Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eyüp Kul

Eyüp KulOsmanlı Medeniyet Tarihine Giriş yazarı
Yazar
Çevirmen
10.0/10
1 Kişi
7
Okunma
2
Beğeni
450
Görüntülenme

Eyüp Kul Sözleri ve Alıntıları

Eyüp Kul sözleri ve alıntılarını, Eyüp Kul kitap alıntılarını, Eyüp Kul en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Su Medeniyeti
Türkçe’de kullanılan yönler, eski devirlerde renklerle belirtilmekteydi; kuzey için kara, batı için ak, doğu için gök/yeşil, güney için kızıl. Ülkemizin etrafını çeviren Karadeniz, aslında kuzey denizi demek iken, Akdeniz batı denizi manasına gelmekteydi.
Sayfa 46
"Resm eylemişiz gözde hayâl-i hat u hâlin Âb üstüne nakş urucu nakkâşlarız biz" *Tacizâde
Sayfa 123 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kahve içenler, kahve sevenler, kahve bahane muhabbet şahane diyenler; kara olmasaydın, kara bakmasaydın, güzel olsaydın, güzel anılsaydın diye serzeniş edenler; hatrın var yoksa neye yarardın diye iç çekenler; ahmaklık diyip görüp içmem diye bahane edenler; kahvede güzel gitti, bir de yatak olsaydı da yataydık diye iç geçirenler; zalim kızların tuz bastığı, sevdalıların sürpriz yaptığı, mutlu anarın aşüftesi; muhabbet bağının çiçeği; ayrılık denince buram buram hasret kokanların sığınağı; Yemen'den gelince iyi, yolda görünce misk, içince meşk; içeceklerin Şah'ı; çayın en büyük rakibi, zamanı gelince düşmanı, dilbere naz, bülbüle niyaz; şiirlere giren yosma; şarkılarda bilumum katran; yoklukta az çekilmiş nohut; küçüklerin uzak durduğu büyükler için bir yudumluk nefis terbiyesi; dost meclisinde, gönül bahçesinde, iki çift lafın yandaşı; var olunca hoş, yokluğunda hançer; bozulan iç organın leblebisi Eyyûb
Ez cümle "Kitap kadri bilen, insan kadri de bilir" denir!
Sayfa 147 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
1840-1844 arası döneme ait hafiye ve muhbirler tarafından kaydedilen tutanaklardan da insanların kahvehanelerde neleri konuştukları hakkında bilgi edinilebilmektedir. Bu tutanaklar, devlet memurlarına duyulan genel hoşnutsuzluk hakkında oldukça fazla bilgi içermekle birlikte padişaha yönelik eleştiriler ise daha ziyade gizli ve üstü kapalı yapılmaktaydı...
Sayfa 85 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gel yıkalım şu Süleymaniye'yi desen iki kazma kürek iki de ırgat gerek Hadi gel yapalım geri şunu desen, bir Sinan gerek bir de Süleyman Mehmet Akif Ersoy
Sayfa 112Kitabı okudu
"Aşık öldü diye selâ verirler Ölen hayvan olur âşıklar ölmez" *Yunus Emre
Sayfa 200 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Yahya Kemal Beyatlı, "Türk'ün gönlünde nehir varsa Tuna'dır dağ varsa Balkan'dır" sözüyle, Necip Fazıl Kısakürek ise " Hey Sakarya kim demiş suya vurulmaz perçin / Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur/ Sırtına Sakarya'nın Türk tarihi vurulur" şeklinde devam eden şiiri ile nehirleri Türk tarihiyle, Türk'ün gönül coğrafyası ile ilişkilendirmektedirler...
Sayfa 46 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Âşık öldü diye selâ verirler, ölen hayvân olur âşıklar ölmez. Yunus Emre
Reklam
Sanatta bir medeniyetin ruhu gizli olup, uzun bir tarihi tecrübeden sonra medeniyetin en son elde edilen meyvesi sanat olmaktadır. İşte Osmanlılar da nefis ve irade terbiyesinde sanatın kıymetini kavramış, gençleri kötü alışkanlıklardan korumak ve hayatlarına disiplin altına almak gayesiyle hüsn-i hat ve musiki gibi sanatlara yönlendirmişlerdir...
Sayfa 89 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Sultan III. Murad'ın gizli bilimlere, fala, rüya tabirlerine, kıyametle ilgili anlatılara, dünyanın acayip ve garip durumlarına duyduğu merak ve bu merakın III. Mehmed ve I. Ahmed zamanında sürmesi Osmanlı minyatür sanatçıları üzerinde de tesiri olmuş ve masalsı kahraman ve olaylarla süslenmiş hikayelerin yolu açılmıştır..
Sayfa 107 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı minyatür sanatına asıl atılım, şehnâmecilerin resmi bir görevli olarak tayin edilme başlamasıyla gerçekleşmiştir. Bu doğrultuda ilk ünlü saray şehnâmecisi, mahlası Arifî olan şair Fethullah Çelebi'dir.
Sayfa 104 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
". .. Öyle ki eski Türk bahçelerindeki çardakların, ilkbaharda mor salkımlarla süslediği, yazları ise bu görevin yaseminlere bırakıldığı bilinmektedir. Özellikle yasemin çiçeğinin Türk bahçesinde ön plana çıkmasındaki ana etken, çardak için uygun bir süs çiçeği olmasıdır. Elbette sadece çiçekler çardakları sarmaz, yaseminlerle tezyin edilmiş eski bahçelerde muhabbet etmek cana can katan hususlardan addedilirdi. Hatta III. Murad zamanında, Ortaköy yasemin bahçeleri çok meşhur olmuştur..."
Sayfa 191 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
Kitap, Kütüphaneler ve Sahaflar
Büyük bir alim olan Sadeddin Taftâzâni, kitaplarını kendinden ödünç isteyen kişilere, bir aşığın maşukunu başkasına ödünç vermesinin ne kadar acayip bir hareket olduğunu" ifade ederek başladığı cevabında " Bu dünyadaki maşukunun kitap olduğunu, bu yüzden de maşukun başkasına emanet verilmeyeceğini" ifade ettiği üzere, kitaplarını ödünç vermeyeceğini dile getirmekle birlikte, bazı vakıf sahiplerinin kitabın değerini karşılayacak kadar bir rehin bırakması halinde ödünç vermeye sıcak baktığı da vakıf kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Sayfa 137 - Selenge YayınlarıKitabı okudu
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.