1985 yılında Mersinde dünyaya gelmiştir. ilk ve Orta öğretimini Mersin'de tamamlamıştır. 2003 - 2008 yılları arasında Lisans eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesinde başarıyla tamamlamıştır. 2008 yılında Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsünde "Türkçülük Akımında “Din” Olgusuna Aykırı Bir Yaklaşım: Hüseyin Nihal Atsız ve Fikirleri" isimli çalışmasıyla Master eğitimini 2010 yılında tamamlamıştır. Aynı yıl içerisinde Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Enstitüsünde doktorasına başlamıştır. Yakın dönem Türk siyasi tarihi üzerine çalışmalarını sürdürmektedir.
Seçim sonuçlarına ilk büyük tepki, tarihe "21 Ekim Protokolü" olarak geçen metinin, aralarında Birinci Ordu ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Cemal Tural'ın da dahil olduğu 10 general ve 28 albayın imzasıyla, "Silahlı Kuvvetler Birliği" tarafından ilan edilmesi olmuştur. Bu protokole göre, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları şu açıklamaları yapmıştır: "Türk Silahlı Kuvvetleri 15 Ekim 1961 günü yapılmış olan seçimden sonra, "gelecek Türkiye Büyük Millet Meclisi" toplanmadan evvel, askerler "fiilen duruma müdahale edecek", "bütün siyasi partiler faaliyetten men edilecek ve seçim neticeleri ile birlikte Milli Birlik Komitesi feshedilecek" ve TSK "Ihtilali milletin hakiki ve ehliyetli mümessillerine tevdi edecektir"
Alparslan Türkeş’in öncülüğünde diğer grubun, “radikallerin”, “İkinci bir Atatürkçü devrimi gerçekleştirmek için daha uzun iktidarda kalmak istediği” ileri sürülmüştür.
1924 Anayasası'na göre, Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar'ın Yüce Divan'da yargılanmaları lazım gelirken, ihtilal düzeni "Yüksek Adalet Divanı" adı altında özel bir mahkeme düzenlemiş ve "kanunların geriye işlemezliği" ilkesi ortadan kaldırılmıştır.
Harekatın fikri cephesi hakkında da bilgi veren Türkeş, aralarında yaptıkları "fikir mübadelesinden" sonra dört ana prensip üzerine uzlaştıklarını beyan etmiştir. Bu prensipler sırasıyla; "Hiçbir siyası parti ve görüşü tutmamak; teşebbüs edilecek hareketletde kan dökmemek; yurdun fikir hazinelerini seferber ederek girişilen bir ideal demokrasinin hazırlıklarının bitmesinden sonra hür bir seçimle gelecek milli iradeye vazifeyi devretmek; ordunun siyası bağlar dışında kalması prensibini hiçbir zaman ihlal etmemek ve ayrıca hiçbir siyası vazifeyi bu yolda kabul etmemek" şeklinde belirtilmiştir.