"Şimdi ne düşünüyorsun?" diye sordu Nicole.
"Mutluluğun katlanılmaz bir hal almasının mümkün olup olmadığını düşünüyorum," dedi Luke. "Sanırım kendimi mutluluğa daha fazla tahammül edemezken canlandırabiliyorum."
Sayfa 271 - Everest Yayınları - Çevirmen: Seda Ersavcı
"Peki ya çekici özellikler? Kadınlar bir erkekte neyi severler?
...
"Şefkat."
"Evet, şefkat hoş bir özellik," dedi Sara. "Sıklıkla gözden kaçırılan bir özellik hatta."
Sayfa 99 - Everest Yayınları - Çevirmen: Seda Ersavcı
"Herkes çöplükte başlar. Ergenlik ritüeli. Lağım çukurunda cezanı çekersin, kendini öldürme noktasına gelirsin ve sonra, neyse ki, karşına daha iyi bir şeyler çıkar."
Sayfa 36 - Everest Yayınları - Çevirmen: Seda Ersavcı
"İnsanlar ilk görüşte aşktan, erkeklerle kadınların birbirlerine bir anda vurulmalarından bahseder, ama ilk görüşte arkadaşlık diye bir şey de vardır."
Sayfa 36 - Everest Yayınları - Çevirmen: Seda Ersavcı
"Hiçbir gün aynı derecede korkunç değildi. En kötü günlerde bile insanın kendini göreceli mutlu hissettiği anlar vardı. Gün bu mutluluk anlarından yoksun olduğunda da her zaman ertesi günde iple çekilen bir şey vardı işte."
Sayfa 23 - Everest Yayınları - Çevirmen: Seda Ersavcı
"Umutsuzluk Batağı" diye karşılanan Slough of Despond, aslında ilk kezJohn
Bunyan'ın Hac Yolunda (1678) kitabında kullandığı bir ifadedir; İngilizce
okunuşuyla "swamp of despair" yani "umutsuzluk bataklığı"nı çağrıştırır.
Bu, tarihin öğrettiği derslerden biridir: eşya zamanla hafifler. Gelecek geçmişten daha iyi olmayabilir, ama daha hafif olacağı kesin. Geçmişin yükü, ağırlığı da bu yüzden.
"Owen, Birinci Dünya Savaşı'nın en bilinen şairi, 'Şiirle ilgilenmediğini' yazıyordu. Robert Capa, İkinci Dünya Savaşı'nın
en bilinen fotoğrafçısı, 'güzel fotoğraflar çekmekle ilgilenmediği'ni söylüyordu."
Romantikler için harabeler, faniliğin kalıcı anıtları olma işlevini yerine getiriyordu: İhtişam olarak solan, harabe olarak sağ kalıyordu. Kendi sağ kalışlarının şahitleri olarak harabeler, tipik olarak, içlerine kazınmış kendi tahribat hikayelerine sahipti.