Filozof ve genç bir adam arasında geçen sohbet havasında geçen bir kitap. Filozofumuz Adler Psikolojisine göre yaşayan birisi genç adam ise Adler Psikolojisini yıkmak için mücadele veriyor.
İki farklı görüşteki insanın düşünceleri savunma biçimleri oldukça keyifliydi. Adler Psikolojisinin savunduğu bazı şeyleri uygulamak gerçekten zor ve o düşünce yapısına bürünmek.
Adler’in savunduğu düşünce ana hatlarıyla şu şekilde: “tramvaları amaçlarımıza uyduğu için biz yaratırız. Yaşadığımız hayatı biz seçeriz, nasıl yaşayacağımızın kararını biz veririz. Öfke , amacımıza hizmet ettiği için bizim yarattığımız bir duygudur. Mutsuzluk da yine aynı şekilde şu an onu seçmiş olmandan kaynaklıdır. Mutsuzluğunu çevrene veya geçmişine yıkamazsın. Kişinin nasıl dünyaya geldiği değil, elindeki malzemeler ile ne yaptığıdır. Yaşam tarzını sen seçersin ve seçtiğin yaşam tarzı senin kişiliğindir. Yaşam tarzını değiştirebilirsin. Değişmiyor ise tek nedeni değişmemesine karar veriyor olmandır.”
En can alıcı konulara değinerek; •Neden mutlu olamıyorum? •Özgürlük nedir, nasıl özgür olurum? •Duygularımı kontrol edebilir miyim? •Özgüven eksikliğiyle nasıl başa çıkabilirim? •İnsanlar değişebilir mi? •Aşağılık kompleksi nedir? •Üstünlük arayışı nedir? •Hayatın anlamı, hedefler nelerdir? gibi sorulara Adler’in yaklaşımıyla cevaplar buluyoruz.
Kitabın bana kattığı en güzel şeylerden birisi farklı bakış açıları görmek oldu.
Felsefe ve psikolojinin iç içe gectiği sohbet havasında geçen akıcı ve faydalı bir kitap olmuş.
Kitapla kalın, keyifli ve feyzli okumalar…