Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fuat Bozkurt

Fuat BozkurtTürklerin Dini yazarı
Yazar
Çevirmen
7.7/10
29 Kişi
86
Okunma
14
Beğeni
2.589
Görüntülenme

En Eski Fuat Bozkurt Gönderileri

En Eski Fuat Bozkurt kitaplarını, en eski Fuat Bozkurt sözleri ve alıntılarını, en eski Fuat Bozkurt yazarlarını, en eski Fuat Bozkurt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müthiş olay! :D
Kıbrıs'ın alınışının ardından Lala Mustafa Paşa adanın başkenti Magosa'ya Ekmel Efendi'yi müftü, Kamil Efendi'yi kadı atar. Kendilerine konut olarak eskiden meyhane olan iki bina verilir. Binaların mahzenleri şarap, rakı gibi içkilerle doludur. İki görevli, konumlarına ve Kuran'ın buyruklarına aldırmaksızın içkileri satıp paralarını alırlar. Müslüman, Hıristiyan halk her gün akın akın içki almaya gelir. Kimileyin içkiseverler "Bugün şarabı kimden alsak? Müftüden mi, yoksa kadıdan mı?" diye konuşup alay ederler. Müftü ve kadının bu küçük düşürücü davranışları ünlü şairlerin hiciv konusu olur. Bütün imparatorlukta olay anlatılır.
Sayfa 72 - Cem Yayınevi
Bir takım boş uğraşlar
1571'de Galata Kadısı padişaha bir mektup yollar. Kadının mektubu çok düşündürücüdür: “Çevre köylerden Galata iskelesine şarap gemileri geldiği zaman, kâfirler takımı şarapları mahzenlerine fıçı ile alıp götürmeyip tulumlarla taşır ve şehir içinde gezerler. Bunları, Müslümanların giysilerine dokuna dokuna alıp götürürler. Böyle sokakta tulumla şarap taşıyan bir gayrimüslüm meclis-i şer-i'de yargılanmalı şiddetli azarlama ve uzun süreli hapisle önlemek gereklidir."
Sayfa 73 - Cem Yayınevi
Reklam
Tükürdüğünü yalayan padişah
Bir gün Üçüncü Murat yağız bir at üstünde İstanbul sokaklarını dolaşmaya çıkar. Bir Rum içkievinin kapısından geçer. O sırada yeniçeriler içeride içip eğlenmektedir. Dışarıdan padişahın geçmekte olduğunu görürler. Kafalar dumanlıdır. Padişaha sevinç gösterisi yapmak isteğiyle ayağa kalkarlar. Kadehlerini pencereden dışarı uzatıp bir ağızdan yüksek sesle bağırırlar: "Aşk-ı şâhâneye!" Padişahın bu saygısızlığa fena halde canı sıkılır. Saraya döner dönmez ilk işi bir emir çıkarmak olur. Hilâfet merkezinde kendisi gibi bir hâlife-i devran zamanında "Şeriat ve yüce emre aykırı olarak açıkça şarap ve içki alım satımı ile kullanılma"sını asla uygun olmayacağını bildirir. Müslümanların içki içmekten kaçınmalarını buyurur. Devlet görevlileri padişah buyruğunu yerine getirmeye yeltenirler. Düzen bir kez çağşamıştır. Asker padişahın buyruğuna kulak asmaz. Bu içki yasağı dehşetli hoşnutuzluk ve kaynaşmaya neden olur. Üç yüz sipahi subaşıya küçük düşürücü sözler söyler. Ardından ayaklanıp sadrazama dayak atmaya kalkarlar. Olay bu kadarla da kalmaz. İçkinin yasak edilmesi yüzünden direnenler, padişah için de ileri geri konuşmaya başlarlar. Bu ortamda, Üçüncü Murat tükürdüğünü yalamak zorunda kalır. Askerin içki içmesine izin verir. Böylece içki yasağı kısmen kalkmış olur. Ama askerin yanında siviller de içmeyi sürdürürler.
Sayfa 75 - Cem Yayınevi
Langa'da sarhoş rezaletleri
Langa yakınlarındaki ma halle halkı mahkemeye başvurur. Yana yakıla namuslarının iki paralık olduğunu bildirirler. Langa'da mahalle aralarında Müslüman olmayanlar oturur. Bunların evlerinde geceli gündüzlü, rakılı şaraplı cümbüşler ya pılır. Bu arada Müslümanlar da zil zurna sarhoş olup sokaklara dökülürler. Sarhoşlar, hamam baskını yapmayı huy edinirler. Evlerde içip içip yakındaki hamamın yolunu beklerler. Hamama giden kadınlara saldırıp öperler. Yol ortasında oralarını buralarını mıncıklarlar. Kimileyin sokak sarkıntılıkları ile de yetinmezler. Hamama girerler. Çıplak kadınları korkutup çığlık çığlığa kovalarlar. Bu görüntüyü neşeyle seyrederler. Kadınları kovalayıp hamamın kuytu yerlerinde sıkıştırarak, tecavüze yeltenenler bile olur. Bir defasında böyle bir olayda kadınlar, iç bölmede bir kadını dağ yarması bir saldırgandan kurtarmak için, yandaki kahvede oturan erkeklerden yardım istemek zorunda kalırlar. Bunun üzerine sokakta ne kadar erkek varsa, kadını kurtaracağız diye hamama dalar. Gözleri sabunlu, çıplak kadınlar neye uğradıklarını şaşırır. Bu kez başka bir kepazelik ortaya çıkar.
Sayfa 75 - Cem Yayınevi
Türk düşmanı Melun vezir!
Yeni vezir (Kuyucu) Murat Paşa 1607 ilkyazında Anadolu' da düzeni sağlamak üzere sefere çıkar. O yıl Anadolu'da ve Suriye'de suçlu suçsuz ayrımı yapmaksızın binlerce kişiyi asıp keser. Cesetleri kuyulara doldurur. Kestiği kellelerde tepeler yığdırır. Kuyucu adı ile ünlenerek görece bir yatışma sağlar.
Sayfa 78 - Cem Yayınevi
Ahahahahhahah! :D
Sultan Dördüncü Mehmet iktidar süresi boyunca Köprülü ailesine yönetimi bırakarak zamanının tümünü avlanarak geçirir. Bu tutkuyu babasının kadın düşkünlüğüne benzeten halk arasında "Babası am delisiydi/ Oğlu da av delisi" tekerlemesi yayılır.
Sayfa 91 - Cem Yayınevi
Reklam
Bu olmadı be!
Avcı Mehmet'in oğlan tutkusu vardır. 1663'te Vezirazam Fazıl Ahmet Paşa ordunun öncü kolunda Avcı Mehmet olmak üzere Avusturya'ya karşı sefere çıkar. Sultan Edirne'de ordudan ayrılır. O yazı hareminde bulunan Hasan Ağa adlı Polonya kökenli yakışıklı bir gence âşık olarak geçirir. Daha önce de Kuloğlu adlı bir müzikşinasa tutulur. Yanında olmadığı zamanlarda tedirgin olur.
Sayfa 92 - Cem Yayınevi
Yaratıcı fantezi :D
Birinci Mahmut'un ilginç başka zevkleri de vardır. Mahmut bütün cariyelerinin hamamda olduğu gün onlara yeni peştemallar dağıtır. Kendisi bir perdenin arkasından onları seyreder. Peştemalların dikiş yerlerine tutkalla yapıştırıldığı için, hamamın sıcağında tutkallar erir, peştemallar dağılır. Cariyeler çırılçıplak kalır. Bunu gören sultan kahkaha ile gülünce gizlice onları seyrettiği anlaşılır. Kimi cariyeler onunla birlikte güler, kimileri de çok öfkelenir.
Sayfa 97 - Cem Yayınevi
Bir kadın düşmanı!
Yerine geçen Üçüncü Osman 58 yaşında tahta çıktığında erkeklik gücünü yitirmiş, elli yıl kafes arkasında tek başına yaşamaktan sinirleri bozulmuş, titiz, aksi, berbat kadın düşmanı bir adamdır. Sarayda bulunan yüzlerce kadından hiçbirinin yüzünü görmek istemez. Kadınlarla karşılaşmamak için kocaman müş çivili ayakkabılar giyerek dolaşır. Saray dehlizlerinde taşların üzerinde ayakkabısının çıkardığı sesleri duyan kadınlar birer kuytu köşeye saklanırlar. Sultan kadınlara olan bu düşmanlığını saray dışında da uygular. Haftanın üç gününü kendisi için gezinti günü belirler. Bu günlerde kadınların dışarı çıkmasını yasaklar. Kadınların giysileri üzerine sert kurallar koyar. Kadınlar padişahın gezinti günleri dışında çok sade örtülü biçimde sokağa çıkmalarına izin verir. Üçüncü Ahmet döneminde kadın giysilerine getirilen özgürlük yerine korkunç bir karabasan halinde kalın siyah peçeler geçerli olur. Yaşmak ve sırmalı roba giyen kadınlar yakalanıp Boğaziçi'nden denize atılır. Kadın düşmanı bu sultan döneminde izinli günlerde de kadınlar sokağa çıkmaya korkar.
Sayfa 98 - Cem Yayınevi
İçki yasağı sonrası
Adam eline bir bülbül kafesi alıp sokağa çıkar, ama kafesin içine barsak konulmuş, barsaklar da rakı ile doldurulmuştur. Kafesin ağırlığından şüphelenen zabıta herifi yakalar, rakıyı meydana çıkarır, Ağa kapısına götürür. Aracılar çıkar, adamı kurtarır. Kimileri de işçi, çamaşırcı getirip götürmek bahanesi ile çamaşır, yatak ve yorgan çarşafları içinde gizli rakı ve şarap getirirler. Teneke boru satan ve boru lehimleyen Yahudiler boruların içini rakı, şarap doldurur sokağa çıkarlar. Erbabına rastladıklarında içindekini sunarlar. Bir yabancı borulara müşteri olsa "satılık değil, ısmarlamadır" deyip geçiştirirler.
Sayfa 103 - Cem Yayınevi
506 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.