Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Feraye Sünev Çokgürses

Feraye Sünev ÇokgürsesBacak Arasından Türkiye yazarı
Yazar
7.7/10
171 Kişi
606
Okunma
25
Beğeni
4.256
Görüntülenme

Feraye Sünev Çokgürses Gönderileri

Feraye Sünev Çokgürses kitaplarını, Feraye Sünev Çokgürses sözleri ve alıntılarını, Feraye Sünev Çokgürses yazarlarını, Feraye Sünev Çokgürses yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Doğrusu günümüzde aşk adı altında yaşanılan ilişkilere saygı duyamıyorum ben. Varsa bir gerçek aşk var, insanı yaşamından alıp götüren, onu da anlatmak beni aşar diyorum.
Ya rüya görmeyenler..
IQ'su yüksek insanlar gerçekte birkaç saniyede olup biten rüyaları oldukça sık görürlermiş
MARTI YAYINEVİ
Reklam
304 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir jinekoloğun otobiyografisi diyebilirim. Özellikle çocukların ne işi var jinekologda değil mi? Sebebi babası, abisi, akrabası kim olacak. Ve bir de sağlık çalışanlarına şiddet tabiki. (Genelde doktorlar ve diğer sağlık çalışanları diye ayırırlar, ben bu ayrıma da karşıyım) Bu ülkede, elinde silahla hastane basan maganda bir herif var, sırf futbolcu diye, sırf siyasi iktidar destekçisi diye, gereken cezayı almadı. Hukuki cezayı kastetmiyorum. Toplum tarafından verilmesi gereken cezayı almadı. Bu kişi hala ülkede fazlaca itibar görüyor. Şiddetin her türlüsüne karşıysak, toplumun önünde olan insanlara da tepki göstermek lazım. Birilerinden korkulduğu için tepki gösteremiyorsak, en az bizde o kadar aşağılık varlıklarız demektir. Önce bunu halledelim, gerisi kolay. Halledebilir miyiz? Hahaha
Bacak Arasından Türkiye
Bacak Arasından TürkiyeFeraye Sünev Çokgürses · Martı Yayınları · 2015586 okunma
Çocuklarını banyoda rahat bırakmayanlar, çocuğun odasına kapıyı vurmadan dalan ebeveynler, aile büyüklerinin yanında çocuğunu kucağına almanın sevgi değil de saygısızlık olduğuna inananlar ; çocuklarınızdan çok size acıyorum ben.
Haydaa, aklıma mukayyet olmalıyım! Olanlar şaka gibi!
Cherokee Kabilesi’nin yaşlılarından biri hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylüyor: “İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş. Kurtlar­dan biri korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlü­lüğü, kibri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygu­ sunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil edi­ yor; diğeriyse zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cö­mertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil edi­yor...”
Sayfa 265Kitabı okudu
Reklam
Arabanın ön tekeri nereye giderse arka tekeri de oraya gider.
Çocuk, dışarıdan gelen sapkınlığı, kolay olmasa da ala­cağı psikolojik yardımla atlatabiliyor. Ancak ev içinden gelen saldırı onun temiz ve minik dünyasını öyle altüst ediyor ki, o temiz çocuk bir süre sonra karşımıza saldırgan, şiddete baş­ vuran, kötü alışkanlıklar edinmiş bir birey olarak çıkıyor.
İnsanın, Türk toplumunda aile mefhumunun neredeyse kalmadığına inanası geliyor.
Otuz yedi yıllık meslek yaşamımda karşılaştığım vaginismus vakalarının birçoğunun altında yatan nedenin ensest olduğunu bildiğimden, hastalarıma kesinlikle psikolojik yar­ dım almalarını tavsiye etmiş, her seferinde de haklı çıkmı- şımdır. Vaginismus yaşayan kadınlar bazen kendi sebeplerini uydururlar ama bunlara inanacak halim yok. Korkmalarına neden olan hikâyeler duymuşlarmış, kadınların günlerde ko­ nuştuklarından etkilenmişlermiş, arkadaşı ilk gece çok kana­ dığını söylemişmiş falan! İnsanın cinsel dürtülerine böyle hikâyeler vız gelir tırıs gider.
Reklam
Dünyanın bir numaralı kadın seri katili, Wuomos. Hayat kadını. 1-2 yıl içinde yedi insanı cinsel ilişki sonrası öldürü­yor. Çoğu psikiyatriste göre, yaşadığı şiddet nedeniyle vah­şileşen bir kurban o. Yaşattığı her dehşet verici olay, yetiş­tirilme şeklinin berbatlığı nedeniyle gelişen kişilik bozuklu­ğunun sonucu. Anne ile baba ayrı. Baba, çocuk tacizinden cezaevinde yatan bir sapık. Bu korku ve dehşet filmi, anne evi terk edince bakımı büyükanne ve büyükbabaya kalan altı aylık bir bebekken başlıyor. Wuomos on üç yaşında tecavüze uğruyor ve bir bebek dünyaya getiriyor. Sonra para için fa­hişeliğe başlıyor. Ayık gezmeyen ve uyuşturucudan da ken­ dini bir türlü kurtaramayan bu kadın aslında lezbiyen. Yıllar­va birlikte yaşadığı, dişilik timsali güzel sevgilisi, idamla yar­gılandığı davalarda onun aleyhine ifade veriyor. Cinayetler sonrası idam edileceği söylendiğinde, “Umarım size de te­cavüz ederler. Bok çuvalları!” diye bağırıyor ve karara karşı olmadığını söylüyor. “Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek. Çünkü hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim,” diyerek derin kişilik bozuklu­ğunu gözler önüne seriyor.
Solon yine eski Yunan’da bir kanun koyucu (MÖ 640- 558). Adam, kadın bedeninin ticari mal haline gelmesinin kısa sürede büyük boyutlara ulaşması sonucu ilk genelevi açmak zorunda kalmış. Çünkü hem erkeklerin evli kadınlara ve genç kızlara saldırmadan seks dürtülerini giderebilmele­rini sağlamak istemiş, hem de hayat kadınlarının korunması gerektiğine inanmış. Toplum için gerekli oldukları açık bir gerçek olmasına rağmen fahişeler yüzyıllardır parmakla gös­terilmiş, her zaman her yerde dışlanmış, hep bir yerlere ka­ patılmışlar. Bu örnek, ikiyüzlülüğün her toplumda çok eskiden beri var olduğunun ilkel bir göstergesidir.
Kadınları iyi tanırım. Kadın naiftir. Kadın merhametlidir. Kadın inanılmaz özverilidir ve en önemlisi de, tüm kadınlar iffetlidir.
Julius Caesar (MÖ.101-44)
İlk ve en hoşuma giden özelliği solak olmasıdır. Keke­meliği yenmek için sahilde oturup, ağzına çakıl taşlarını dol­durarak saatlerce kendi kendine konuşan ve bu yöntemle ke­kemelikten kurtulan bilgin Cicero’nun öğrencisidir. Dünya­nın gelmiş geçmiş en büyük imparatoru, devlet adamı, şair, kanun koyucu, matematikçi ve yaman bir binicidir. Tepesinin kel olmasından öyle rahatsızdır ki başına defneyapraklarından bir taç takarak gezer. Gururlu, tutkulu, zeki, iradeli, gözü pek bir kahramandır. “İnsanlığın Babası”, “Yenilmez Sezar” gibi lakaplara sahiptir. Epilepsi hastasıdır. Bu özelliğinin onun başarısını engellediği söylense de kaybettiği hiçbir sa­vaşı olmamıştır. Sezar ayrıca biseksüeldir. Daha doğrusu cin­sel tercihinin ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz, çünkü bu konuda kendisinin bir demeci yok, ama tarihçiler, karısı ve çocukları da olduğu için gey demek yerine biseksüel demeyi tercih ediyor. Dünya zevklerine, içkiye ve kadınlara aşırı düş­kün. Bu arada kendisine açılan erkek kollarına da hiç çekin­meden vücudunu teslim edebiliyor. Bu da demektir ki erkek bedeninin o estetik güzelliğine de ayrıca düşkün. Resmen Roma soylusu güzel Comelia ile evliyken, gayri resmi olarak da bir sürü erkekle ilişki kuruyor. Savaş zamanı, isterse ge­celeri bir içoğlanın koynuna giriyor, ama gündüzleri ordunun başına geçip emirler yağdırmaktan da geri durmuyor.
Su, hava ve anne evrenin üç aziz olgusudur. Anne her derde iyi gelir.
753 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.