Abdülhamid İngiliz tesirini başarıyla kırmıştı, ancak bu dış desteğe ihtiyacı kalmadığı anlamına gelmiyordu. Osmanlı İmparatorluğu doğuda Rusya Balkanlar'da ise hem Rusya hem de Avusturya-Macaristan'dan gelebilecek saldırılara açık konumdaydı. Diplomatik olarak da zor durumdaydı.