Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Georges Duby

Georges DubyBatı'da Aşk ve Cinsellik yazarı
Yazar
8.8/10
24 Kişi
208
Okunma
26
Beğeni
3.028
Görüntülenme

En Yeni Georges Duby Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Georges Duby sözleri ve alıntılarını, en yeni Georges Duby kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başarısı sınırlı da olsa, Almanları doğumculuk karşıtlığının zorunluluğuna ve yararına inandırmak için büyük bir propaganda kampanyası başlatıldı. Ta­rihte hiçbir devlet doğumculuk karşıtı bir politika izlemek üzere teoriyi, propagandayı ve siyasal-kurumsal pratiği bu oranda birleştir­memişti.
Sayfa 147 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyacak
"Kalıtsal olarak sağlıklı neslin sayısını artırmak için, kalıtsal olarak uygun olmayanların üremesini önle­mek birinci görevimizdir."
Sayfa 146 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
1944'te 14,9 milyon Alman kadın istihdam edilmekteydi (Avusturya dahil) ve bu rakam Alman sivil işgücünün yüzde 53'ünü oluşturmakta ve on beş ila alt­mış yaş arası tüm Alman kadınların yarısından fazlasını kapsamak­taydı. Düşük istihdam yerini tam istihdama ve daha sonra, büyük ölçüde savaş sanayiinin genişlemesi nedeniyle emek kıtlığına yol açın­ca, sanayideki kadın işçi sayısı 1933 (1,2 milyon) ile 1936 (1,55 mil­yon) arasında yüzde 28,5, ertesi iki yılda yüzde 19,2 arttı. Sadece ça­lışan bekar kadınların sayısı değil, çalışan evli kadınların ve annelerin sayısı da arttı. Weimar dönemi ile 1939 arasında işgücü için­de evli kadınların sayısı ve tüm çalışan kadınlar içindeki oranları dra­matik bir biçimde yükseldi ve sanayideki evli kadın işçilerin sayısı neredeyse ikiye katlandı (1925'te yüzde 21,4, 1933'te yüzde 28,2, 1939'da yüzde 41,3; tüm çalışan evli kadınlar: 1925'te yüzde 31, 1933'te yüzde 37, 1939'da yüzde 46). 1939'da tüm çalışan kadın­ların yüzde 24'ünden fazlasının çocukları vardı ve bunlardan evli olanlar, tüm evli çalışan kadınların yüzde 51'ini oluşturmaktaydı.
Himmler, kadın kurbanları kendi soykırım tanımının merkezine oturtarak daha da ileri gitti: “Bir köyde partizanlara ve Yahu­di komiserlere karşı harekete geçmek zorunda kaldığımda o zaman ilke olarak bu partizanların ve komiserlerin kadınlarını ve ço­cuklarını da öldürme emrini verdim… İnanın bana, bu emrin ve­rilmesi ya da uygulanması mantıksal olarak düşünüldüğü kadar kolay ve basit değildi... Fakat ilkel, ezeli, doğal bir ırk mücadelesi­ne giriştiğimizi kabul etmeliyiz.”
Gaz kullanılmadan önce, yüz binlerce Yahudi, çoğunluğu toplu kurşu­na dizilerek, zaten öldürülmüştü. Bunu yapan ss'ler, özellikle kadın­lar ve çocuklar kurşuna dizilirken epeyce “psikolojik güçlük” çek­miş görünüyorlar. Himmler ve Eichmann'ın bile, aralarında ka­dınların ve çocukların da bulunduğu idamları izlerken mideleri bu­landı. 1941'in sonunda sadece kitlesel katliamı hızlandırmanın bir yolu olarak değil, ss'leri büyük ölçüde toplumsal cinsiyete özgü kuruntularından kurtarmak için “uygun bir yöntem”, kan dökmeye “insani” bir alternatif gerekli olduğu için de gaz teknolojisine geçil­di.
Nasyonal sosyalist kısır­laştırma politikası, “değersiz yaşamı imha”ya yönelik bir adımdı (öte­nazi, ya da “eylem T4”). Bu adım 1939'da atıldı ve sonunda çoğun­luğu psikiyatri kliniklerinde yatan 200.000 kadar hasta, yaşlı ve en­gelli, “iyileşmez” diye seçildikten sonra öldürüldü. Yahudi hastaların tümü seçime tabi tutulmadan öldürüldü.
Reklam
Kısırlaştırma 400.000 acil vakayla başlamak ve sonun­ da 1,5 milyon kişiyi kapsamak üzere “etnik bünyenin kademeli bir biçimde temizlenmesini sağlamalıydı”. Yaklaşık 250 özel kısırlaştırma mahkeme­si kuruldu. Nazileştirilen tıp kurumuna, yasayla ve devlet denetimi altında kısırlaştırma adaylarını arama emri verildi. Başarısı sınırlı da olsa, Almanları doğumculuk karşıtlığının zorunluluğuna ve yararı­na inandırmak için büyük bir propaganda kampanyası başlatıldı. Ta­rihte hiçbir devlet doğumculuk karşıtı bir politika izlemek üzere teoriyi, propagandayı ve siyasal-kurumsal pratiği bu oranda birleştir­memişti; “kitlesel cinayetin habercisi”.
Açıkça, erkeklerin kadınlarla ilgili söyledikleri ve yazdıkları, onların gerçek varlıklarını yakalayamamaktaydı. Kadınları sadece bir imge yoluyla, özsel bir işlev, annelik işlevi için zorunlu olmasına rağmen ölçüsüzlüğüyle potansiyel olarak tehlikeli kadın imgesi yoluyla algıladılar. Kadın açıklanmakta, icat edilmekteydi, kaçınılmaz olarak onu tözünden yoksun bırakan bilgili bir bakışla tanımlanmaktaydı.
Güzel, iyi alışkanlıkları olan gençleri sevmek: İşte bana göre duyarlı ve iyi bir insana yakışan budur; ama bu amaçla kiralanmış bir erkekle ilişki kurmak, ancak vahşi ve geleneklerden göreneklerden habersiz, cahil birisinin yapacağı iştir. Ayrıca çıkar gözetmeden sevilmenin güzel bir şey olduğunu, parayla kendini satmanın da aşağılık bir şey olduğunu söylüyorum.
Hasta durmadan öksürüyorsa, sık sık dili dolaşıyorsa, kendi kendine konuşuyor, nedensiz yere ikide birde gülüyorsa… genel olarak bezginse, boğazı sıkışıyorsa, yemekten içmekten zevk almıyorsa, derin derin ah çekip “vah, zavallı kalbim!” diye inliyorsa “aşk hastalığına” yakalanmış demektir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.