Fabio L. Grassi

Atatürk yazarı
Yazar
7.0/10
20 Kişi
82
Okunma
9
Beğeni
1.908
Görüntülenme

Fabio L. Grassi Gönderileri

Fabio L. Grassi kitaplarını, Fabio L. Grassi sözleri ve alıntılarını, Fabio L. Grassi yazarlarını, Fabio L. Grassi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hükümetin ajanları yürütülmekte olan bütün gizli etkinliklerden haberdardırlar ama bizzat sultanın emirlerine itaat ederek fazla bir baskı uygulamıyorlardı; zaten buna ne arzuları ne de cesaretleri vardı: aslına bakılacak olursa, Genç Türkler devrim yapmak ama aynı zamanda İmparatorluğu da kurtarmak istiyorlardı ve etnik renklilikleri bağlayıcı bir unsur oluşturuyordu. Abdülhamid'in bu komploculara karşı politikası, denetlemek, pazarlık etmek, sürgüne yollamak, bağışlamak, birlikte hareket etmek, satın almak, arada sırada kulak çekmekten oluşuyordu.
Sayfa 51 - Turkuvaz Kitapçılık
Ağırlıklı olarak ortaya çıkan hedef, mutlakıyeti devirmek ve devleti modernleştirmekti. Bu esneklik ve yaygın görüş herkesçe kabul göruyordu. Ayrıca toplumun her unsuruna açıktı, adından da anlaşılacağı üzere ana fikir onların birleşmesiydi ama gene de Müslüman Türk uyeler sayıca daha fazlaydı; 1908'den sonra öteki milletlerin temsilcilerinin katılımı giderek ortadan kalktı Bu tür örgütlenmelerde sıkça görüldüğü üzere, iç ve dış merkezler arasındakı ilişkiler değişkenlik gösteriyordu ama dış merkezler genel olarak kuramsal duşunce alanında ve propagandanın organize edil mesi konusunda üstunlüğe sahiptiler. Elbette görüş ayrılıkları olmuyor değildi. Aynı yıllarda Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi içinde Rus Bolşevikler ile Menşevikler arasında yaşanacak ayrılığın çanları çalmaya başladığında, Jön Türk hareketi içersinde de "jakoben-otoriter" ruh ile "ılımlı-liberal" ruh gibi birincisi galip geldi. bir ayrım gözleniyordu. İTC içersinde Jakoben-otoriter kanadın başına geçen Ahmet Rıza güçlu pozitivist görüşleri olan bir kişiydi; öyle ki Türkçe-Fransızca olarak yayımladığı gazetesi Meşveret - La Consultation Auguste Comte'un icat ettiği pozitivist takvimi benimsemişti.
Sayfa 50 - Turkuvaz Kitapçılık
Reklam
Ali Fuat'ın anlatımı ise daha ayrıntılıdır: Günde kaç defa "Padişahım çok yaşa!" diye bar bar bağırdığımız devrin padişahı Sultan II. Abdülhamit gözümüzden yavaş yavaş duşuyordu. Tıbbiye'deki genç ve aydın Hurriyet taraftarlarının sürgünlere gönderilip ocaklarına incir dikildiğini duydukça iyice isyan ediyorduk. Bir gün bizim de başımıza böyle bir şey gelebilirdi. Devlet idaresinin iyi işlemediğini, suistimallerin alıp yürüduğünü, memurların ve subayların maaşlarını alamadıklarını, buna karşılık Saray'a mensup sırmalı hafiyelerle, dalkavuklarına maaşlarından başka keseler dolusu altın verildiğini haber aldıkça, Sultan Hamit'e aslında pek de güçlü olmayan güvenimiz büsbütün sarsılıyordu. Ordunun kötü eller yönetiminde değer ve saygınlığını yitirdiğini görüyorduk [...] Fakat kimse ortaya çıkıp "Nereye gidiyoruz, memleketi nereye götürüyorsunuz?" diye soramıyordu, sormak yurekliliğini gösteremiyordu. Doğunun alışık olduğu uyuşuk bir kadercilikle susuyordu. Çünkü Padişah'tan ve onun hafiyelerinden korkuyorlardı [...] Memlekette hürriyet yoktu. Biz genç Harbiyeliler, Fransız İhtilali Beyannamesi'nde insan hak ve hürriyetlerine verilen önemi gizli de olsa okumuş ve öğrenmiştik. 34
Sayfa 41 - Turkuvaz Kitapçılık | 34: Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk: Okul ve Genç Subaylık Anıları, İstanbul, İnkılap, 1999, s. 44-45
Mustafa Kemal'i alıştığından çok daha seçkin bir ortama sokan ve onu günahkâr Türklerin gözdesi olan rakıya alıştıran Ali Fuat oldu.
Sayfa 40 - Turkuvaz Kitapçılık
Sadece Müslümanların ve özellikle de Türklerin devam ettiği askeri okullar Osmanlı'ya sadakatin ve asıl Türk milliyetçiliğinin kalesi durumundaydılar.
Sayfa 38 - Turkuvaz Kitapçılık
Mustafa'nın Mustafa Kemal olması askeri okulun ilk yıllarında gerçekleşti. 1922 yılında anlattığına göre bu değişim şöyle yaşandı: Kısa sürede sınıf başkanı seçilmekle kalmadı, matematik dersinde üstün başarı göstererek onun gibi Mustafa adını taşıyan öğretmenini bile geçti. Hem isim karışıklığını önlemek hem de onun başarısını vurgulamak için öğretmeni ona "mükemmeliyet" anlamını taşıyan Kemal adını da verdi. Aydemir'e göre ise bu ad ona öğretmeninden değil, bir başka öğrenciden ayrılması için takılmıştı. Her durumda (gene sıkça rastlanan) Kemal adı onun hak ettiği bir sıfat olarak kendisine verilmişti ve Mustafa bu adından o kadar hoşlandı ki kendisine soyadı verildiğinde Mustafa Atatürk değil Kemal Atatürk olarak adlandırılmak istedi.
Sayfa 37 - Turkuvaz Kitapçılık
Reklam
150 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.