Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eva Lundgren

Eva LundgrenŞiddetin Normalleştirilme Süreci yazarı
Yazar
9.1/10
17 Kişi
69
Okunma
4
Beğeni
1.733
Görüntülenme

En Yeni Eva Lundgren Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Eva Lundgren sözleri ve alıntılarını, en yeni Eva Lundgren kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Burada, erkeğin ilerleyebilmesi ve güçlenebilmesinin koşulunun, aslında kadını tamamen yenememesi olduğundan da bahsetmeliyiz. Şiddet ancak fethedilecek, kontrol edilecek, yenilecek, alt edilecek ve tüm bunlara karşı koyacak biri olduğunda heyecan verir; yani karşısında canlı biri olduğu sürece. Her seferinde. Şiddet sürecinin gelişimi sonucunda erkek en sonunda kadını tamamen yok ettiğinde, dolayısıyla kadın artık ayağa kalkamayacağında, "öldüğünde”, fethedecek, kontrol edecek, alt edecek kimse kalmaz.
Bu açıdan, erkek psikolojik anlamda kadına bağımlıdır. Bu da neden sistematik olarak şiddet kullanan erkeklerin kendilerini terk etmek isteyen partnerlerine zulmettiklerini açıklar. Erkek kendisini şiddetin emrine verir, daha doğrusu şiddetin erotik denetiminin etkisindedir. Bundan sonra sürekli bu yoğun denetimi tekrar yaşamayı arzular.
Reklam
''Zaman içinde kadın erkeğe yer açmak için gittikçe ufalıyor.''
''Özetle, erkek yalnızca kadınların yaşam alanlarını kontrol etmeye ve bu alanları daraltmaya çalışmıyor, aynı zamanda kadın olmanın ne demek olduğunu da kontrol etmeye -yani burada kadınlık olarak tanımladığımız şeyi kontrol etmeye ve kısıtlamaya- başlıyor ve bunu da erkek olmanın ne demek olduğu ile ilişkilendiriyor. ''
''Dayak atan erkekler şiddeti kendi kafalarındaki kadınlık normu ile "gerçekteki" kadınlık, yani partnerleri arasında bir örtüşme sağlamak için kullanır. Bir başka deyişle, "yerine oturtmak için" kadınlara vururlar.''
Stockholm Sendromu
''Bilindiği üzere, şefkat gösterme acı verme ile beraber kullanıldığında işkencenin etkisi artar. Acı ortadan kalktığında kurbanda kendini adama duygusu yaratır ve işkenceci, kurbanın dinlenme, rahatlama, anlayış, yiyecek ve içecek gibi ihtiyaçlarını karşılar.''
Reklam
Şiddetin kadını baskılama mekanizması olarak kullanılması
'' Buradan bakıldığında, erkeklerin dayak atarak pek çok şey elde ettiklerini görürüz. Kısa vadede, yani şiddet sırasında, bir sınır belirlemeye ve kadının yaşam alanında istediği bölümleri kontrol etmeye çalışır. ''
"Eğer kadınların söylediklerine iyice kulak verirse-niz, siz de anlayacaksınız. Bu sözlerde tehdidi, kısıtlanmayı, şiddeti, beynin yıkanmasını ve bir insanın direnci kalmayana kadar nasıl yıpratıldığını görebilirsiniz. Ama aynı zamanda ıstırabın içinde nasıl tutunacak bir şeyler bulduğunu, sağ kaldığını da..."
''İsveç'te erkeklerin kadınlara yönelik şiddetinin yaygınlığını ölçecek bir araştırma görevini verdi. Bu çalışma, 2001 yılında Tutsak Kraliçe isimli raporda sunuldu. Cesaret kırıcı sonuçlardan biri de her iki kadından birinin, yani kadınların yüzde kırk altısının, on beş yaşından sonra bir erkek tarafından şiddete maruz bırakıldığı idi. İsveç medyası bu sonucu olumlu karşılamadı; her şeyden önce bu sonuç, erkeklerin pek çoğunun şiddet kullandığını gösteriyordu.''
'' İkinci grup ise partnerleri tarafından sürekli olarak şiddet gören kadınlardı ve bu şiddet Hristiyanlıktan hareketle gerçekleştiriliyordu; “Tanrı adına” şiddet uygulanıyordu. ''
Reklam
(...) güç eşitsizliği kültürel anlamda "normal" olarak algılanan toplumsal cinsiyet resminin -(...)- vazgeçilmez bir parçasıdır. (...) Her ne kadar yasal olarak şiddet kullanmak meşru sayılmasa da, dayak atan bir erkek daha az erkek olmaz, bilakis daha erkeksi bile görünebilir. Dolayısıyla kültürel anlamda şiddet kullanmak meşru kabul edilir. Bu ikilikte kadın olmak bu özelliklerin tam tersini yapmayı gerektirir: Tabi olmayı, örneğin hem cinsel hem de bakım hizmeti vermek anlamında ulaşılabilir olmayı. Buna mukabil, kadınların erkeklerin üstünlüğünü, hakimiyetini, cüzdanını ya da başka iktidar özelliklerini; erkeklerin de kadınların ulaşılabilirliğini ve erkeklere bağımlılığını çekici bulduğu varsayılır.
(...) şiddet uygulayan erkekler pek çok sosyolojik değişken açısından bakıldığında toplumsal görevlerini oldukça iyi yerine getiren kişiler. Bu kitap çerçevesinde analizi yapılan pek çok ampirik veri (örneğin görüşme yaptığım kadın, erkek ve çocukların hikayeleri gibi) için de aynı şeyi söylemek mümkün. İstatistiklerde de benzer bir tablo ortaya çıkıyor: alkol kullanımı, sosyal uyumsuzluk, eğitim, iş, doğum yeri (Lundgren ve diğerleri, 2002) ya da kişisel/çocukluk dönemi verileri ele alındığında, şiddet uygulayan erkekleri, uygulamayan erkeklerden ayıracak herhangi bir kalıp bulmak mümkün değil.
Özetle, erkek yalnızca kadınların yaşam alanlarını kontrol etmeye ve bu alanları daraltmaya çalışmıyor, aynı zamanda kadın olmanın ne demek olduğunu da kontrol etmeye – yani burada kadınlık olarak tanımladığımız şeyi kontrol etmeye ve kısıtlamaya – başlıyor ve bunu da erkek olmanın ne demek olduğu ile ilişkilendiriyor.
Sayfa 32 - Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Erkekler tarafından kontrol edilmeyen bir yaşam kurmayı başarabildiniz mi?
Sayfa 54 - Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
İnsanlar bana şiddet uygulayan erkeklerle uygulamayan erkekler arasındaki farkı sorduklarında onların sorusuna ben de bir soruyla karşılık veririm: O zaman şiddet yerine ne kullanıyorlar?
Sayfa 33 - Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
482 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.