Gamze Keskin kitaplarını, Gamze Keskin sözleri ve alıntılarını, Gamze Keskin yazarlarını, Gamze Keskin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1735 yılında şiirin gereklilikleri üzerine felsefi meditasyonlar başlıklı doktora tezini verdiğinde Baumgarten 21 yaşındaydı ve ilk kez bu eserinde estetiği yeni bir kavram olarak felsefenin hizmetine sunmuştu.
Modern felsefi estetik tarihinde Baumgarten’ın adının geçiştirilerek anılması yeterince hakkının verilmemesi, özellikle de Türkçe felsefe literatüründe kendisine oldukça az değinilmiş olması kanaatimce büyük eksikliklerden biridir.
Nietzsche ye göre her değer yargısı, başka her türden yargı gibi, belirli bir perspektiften yapılan bir yorum olmaktan ibarettir. Dolayısıyla, salt yorum olmak bakımından hiçbir değer yargısına bir diğerinden ayrıcalığı yoktur.
Baumgarten’ın Epistemolojik kaygılarla giriştiği bu yolda doğan estetik Kant’ın yargı gücünün eleştirisi adlı eserinde beğeni yargısında bulunan özne temelli güzel ve yüce duyguları zemininde yükselen özerk bir alan olarak yolunu açarak ilerlemiştir.
Mantığın gölgesinde büyümesine rağmen yaşarmekten utanmayan ve coşkusunu saklamayan bir filiz olarak estetik, Zaman içerisinde pek çok düşünürün üzerine söz söylemekten geri kalmak istemediği bir ışıltıya sahip olmuştur
Bu kitap, Kant’ın en az diğer alanları kadar değerli olan estetik anlayışıyla romantik dönem arasındaki bağa ışık tutmak üzere kaleme alındı. Kant’ın estetik konusunda durduğu konum, ‘öznenin uyanışı’ açısından yenilikçi ve heyecan vericidir. Onun estetik yargı ile özne temelli bir inşa gerçekleştirmesi ve dünyayı hazır bir yapıt olarak görmemiş olması romantikleri dünyayı bir sanat yapıtı olarak tasarımlama konusunda cesaretlendirmiştir. Günümüzde romantisizm kimileri tarafından postmodernliğe bir panzehir olarak görülmektedir. Panzehire ihtiyaç duyanlar için bu çalışmada romantik dönemin önde gelen düşünürleri, ressamları, şairleri, edebiyatçıları ve müzisyenlerine önemli bir kısım ayrılmıştır. Çünkü Novalis’in de dediği gibi ‘Dünya romantikleştirilmelidir!’