ve erdemlerin temelidir. Hangi din ve erdem olursa olsun, kendi akide ve ilkelerinde bu bilgiden sapmış durumda bir uygulama yapılıyorsa, sapt8kları oranda doğruluktan uzaktırlar. Hangi din ve erdem insanları, bir BİLGİYE dayanmadan, tefrikaya tâbi tutuyorsa, onları VARLIKSAL EŞİTLİĞİN dışında düşünmekte ısrar ediyorsa, o din ve erdemler doğruluktan uzaktır. Bütün insanlık Eşitlik İlkesine göre hayat sahibidir. Şarta bağlı eşitlik, kardeşlik, sevgi olmaz; oldurmaya çalışanların ne kadar isabetsiz hareket etmiş olduklarını hayat tarihi bize göstermiştir.
Sayfa 137 - Ruh ve Madde YayınlarıKitabı okudu
360 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.