Aynen. Ben de kendini hemen ele veren metinlerden pek edebî zevk alamam.
"“O gün odada hiçbir şeyin hiçbir şeyiyiz demiştin ya, çok hoşuma gitmişti o cümle.”
“Öyle değil miyiz hocam, yalan mı?”
“Doğru, belki çok az şeyin olabileceği kadar çok doğru.” “Hiç okumadım değil hocam, şu meredi içince başka biri oluyorum sanki. Yani içimde kelimeler tepişiyor, kuralsız ve devrik olmasına rağmen zorladığında manalı hâle gelecek bir cümle olmak için içtima vaziyeti alıyorlar ve her biri bana bağıra bağıra tekmil veriyor. Susun lan diyorum bazen. Düşün ben o kadar bağıramamışken onlar nasıl bağırıyor değil mi hocam? Hayatta anlamadığım şeyleri daha çok sevdiğimi fark ettim mesela burada hocam, çünkü anladığım şeyler çok sıradan. Şu kıt aklımda bir şeyi anlıyorsam neyime yarar o şey. Anlamadığım şey öyle mi? Hep kafamı kurcalıyor, beni zinde tutuyor."
Bir şarkı açtım... Hasta olan insanların kaderleri, neden en yakınlarının da kederleri olur diye düşündüm. bir yolunu bulup babamı öylece bırakıp gitmeyi o kadar çok düşündüm ki... beceremedim. iyi mi ettim bilmem. Dışarısı nasıl bir yer hiç bilmiyorum. Anneme benzemekle huzurluyum.