Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Füsun Akatlı

Füsun AkatlıBilge Karasu Aramızda yazarı
Yazar
Çevirmen
7.9/10
20 Kişi
69
Okunma
33
Beğeni
5,2bin
Görüntülenme

En Eski Füsun Akatlı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Füsun Akatlı sözleri ve alıntılarını, en eski Füsun Akatlı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gel de şimdi iki kere iki dörtlerin, siyah-beyazların, pekinliklerin kurgul dünyasına uyarla kendini. Bilinç de bilinç diye tuttur. Mr. Hyde’ları kırk kilit altında tut. Koskoca bir yalanı yaşarken, kınamalara, yargılamalara, suçlamalara, ayıplara sığın. Doğrunun değişmez ölçütü sana verildi çünkü, erdemliliğin fahri hemşehriliği de! ‘Kolay’
"Siz istediğiniz kadar mektuplarınızı, resimlerinizi, yazılı kağıtlarınızı, manalı-manasız nesnelerinizi atmayın, saklayın... Kendinize kolay el uzatılamayacak bir çekmece içinde özgül bir ‘yitmiş zaman parçası’ ayırın; onu kendinize saklayın... Belleğinizle uyumlu yaşamaya çalışın... Bu arada birşeyler yazın, yazın, yazın... İstediğiniz kadar sözcüklerinizi seçerek, insanların duygularını, yorum skalalarını gözeterek konuşun, yazın. Mesafeleri iyi ayarladığınızı sanın. Tevazunuzun tevazu olduğunu belli etmemek için çaba gösterin. Şizoid bir kontrol kulesi gibi yaşayın... Bu arada birşeyler yazın, yazın, yazın... Yazdıklarınız sanki suya yazılıdır, attığınız taş istediğiniz kuşu vurmaz, yanlış kapılardan geç girersiniz, hiçbir zaman ‘zamanında, orada’ olmazsınız, olamazsınız. İnsanlar hemen anlarlar sizin kendilerinden olmadığınızı... Sizin, onlardan olmadığınızı anlamanızdan daha çabuk, daha erken!"
Reklam
Kısalı-uzunlu, uzak-yakın dostluklardan fire verdikçe, her seferinde kısalı-uzunlu, geçici-kalıcı acılar yaşarsınız. Bir yol ayrılması bile olmayan, olamayan ayrılışlardır bunlar. Vefanın olmadığı yerde, vedanın hiçbir anlamı yoktur. Vedalaşmazlar. Ama neden hep onlar giderler, siz kalırsınız? Bir keresinde de siz gitseniz? Belki gidilen o yerlerde daha güzel, daha anlamlı birşeyler vardır da, ona ve onun için gidiliyordur! ‘Orası’ neresidir? Öğrenemezsiniz... Siz hep kalırsınız. 'Partir... c’est moıırir un peu’ (Ayrılmak biraz ölmektir) sözünü hep doğru bellemişsinizdir ama, nice yıllardan sonra, bir sevgili sesin fısıltısını sanki ilk kez/ yeniden duyarsınız: Hayır. Aslında ‘Rester... c’est mourir un peu!’ (Kalmak... Ölmek budur [asıl] biraz)"
Ekran, ekran, ille de ekran... Kâh televizyon ekranı olarak, kâh bilgisayar monitörü olarak; edebiyattan vakit, emek, muhatap ve rol çalıp duruyor. Yaygın olarak inanılıyor ki; görsel iletişim yoluyla beslenmeye alışan kuşağın dijital alımlama yetisi, artık ‘tuğla gibi’ romanlara pabuç bırakmayacak. Şiire programlanmamış ruhlar, lirik ve epik
‘Hayatının bir roman' olduğunu söyleyenlerin anlattıklarına kulak verecek olursak, pek olaylı geçen bir süreçten söz edildiğini anlasak bile, yaşananın, yaşanmışın bu yaşamdaki katkısını ve payını ayırt edemeyiz. Diyeceğim, serüvenleri dillere destan olmuş biri pekâlâ yaşantı fukarası olabilir de, bir başkası, çok daha dar görgü-bilgi
'Cehennem başkalarıdır’ denmiş. Cehennem, bir türlü belli sınırları koruyamayıp da sanık sandalyesini mekân tutmanın, kendini de, başkalarını da buna koşullandırmış olmanın yazgısından başka bir şey değil. İşte başkaları, bu anlamda cehennem belki. Orada hep birlikte ve tek başınayız.
243 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.