Figen Yanık, kanun, ut, keman, gitar ve mandolin çalınan, müzikli akşamlar düzenlenen bir evde müzikle iç içe büyüdü.1993-96 yılları arasında Pera Müzik Akademisi'nde şef ve yaylı çalgılar eğitmeni Naci Madanoğlu'ndan üç yıl keman dersi alan Yanık, Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerinde 25 yıl çalıştı.
Radyo D’de “Merhaba Sanat” adlı bir radyo programı hazırladı. TRT İstanbul Televizyonu'nda yayımlanan "Ve Suare", "İmeceye Çağrı" gibi program ve belgesellere danışmanlık yaptı.
Haliç Üniversitesi Konservatuvarı'nda tiyatro dersleri veren Figen Yanık, serbest gazeteci olarak seyahat, sanat, gastronomi ve müzik yazılarına devam ediyor.
Benim dilim belli çevrelere çok sert, çok radikal geliyor ama ben bilim adamıyım, yani onun bunun sakalını okşayacak halim yok.Yasağa, dine, politik bir görüşe körü körüne bağlılığım da olamaz.
Yaşım ilerledikçe çevreden etkilenmem çok daha aşağı düzeylere indi; çünkü hedefi artık tam olarak kendim koyuyor, yolumu kendim çiziyorum. Şunu da söylemeliyim: Birçoğunun önerisini kulak arkası dinliyormuş gibi davranarak dinlerim; ancak bu önerileri yanlız kaldığımda dikkatle değerlendirmeye alırım. Bazı kişilerin, özellikle analitik düşünen çevremin sözlerine daha çok dikkat eder, özen gösteririm. Bazılarınınkini de gerçekten kulak arkası dinlerim. Kulak arkası dinlediğim insanların yüzüme karşı ya da arkamdan söyledikleri olumsuz sözleri de çok dikkate almam ve dert etmem. Çünkü söyledikleri sözlerin impakt (etki ya da kullanım) değerini kişiye daha önce verdiğim not (önem değeri) ile çarparım. Kişinin benim yanımda, her insanda olması gereken yüzde yüzlük etki değeri aşınmış ve 0,1'e düşmüş ise, söylediğinin etkisi ya da değeri normal olarak tanımladığım insanınkinin ancak onda biri kadardır. Böylece, insanların şu ya da bu şekilde beni yıpratmaya yönelik olabilecek etkisini de zayıflatmış olduğuma inanıyorum. Bu da benim yöntemim...
Sayfa 148 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - I. Baskı: Mayıs, 2006 •İKİNCİ BÖLÜM: Üniversite ve Sonraki YıllarKitabı okudu
Bana göre heykeli dikilmesi gereken Hasan Ali Yücel vardı. Mantık, jeoloji, astroloji, sosyoloji kitaplarını, Batı'daki en üstün düzeydeki kitapları tercüme ettirip lise ders kitabı olarak okuttu. Saman kağıdı da değil, düzgün basılmış, resimler konmuş kitaplardı bunlar. Düşünün ki Erzincan'ın bir dağ köyündeki evde dahi Hasan Ali Yücel'in tercüme ettirdiği kitaplar, dünya klasikleri vardı. Ama ne oldu? Kasaba duvarlarına kadar, "Komünist, kızıl Hasan Ali Yücel" diye yazıldı bu memlekette. Adamı komünistlikle suçladılar, alabildiğine hakaret ettiler. Esasında bunlar hep kasıtlıydı. Yani Köy Enstitüleri ve Hasan Ali Yücel birlikte ele alınmalıdır. Türkiye'nin aydınlanması, kendine yeterli olabilecek insanları, kadroları yetiştirmesi çok önemliydi ama sağ, tutucu dediğimiz kesim tarafından, "Komünist Hasan Ali Yücel, defol Moskova'ya" diye suçlandı. Dolayısıyla, bir Hasan Ali Yücel'in yüklendiği görevi üniversiteler yüklenemedi. Halbuki o zaman bunları yapacak dil bilen donanımlı bir kadro da vardı.
Sayfa 101 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
... dünyanın en muhteşem bilimi olması gereken biyoloji, Türk toplumu, İslam toplumları ve Osmanlı tarafından tamamen ihmal edilmiştir. Türkiye biyoloji bilimine o gün de yabancıydı, bugün de.
Değerli bilim insanı Prof. Ali Demirsoy'un doğaya olan tutkusunu ve buna bağlı olarak hayat felsefesini nasıl oluşturduğunu bu güzel eserde okuyoruz. Türkiye'de biyolojiye en büyük katkıyı sağlayan aydınlanmacı bilim insanı Prof. Ali Demirsoy'un kitaplarından en az birisini edinmenizi tavsiye ederim. İyi okumalar...
DoğaperestFigen E. Yanık · İş Bankası Kültür Yayınları · 200619 okunma
"Ali Demirsoy Kitabı" Doğaperest
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Nehir Söyleşi serisinin 17. kitabı olarak yayınlanmış bir söyleşi kitabı Doğaperest. Eski editör Handan Akdemir tarafından öneriliyor ve söyleşi Figen Uyanık tarafından gerçekleştiriliyor. Bu seri 46 kitaptan oluşuyor, çoğunun yeni baskıları olmadığı için yayınevinin