Friedemann Schrenk Gönderileri
Friedemann Schrenk kitaplarını, Friedemann Schrenk sözleri ve alıntılarını, Friedemann Schrenk yazarlarını, Friedemann Schrenk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Homo erectus’un muhtemelen zaten çıkıntılı, kıkırdaklı bir burnu vardı. Bu, soluduğumuz havanın sıcaklığının daha iyi düzenlenmesini sağlar ve çok aktif bir yaşam biçimine işaret eder.
Aynı zamanda, anatomik özellikler ilk kez aktarılmıştır ve bu da erken insanların koşabildiğini gösterir.
Australopithecine’ler ve Homo cinsinin ilk üyeleri hâlâ büyük insansı maymunları anımsatan iskelet özelliklerine sahipken, Homo erectus iskeletinin anatomisi, farklı coğrafi varyantlardaki yüksek oranda değişkenliğe rağmen birçok ayrıntıda modern insanlarınkine benzer.
Homo erectus, Homo rudolfensis ile karşılaştırıldığında, Homo sapiens’e doğru ilerleyen bir gelişim çizgisini gösteren vücut özelliklerini yansıtır. Bunlar, her şeyden önce, beyin kafatasının hacmindeki artış, beyin ve yüz kafatasının oranlarındaki değişiklik, kafatasının alt tarafındaki (foramen magnum) açıklığının daha derin konumu, çene eklemi yapısı ve diş kemeri şeklini içerir.
Yaklaşık 2 milyon yıl önce Afrika’da, Homo erectus’un tipik özellikleri sayılan daha güçlü ve daha büyük bir iskelet ve kafatasında devasa bir kemik yapısıyla hominini türlerinin gelişimi başladı.
Bugünkü Britanya Adaları, Buz Devri sırasında Avrupa ile anakara bağlantısına sahipti.
Eski bir geleneğe göre toz halindeki fosil kemikler, Çin eczanelerinde sindirim rahatsızlıklarına karşı ilaç ve afrodizyak olarak satılmaktadır.
Alet kültürü, iletişim, sosyal davranış, beyin ve vücut yapısı gibi insanın evrimsel özelliklerinin neredeyse tamamı, bir şekilde, primat atalarımızda ortaya çıkmıştı.
İnsanlığın gelişimi, tüm özellikleriyle zaman açısından ne bir amaca yöneliktir ne de senkronize olmuştur.
İlk ön insanlar daha küçük gruplar halinde yaşamışlardır. Bitki temelli besinlerin toplanmasına ek olarak, et tedariki de giderek daha önemli hale gelmiştir. Ancak avın başlangıcı, örneğin fırlatılan silahlardan elde edilen bulgularla henüz teyit edilemez. Erken ön insanlar büyük hayvanları avlamak yerine, yırtıcı hayvanların veya ölü avların leşlerini bulma yeteneklerine güvenmişlerdir.